Dinin sahibi kim?
Dini Allah`a has kılmak, müminlere özgü bir iştir. Allah`a has kılınan din, hayata müdahale eden dindir. Şu haram şu da helaldir; şunlar Allah`ın hudududur. Sakın Allah`ın hududunu aşmayın, zulüm işlemiş olursunuz diyebilmektir. İnsanlara Allah`ın ahkamını hatırlatmaktır.
Dinin sahibi Allah’tır, bunu herkes biliyor. Soruyu o anlamda sormadık. Sorumuz şu anlamda:Allah’a ait olan dinin yeryüzündeki sahibi kim?
Yeryüzünde din mutlak surette müminlere aittir. Dinin sahibi onlardır. Din, dinin düşmanlarına emanet edilemez. Dini laik rejimlere emanet etmek kuzuyu kurda teslim etmek, bostanı hırsız ve arsıza bekletmek gibidir.
Allah nasıl ki, mescidler Allah’a aittir, orada O’ndan başkasının ismini anmayın buyuruyorsa;
Ya da Mescid-i Haram’ın mütevellisinin Mekke müşrikleri olmadığını, Muhammed (as) ve beraberindeki müminlerin buna layık olduklarını bildiriyorsa, din de öyledir. Dinin velisi/mütevellisi ‘mü’min’den başka sıfatı olmayan insanlardır.
Memleket her geçen gün günah ve azgınlık uçurumuna doğru yuvarlanıyor ama laik rejimin Diyanet’inden tık çıkmıyor. Aslında çıkıyor, ya Ramazan’ı ‘karşılamak’ ya da ‘uğurlamak’ içerikli salalar verdiriyor Diyanet. Cuma hutbelerinde, haramlar üzerine kurulmuş düzenin keyfini kaçıracak hiçbir şey söyletmemeye azami gayret gösteriyor. Daha ileri(!) bir inisiyatif olarak kadir gecesini işletiyor hutbede. Sanki 365 günün geri kalan geceleri Allah’a has kılınmış da, sadece kadir gecesi kalmış sanırsınız.
Diyanet topu taca atıyor. Bakıyorsunuz, dünya yansa yıkılsa, onu alakadar hiçbir şey yokmuş gibi, maymuncuğu oynuyor. Mücrimlik ve tuğyan ateşi ise bacayı sarmış durumda. Sokaklar maganda diye tabir edilen başıboş sokak yaratıklarına teslim. İnsan nefsi, eğer ondaki takva duygusu beslenmezse, bu, fücur duygusunun beslenmesi anlamına geleceği için, azdıkça azıyor. Ahlaksızlıkta, arsızlıkta, utanmazlıkta sınır tanımıyor. Ve buna, Diyanet’in okutacağı bir hutbe bile bulunmuyor.
Dini Allah’a has kılmak, müminlere özgü bir iştir. Allah’a has kılınan din, hayata müdahale eden dindir. Şu haram şu da helaldir; şunlar Allah’ın hudududur. Sakın Allah’ın hududunu aşmayın, zulüm işlemiş olursunuz diyebilmektir. İnsanlara Allah’ın ahkamını hatırlatmaktır.
Din değil, toplum elden gidiyorken, hiçbir şey olmuyormuş gibi hareket etmek mücrimleri daha da cesaretlendiriyor. Günah, isyan ve tuğyan böylesine ölümcül bîganeliklerle besleniyor, semiriyor ve canavarlaşıyor. Allah’ın, hepinizi kuşatır diye uyardığı fitne günlerindeyiz. Ali Şeriati’nin ‘Safevî Şiası’ adlandırmasına tekabül eden Diyanetin din anlayışının İslam olmadığını bilmek gerekiyor.
(Venhar Haber - Yorum)