Hamd etmek fark etmektir
Bütün bir güç, kuvvet ve kudretin sahibi, sayısız âlemlerin, sürüp gitmekte olan sonsuz olayların, hakikatine varamadığımız nice bilginin, nice hikmetin yaratıcısı olan Rabbimize hamd etmek, akıl ve irade sahibi olmanın, insan olmanın bir gereğidir.
Cevdet Işık / Ufkumuz Haber
İnsana az bir bilgi verilmiştir. İlahi Vahiyden alınmış olan bu mesajdan ne anlamalıyız? O’nun ilmi yanında, insanın bütün olanaklarını kullanarak sahip olacağı ilim, denizde bir damla bile etmez. Bütün ağaçlar kalem olsa, bütün denizler mürekkep olsa, hatta bütün bunların kat be kat daha fazlası bile olsa, Allah’ın bilgisini/ilmini yazmaya yetmeyecek.
Öyle ise ‘ilim deryasından bize düşen pay kaç damladır’ demeye bile insan taaccüp etmez mi? Eder tabi, etmeli yani! Etmeli derken bunu sadece bir sözden ibaret sanmak büyük bir gaflet! Neydi o meşhur söz? “Öğrendikçe ne kadar az şey bildiğimi fark ettim.” Çok doğru!
İnsan daha doğru dürüst kendisinin bile farkında değilken – Nerden çıkarıyorum bunu? Gönderilmiş olan bunca uyarıcıdan, yaşadığı bunca vahşetten çıkarıyorum.- dışındaki varlıkların ve bu varlıkların tabi olduğu yasaların farkında olması, hepsinden en önemlisi de bu yasaları koyan Yaratıcı kudretin farkında olmasını beklemek doğru olmaz.
İnsan, içinde bulunduğu vahim durumu görmezden geldiği için, kendisini bir şey sanmaktadır. İnsanın içinde bulunduğu vahim durumu, Allah’ı fark etmemek olarak izah edebiliriz. Varlık âlemini oluşturan her varlık kendi lisanınca Allah’ı dillendirirken, insan bunun farkına varmıyor. Neden? Çünkü gerektiği gibi aklını çalıştırmıyor da ondan.
Eğer insan aklını kullansaydı, bütün varlığın mutlak sahibi ve yaratıcısını fark ederdi. O’nun her şeyi bildiğini, gördüğünü, her an bir iş ve oluşta olduğunu fark ederdi. Bütün sorunların çözümünde kendisine müracaat edilecek tek merci olduğunun farkına varırdı. İnsan eğer fark etseydi, o zaman “ sadece O’na kulluk eder ve sadece O’ndan yardım isterdi.” Kimsenin önünde eğilerek zilleti yaşamazdı.
Allah’a hamd etmek için O’nu bilmek gerekir. Yarattıklarını görmek gerekir. Onun için akletmek gerekir. Sahip olduğumuz sınırların bilincinde olmak gerekir. Haddini aşanın zıttına döneceğini unutmamak gerekir. İnsan haddini bilmediği zaman şeytanlaşır. Şeytanlaşmak kötülüğü varoluş sebebi bilmek demektir.
İlimden az bir şey kendisine verilmiş olan insanın, Allah’ı gerektiği gibi takdir etmesi ihtimal dışıdır. O, esmasıyla bize tanıtıyor kendisini. Bizi şereflendiriyor. Allah’ı bilmek bir ayrıcalıktır. Bu ayrıcalık insana bahşedilmiştir. İnsan, Allah’ı bilmekle “insan” olabilmiştir. Allah’ı bilmeyene insan demek züldür. Zira Allah’ı bilmeyen “kendi”sini de bilmez.
Nasıl bilsin ki?! Bilgiye nasıl ulaşacak? Ulaştığı bilginin sahihliğini nasıl test edecek? Yaratılışla ilgili soruları nasıl cevaplayacak? Nasıl bir konuma oturtacak kendisini? Ve diğer varlıkları?
Allah’ın bilinmediği bir zihinsel yapıda sorulardan oluşan tufanlar esik olmaz. Her günü ve saati kavga, kaos ve savaş ile geçecektir. Rahat yüzü görmeyecektir. İç huzuru ve barıştan yoksun olacaktır. Anlamsızlıktan oluşan girdaplardan kurtulmayacaktır.
Allah insanı seviyor. Kıymet biçiyor. Değer veriyor. Değer sahibi kılıyor. “Değer”le ayrıcalıklı bir konuma getiriyor. Varlıkların kategorik hiyerarşisinde önemli bir yere koyuyor.
İnsan yaratılırken, melekler secde ediyor. Oysa kategori olarak insan meleklerin altında bulunmaktadır. Neden? Bundan nasıl bir hisse çıkar? Ya da hisseler?
Allah, insanın kendi değerini bilmesini istemektedir. Bir özgüven sahibi kılmaktadır. Sorumluluk sahibi olmanın önemi, fiili olarak gözler önüne serilmektedir.
Sorumluluk yükleyen ve sorumluluk yüklenen. Karşılıklı bir güven ve memnuniyet. İşte şeref ve şereflenmek burada. Nimet burada. Emek burada. Şükretmek ve hamd etmek burada.
Her şey gibi insan da O’nun. O, insana tenezzül buyuruyor. Merhametiyle muamele ediyor. Harcanmasını istemiyor insanın. Bütün kapıları açık tutuyor insana. Nankör olmasını istemiyor insanın. Şeytanın tercihinin yanlışlığını hatırlatıyor. Âdem’in de. Ama Âdem, hatasından dolayı pişman oluyor. Affediliyor. Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun. Her ne verdiyse, her ne ile sınadıysa, elhamdülillah. Şükürler olsun bütün nimetlerine. Hamd olsun bütün verdiklerine.