Şehid Nizar Reyyan
Son siyonist soykırım girişiminde ailesinin tüm fertleriyle birlikte şehid edilen İslami direniş hareketi Hamas`ın liderlerinden Nizar Reyyan, alim ve mücahid kişiliğiyle tanınıyordu.
Lider ve âlim Şeyh Nizar Reyyan, 1 Ocak Perşembe günü Siyonistlerin vahşi katliamında şehit düşmeden önce hayatını ilim, amel ve cihada adamıştı. Halkının ve ümmetin, samimi ve sadık biri olarak tanıdığı lider, dört eşi ve on bir çocuğu ile Rabbinin rahmetine kavuştu.
6 Mart 1959 tarihinde Cibaliya Mülteci Kampında dünyaya gelen âlim lider Nizar Abdulkadir Muhammed Reyyan, aslen Filistin’in Askalan şehrine bağlı olan ve 1984 yılında Siyonist işgalciler tarafından gasp edilen Ni’iliya kasabasındandır.
İlim yolculuğu
Şeyh Reyyan, Şer’i ilim yolunda ilerleyerek Hadis ilminde profesörlük derecesini elde etti ve Filistin’deki Gazze İslam Üniversitesi Din Usulleri Fakültesinde Hadis hocalığı yaptı.
1985-1996 yılları arasında el-Hulefa er-Raşidin Camisinde imam ve hatip olarak gönüllü çalışan şehit, Filistin’deki İslam davetinin içinde yetişti.
Siyonist devleti ve Hamas işbaşına gelmeden önce iktidarı elinde bulunduran Özerk Yönetim tarafından birkaç kez tutuklandı.
İlmi
Âlim şehit, hayatının son dönemlerinde çalışmalarını ilme yoğunlaştırdı ve bunun sonucu isnatları, nüshaları, el yazıları ve baskıları olmak üzere Sahih-i Müslim’in şerhi üzerine birkaç ciltten oluşan kitabını tamamlayarak Cerh ve Tadildeki Katı Eleştirmenler-çalışma, İsnatları Sembollerle Resmetme-format önerisi ve Siyer-i Nebi Metinleri Analiz Metodu adlı kitaplar dizisine ekledi.
Nizar Reyyan, Cibaliya kampındaki evinde, Gazze şeridinin dört bir yanından gelen ilim talebelerine merci ve buluşma noktası olan ve şeri'i kitaplarla dolup taşan bir kitaplık için yer ayırdı.
İstişhadi eylemdeki oğluyla vedası
Dört hanımı olan şehit Reyyan, altısı erkek, altısı kız olmak üzere 12 çocuk ile iki torun sahibiydi.
Şehit Reyyan, 2 Ekim 2001 Salı akşamı Aliya Sinay yerleşim biriminde eylem yapmak üzere arkadaşı Abdullah Şaban (21) ile giden oğlu İbrahim’e (17) veda ederken güçlü aslan gibiydi. İki eylemci, iki Siyonist askeri öldürüp birkaçını yaralamayı başardıktan sonra şehit düşmüşlerdi. Âlim şehidin uzak kalmadığı cihat meydanında bazı çocukları da yaralanmıştı.
İstişhad eylemi sırasında bir yerleşim biriminde sığındığı ev roket yağmuruna tutulurken kuşatma altındaki oğlu şehit olmadan önce kendisini arayıp “susuzum, Yahudilerin suyundan içmem caiz midir?” diye sorunca, şeyh Mücahitlerin azmiyle “iç ve kıyamet günüde şefaatçimiz olmayı unutma” diye cevap verdikten sonra iletişim kesilmişti.
Cihad meydanında
İşgal güçlerinin Gazze şeridinin kuzeyine düzenlediği tüm saldırılarda şeyh Reyyan, kocaman vücudu ve askeri kıyafetiyle ribat noktalarını ve çatışmanın ön mevkilerini dolaşıp “cihada cihada” diyerek gayretleri yükseltir ve mücahitlere moral verirdi. Çatışmalara da katılır, tüm grupların mücahitlerini gezerdi.
Tükenmek bilmeyen gayret
Tükenmek bilmeyen gayreti, hiçbir noktada durmuyordu. Vacipleri, vakitlerini geçerdi. Şehit, son yıllarını ilim tahsilinden ilim vermeye, davetten terbiyeye, kitap yazmaktan siyasi çalışmalara kadar birçok farklı alanla uğraşarak geçirdi.
Filistin İslami Kurtuluş Partisinin kurucu üyelerinden biriydi. Hamas’ın siyasi liderlerinden olup diğer Filistinli gruplarla içeride ve dışarıda yapılan müzakereler esnasında birçok heyette hareketi temsil etti.
Oğlu İbrahim’in şehit olduğu gün, yüzü sevinçli bir şekilde “İbrahim’in düğünü bugündür. O, ailemin mücahit grubunun başıdır. Onunla ve yaptığı eylemle gurur duyarım çünkü vatanımızın, daha fazla şeyi feda etmemize ihtiyacı var. Ayrılmak zorunda kaldığımız köyler ve şehirlerimize dönmek için canlarımızı vereceğiz.” diyordu.
Cesur âlim, Rabbi, dini ve sonra vatanı için canını feda ederek, prensiplerine ve metoduna bağlı kaldığını vurgulayarak, samimiyetini ortaya koydu.
Ölürüz de boyun eğmeyiz
Direnişi yok etmek ve Hamas’ın başı ve mızrak ucu olduğu İslam projesini kırmakta başarısızlığa uğradıktan sonra önüne geleni silip süpüren Siyonist işgalcilerin tehditlerinden dolayı evinin tehlike altında olduğunu, Gazze saldırısında işgal yönetiminin, hayali da olsa bir zafer aradığını idrak etmesine rağmen lider, evini terk etmeyi reddetti çünkü prensiplerine bağlıydı ve Siyonist düşman evleri canlı kalkanlarla koruma projesinin sahibiydi.
Her seferinde onlarca seveni ile işgal güçlerinin tehditleri altında kalan evlerden birini korumak için giderken hali sanki “İşgalin, bizi evsiz bırakmasına izin vermeyeceğiz… Bırakıp da kaçtığımız günler artık geçmişte kaldı… Bugün kaçmak ve teslim olmaktansa hakkımıza tutunarak ölmeyi tercih ederiz.” der gibiydi.
Bir gün yüzlerce vatandaş ile birlikte şeyh Reyyan da, Halk Direniş Komitelerinin liderlerinden biri olan Muhammed Barud’un evinin çatısına çıkmıştı. Gazze şeridinin kuzeyindeki Cibaliya Kampının kuzeyinde bulunan evi bombalamak üzere Barud’u telefonla arayan işgal güçleri, evin tahliye edilmesini istemişti.
Şeyh Reyyan ve yanındaki yüzlerce vatandaş hep birlikte, “Ölürüz de boyun eğmeyiz”, “Canımız kanımız sana feda olsun Filistin.” sloganlarını tekrarlamışlardı.
Şeyh Reyyan, bu duruş ve inancı ortaya koymak için, tehditlerin artmasına rağmen, gerçek anı gelinceye kadar evini terk etmeyi reddetti. İflas eden düşmanın, vahşice bir mahalleyi yok etmesinin sonucu lider, dört hanımı ve on bir çocuğu ile birlikte şehit düştü.
Şehidin talebeleri ve sevenleri, halleri “Sözümüzü tutacağız, affetmeyeceğiz, unutmayacağız. Kanın çok fazla yerde kalmayacak.” der gibi işgalcilerin, lideri yok etmek üzere yerle bir ettiği mahalleye koştular.
(Kaynak: Filsitin Enformasyon Merkezi)