09-03-2009 23:55

İzzet ve şehadeti seçen lider: Mashadov

Müslümanların, Çeçenistan meselesine karşı duyarsızlığından her zaman yakınan Mashadov, İslam coğrafyasından kendilerine yardıma gelen Müslümanları bağrına basıyor, onlara karşı derin bir muhabbet duyuyordu.

İzzet ve şehadeti seçen lider: Mashadov

“Unutma, büyük savaşlar büyük kahramanlar ister”   Aslan Mashadov

 

Çeçenistan… Mazlumiyetin ve zulme boyun eğmeme cihadının günümüz sembollerinden biri olan İslam toprağı… 

 

Bir çok liderini ve devlet başkanını şehid veren Çeçenistan’ın en önemli isimlerinden birisi de hiç şüphesiz Aslan Mashadov’dur. Çeçenistan topraklarının bağımsızlığı için bütün hayatını adamış bir şahsiyet olan Mashadov, şehadetine kadar çok önemli görevlerde bulundu.

 

1951 yılında Kazakistan’da sürgünde doğan Aslan Mashadov, 1957 yılında altı yaşındayken ailesi ile birlikte Çeçenistan’a geri döndü. Sovyet ordusunda topçu subayı olarak göreve başlayan Mashadov, 1972’de Tiflis Askeri Topçu Akademisi’nden mezun oldu. Macaristan, Litvanya ve Rusya Federasyonu’nun bazı bölgelerinde Sovyet ordusunda görev yaptı. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra ordudan ayrıldı ve 1992 yılında Çeçenistan’a geri döndü.

 

Çeçenistan’a geri döndükten sonra büyük önder Cahar Dudayev öncülüğündeki bağımsızlık mücadelesindeki yerini alan Mashadov, Dudayev’in devlet başkanlığı sırasında Genelkurmay Başkanlığına getirildi. Bu görevi üstün başarı ile sürdüren Mashadov, birinci Rus-Çeçen savaşının kazanılmasında önemli etkileri oldu.

 

1996'da birinci savaşın son bulması ile Çeçenistan’ın toparlanması için çaba sarf eden Mashadov 27 Ocak 1997'de gerçekleştirilen seçimde %63 oy alarak Çeçenistan İçkeria Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı görevine getirildi.

 

Birinci savaş esnasında ve sonrasında İslami hassasiyetini ön planda tutmayan Mashadov zamanla kendisini bu konuda geliştirdi, İslami ilimlere ağırlık verdi ve Çeçenistan bağımsızlık mücadelesini milliyetçi bir çizgiden İslami bir çizgiye geçmesinde örneklik teşkil ederek, şehadetine kadar bir önder, bir lider olarak örnek bir Müslüman şahsiyetin nasıl olması gerektiğini gösterdi.

 

İkinci savaşın başlamasıyla topraklarını savunmaya kendisini adayan Mashadov çok zor şartlarda görevini devam ettirdi. Ailesinin bir çok ferdini kaçıran hain Rusya kuvvetleri,  kendisini bu yolla defalarca tehdit ettiler. Çeçenistan’ı terk etmesini veya teslim olmasını istediler. Fakat O, bu yolun çetin bir yol olduğunun farkında olarak, özgürlük mücadelesinin öncülüğü yapmaktaydı.  Ailesine yapılan bütün bu baskılara, işkencelere, cineyetlere ve tecavüzlere  rağmen intikam duygusu ile değil, imanı ve önderlik vasfıyla, bilinçli bir şekilde haraket eden Mashadov,  rehin alınan 60 Rus esiri “bunlar daha çocuk” diyerek annelerine teslim etmişti.

 

Rusların baskılarına ve iğrenç pazarlık tekliflerine karşı cevap olarak şu mesajı  yolluyordu;  "Ben her Çeçen gibi dinim ve vatanım adına savaşmak için Allah’a söz verdim. Sizin pazarlık teklifinizi elimin tersiyle itiyorum. Allah’ la pazarlık yapan ve kendisini O'na adayanlar, insanların pazarlık tekliflerine aldırış etmezler!"

 

Müslümanların, Çeçenistan meselesine karşı duyarsızlığından her zaman yakınan Mashadov, İslam coğrafyasından kendilerine yardıma gelen Müslümanları bağrına basıyor, onlara karşı derin bir muhabbet duyuyordu. Öyle ki Başkanlığı sırasında Çeçenistan Şura Meclisi içerisinde Ebu Hafs, Ebu Ömer, Abdullah, Hattab gibi isimlerin bulunmasına bizzat vesile oldu.

 

Müslümanların duyarsızlığı karşısında sarf ettiği şu sözler halen zihinlerimizdeki yerini koruyor;  "İki taraf da ağır kayıplar veriyor. Bunun sorumlusu biz değil, topraklarımıza saldıranlardır, bundan sonrada akacak kanın sorumlusu işgalciler olacaktır. Bizi üzen Rusların saldırıları değil, bizi üzen, İslâm dünyasının vurdumduymazlığı, dünyanın sessiz oluşudur… Bizi ya anlamıyorlar, ya da anlamak istemiyorlar. Elbet bir gün anlayacaklar, ama inşallah çok geç olmaz."

 

Mashadov savaşın bitmesi için bir çok girişimde bulundu. Şubat 2005'te tek taraflı olarak ateşkes ilan ederek tüm dünyaya barış konusundaki samimiyetini göstermiş oldu. Çeçenistan’da savaşan gurupların küçük bir azınlık olduğunu savunan Rusya ve yerli işbirlikçilerine de güzel bir gözdağı olmuştu bu ateşkes. Tek bir emir ile Çeçenistandaki bütün saldırıları durduran mücahidler, direnişin tek merkezden yürütüldüğünü de böylece göstermiş oldular. Fakat barış çabaları her seferinde Rusya ve dünya kamuoyu tarafından görmezlikten gelindi.

 

Şehadeti…

 

8 Mart 2005 tarihinde bir yiğit daha toprağa düşüyordu. Barış çabalarının sonuç vereceği umudu ile Rus yetkililerle görüşmeyi kabul eden Mashadov, Rusların yeni bir hainliği yüzyüze gelecekti. Aslan Mashadov’a sözde her türlü güvenceyi veren Rusya ve yandaşları, Mashadov’u görüşmeler için ikna etmişlerdi. Ve görüşme için belirlenen yere giden Mashadov büyük bir kalleşlikle karşı karşıya kaldı. FSB elemanlarının kurduğu pusu sonucunda teslim olması istenen Mashadov, yiğitçe çarpışarak verdiği sözde sadık kaldı ve şehadet gömleğini giydi.

 

Onun şehadeti işgalci Rusya yönetiminin ne kadar onursuz olduğunu bütün dünya kamuoyuna bir kere daha açık bir şekilde delillendirmiş oldu. Her lider şehid gibi Mashadov'un şehadeti de, Çeçenistan cihadı için bereket oldu. Onun ismi ise şuan gözlerini şehid bir liderin öğrencisi olarak açan çocuklarda... Mashadov hayatı boyunca kendi neslinin örnek bir önderi, başkanı, komutanıydı; ama Şehid Mashadov bu neslin ve bundan sonraki tüm nesillerin önderi,lideri ve komutanı olacak. Ve inanıyoruz ki Müslüman Çeçenistan er ya da geç bağımsızlığını kucaklayacaktır. "İnanıyorsanız üstün gelecek olanlar sizlersiniz!"

YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !