Survivor’da mı yarışmak istersiniz? yoksa…
Kimisi oyuncağını yarıştırıyor, kimi evini, arabasını, bankadaki parası, koltuklar, eşyalar, ne varsa hayata dair bir yarış içinde. Herkesin bitmeyen bir hedefi var, neden bitmiyor? Çünkü kim bir hedefe ulaşsa hemen önüne yeni bir hedef geliyor, sahip olunan ne varsa sahip olduğumuz anda değerini yitirmeye başlıyor, herkes maddi-manevi ne düzeyde olursa olsun bir üsttekine bakıyor.
Halil Çiloğlu
Her şey çok hızlı yaşanıyor. İnsan zamanın nasıl geçtiğini fark edemiyor bile, geçenlerde bir kardeşim “ Neredeyse her gün cuma kılmaya başladık” demişti bana. Haftaların, günlerin, ayların, kısaca zamanın nasıl geçtiğini anlamak ne mümkün. Bu her dönemde insanoğlunun şikayet ettiği bir husus olsa gerek, zamanın hızlı geçtiği hususu. Lakin zannetmem ki, bu durum günümüzdeki kadar ayyuka çıkmış olsun.
Çünkü her şey hız üzerine kurulu. Özellikle önü alınmaz teknolojik gelişmeler ve buna bağlı olarak artan “HIZ” olgusu yüzünden her şeyin merkezine bunu yerleştiriyor. Çok değil belki yüz sene önce insanoğlu günde ortalama 30 km yol alabiliyordu, yani hızı en fazla bu kadardı, oda ancak buharın gemi ve trenlerde kullanılması ile ortaya çıkan bir durumdu. Bu gün sıradan uçak bile saatte 1.000 km’den fazla yol alabiliyor. Yani; her şey hızlandı, işte hız artıkça sadece hız artmış olmadı, haz arttı, hırs arttı, tamahlık arttı, gözü doymamışlık duygusu insanlık tarihinde hiç bu kadar zirve yaptı mı?
İşte bu durum her şeyi ve herkesi bir yarış içine aldı. Hepimiz bir yarış içindeyiz, üstelik sonu gelmeyen bir yarış bu. Başlangıcı var ama bitişi yok.
Çocuklar bir yarış içinde,
Öğrenciler
Veliler,
Kadınlar
Erkekler…
Kimisi oyuncağını yarıştırıyor, kimi evini, arabasını, bankadaki parası, koltuklar, eşyalar, ne varsa hayata dair bir yarış içinde. Herkesin bitmeyen bir hedefi var, neden bitmiyor? Çünkü kim bir hedefe ulaşsa hemen önüne yeni bir hedef geliyor, sahip olunan ne varsa sahip olduğumuz anda değerini yitirmeye başlıyor, herkes maddi-manevi ne düzeyde olursa olsun bir üsttekine bakıyor.
Siz buna ister Kapitalist ekonominin yansıması deyin, ister modernleşme deyin, bunu nasıl tanımladığınızın hiç bir önemi yok, tek bir gerçek var oda herkes tıpkı SIRVIVOR tarzı bir yarışda görüyor kendini ve herkes ne pahasına olursa olsun kazanmak istiyor. Peki Neyi?
Bir türlü alışamadığımız, yüzleşemediğimiz o değişmeyen gerçek; Sonunda herşeyin geçiciliğine karşı, boyun eğmeyen müstağni tavrımız ile bu yarışta kazanmak istediğimiz şey aslında geçici bir dunya metasından başka bir şey değil. Günlük hayatta ihtiyaç duyduğumuz şeyler ile bitmeyen bir hırs ile sahip olmaya çalıştığımız ve bunu yaparken hertürlü haksızlığı, zülmü haramı işlemekten çekinmediğimiz o şey, ne?
İşte o şey ne olursa olsun karşılığında feda ettiğimiz şeyin ne olduğunu biliyor muyuz? Geçici dünya hayatına karşı vazgeçtiğimiz şey, sonsuz bir yaşam ise bu kârlı bir ticaret midir? Bu alışveriş akıllı insanların yapacağı bir alış-veriş midir?
Yarışanlar !
Yani ben,
Yani sen
Yani biz, hepimiz
Ne için yarışmalıyız diye sorsam ve cevabı da size Kur’an’dan versem :
“Gerçek şu ki, ebrar olanlar, elbette nimetler içindedirler. Tahtlar üzerinde bakıp seyretmektedirler. Nimetin parıltılı-sevincini sen onların yüzlerinde tanırsın. Onlara mühürlü, katıksız bir şaraptan içirilir. Ki onun sonu misktir. Şu halde yarışmak isteyenler, bunun için yarışsınlar.” (Mutaffifin: 22-26)
Evet, yarışmacılar. Yani bizler, eğer bunun için yarışmazsak peki ne için yarışırız ?
“Bilin ki, dünya hayatı ancak bir oyun, tutkulu bir oyalama, bir süs, kendi aranızda bir övünme, mal ve çocuklarda bir ‘çoğalma-tutkusu’dur…” (Hadid-20)
Kazandığınız şey ne olursa olsun, elde ettiğiniz şan-şöhret-mal-makam,para vs. Bunların tamamı ancak böyle ifade edilebilir ve bunun karşılığında alacağımız tehdit ise bundan daha kötü, bakın devamında nasıl bir tehdit var ;
“Bir yağmur örneği gibi; onun bitirdiği ekin ekicilerin (veya kafirlerin) hoşuna gitmiştir, sonra kuruyuverir, bir de bakarsın ki sapsarı kesilmiş, sonra o, bir çer-çöp oluvermiştir. Ahirette ise şiddetli bir azap; Allah’tan bir mağfiret ve bir hoşnutluk (rıza) vardır. Dünya hayatı, aldanış olan bir metadan başka bir şey değildir.” (Hadid-20)
Evet, herkes ne için yarıştığına baksın ve kontrol etsin.
Survıvor’da mı yarışmak istersiniz,
Yoksa sonsuz bir cehennemden kurutuluşun müjdesi olan sonsuz bir cennet hayatı için mi?