18-04-2009 06:48

Kudüs nöbetinde şehadete yürüyen bir öncü: Rantisi

Kudüs nöbeti gibi ağır bir yükü omuzlarında taşıyan Filistinli Müslümanların İngiliz ve Yahudi işgaline karşı İzzeddin el Kassam gibi önderlerle başlayıp Ahmed Yasin`le yeniden hayat bulan intifadası birçok şehidle bereketlendi. Ahmet Varol, şehadet yıldönümünde Abdulaziz Rantisi`yi yazdı:

Kudüs nöbetinde şehadete yürüyen bir öncü: Rantisi

Kudüs nöbeti gibi ağır bir yükü omuzlarında taşıyan Filistinli Müslümanların İngiliz ve Yahudi işgaline karşı İzzeddin el Kassam gibi önderlerle başlayıp Ahmed Yasin'le yeniden hayat bulan intifadası birçok şehidle bereketlendi. Ahmet Varol, şehadet yıldönümünde Abdulaziz Rantisi'yi yazdı:

Abdülaziz Rantisi’yi unutmadık

Ahmet Varol / Vahdet.com.tr

17 Nisan, HAMAS'ın Şeyh Ahmed Yasin'den sonraki lideri Prof. Abdülaziz Rantisi'nin şehadetinin yıldönümüdür. Prof. Rantisi 17 Nisan 2004 tarihinde şehit edilmişti. Biz de onun şehadetinin beşinci yıldönümünde kendisinden tekrar söz etmek ve örnek mücadelesini bir kez daha gündeme getirmek istedik.

Filistin direnişinin en önemli önderlerinden olan Abdülaziz Rantisi, mücadelenin, direnişin içinde yoğrulmuş bir ilim adamıydı. Çektiği onca zorluğa, sıkıntıya rağmen mücadelesinden bir adım geri adım atmadı, asla tavizciliğe yanaşmadı.

1947'de Yafa'nın bir köyü olan Yebna'da dünyaya gelen Abdülaziz Rantisi daha altı aylıkken hicreti yaşadı. Çünkü İngiltere’nin besleyip güçlendirdiği, diğer uluslararası güçlerin de desteklediği Siyonistler İsrail işgal devletini kurduklarında, Rantisi’nin ailesinin yaşadığı köyü de işgal ederek ahalisini göçe zorlamışlardı. Köyün en zengini olan babası da bu yüzden bütün arazisini, malını, mülkünü bırakarak kendisinin ve çocuklarının canlarını kurtarabilmek için Gazze'ye hicret etti.

Hicret ettikten sonra, BM Filistinli Mültecilere Yardım ve Çalışma Örgütü (UNRWA)'nün yardımlarına el uzatan yoksul, mülteci bir aile reisi durumuna düştü.

Burada bir parantez açarak bir noktaya dikkat çekmek istiyoruz: Ne yazık ki Filistin gerçeği her geçen gün biraz daha aydınlandığı halde Türkiye'de bazı çevreler hâlâ Filistinlilerin topraklarını kendi elleriyle sattıkları ve bütün bunların o yüzden başlarına geldiği söylentisini dilden dile dolaştırmaktadırlar. Oysa bu, İslâm âleminin, Müslüman toplumların manipüle edilmesi, yanıltılması için Siyonistler tarafından piyasaya sürülen bir yalandır.

Yebna'nın ağası sayılan bir kişinin bütün mülkünü belli bir para karşılığında da olsa Siyonistlere peşkeş çekerek Gazze'de bir mülteci kampında bütün aile efradıyla birlikte sefalete mahkûm olmayı kabul etmeyeceğini aklı başında herkesin anlayabilmesi gerekir. Bu, sadece Rantisi ailesinin değil, milyonlarca Filistinlinin yaşadığı bir gerçektir. O insanlar topraklarını satarak değil, canlarını siyonist vahşetten kurtarmak için mülteci kamplarına sığınmışlardır. Eğer ki iddia edildiği gibi mülklerini para karşılığında satsalardı mülteci kamplarında yaşamaya mahkûm olmaz, çok daha müreffeh hayat şartlarını kendilerine hazırlayabilirlerdi. Çünkü o zaman İngiltere Siyonistlerin mülk sahibi olmalarını sağlamak amacıyla mülklerini satan Filistinlilerin Avrupa'ya göç etmelerini kolaylaştırıyordu.

Abdülaziz Rantisi, Gazze'deki mülteci kampında oldukça zor şartlarda geçinen ailesine yardım amacıyla altı yaşından itibaren çalışmaya başladığı halde öğrenimini de ihmal etmedi. Bütün zorlukları ve engelleri aşarak 1972'de üstün başarıyla Mısır'da Tıp Fakültesi'nden mezun oldu. Bir süre Gazze'de doktor olarak çalıştıktan sonra Mısır'a dönüp çocuk sağlığı alanında yüksek lisans ve doktora yaptı.

Daha sonra yine Gazze'ye dönüp Nasır Hastanesi'nde çocuk doktoru olarak çalışmaya başladı. Gazze İslâm Üniversitesi'nin kurucuları arasında yer aldı. Aynı zamanda bu üniversitenin kuruluşundan itibaren orada önce doçent, sonra da profesör olarak çalıştı. Şehit edilmesine kadar da bu üniversitedeki öğretim görevliliği devam ediyordu.

1987 intifadasını organize etme ve İsrail'e karşı direnişi yönetme amacıyla oluşturulan Filistin İslâmi Direniş Hareketi (HAMAS)'ın ilk hamurunu yoğuran yedi kişilik ekip içinde yer aldı. Bu hareketin Filistin'deki Müslüman Kardeşler cemaatinin bir teşkilatı olduğunu, tabansız bir şekilde ortaya çıkmadığını, Rantisi'nin de bu cemaatin bir ferdi olduğunu hatırlatalım.

Prof. Rantisi, işgal devleti tarafından birçok kez tutuklanarak zindana atıldı. Bu şekilde toplam yedi yıl işgal devleti zindanlarında kaldı. Zindan hayatı süresince aynı zamanda birçok işkenceye, kötü muameleye maruz kaldı. Ama o her zaman metanetini, direncini korudu.
1992'de Güney Lübnan'daki Mercu'z-Zuhr bölgesine sürgün edilenlerin içinde yer aldı ve yaklaşık bir yıl süren gurbet hayatı süresince sürgün edilenlerin sözcülüğünü yaptı. Yurduna dönmesinden sonra mazlumların sözcülüğünü yapmasından dolayı işgal devleti tarafından zindana atıldı.

Daha sonra, Filistin direnişinin ileri gelenlerinden Muhyiddin eş-Şerif’in şehit edilmesi olayında Özerk Yönetim’in işgal devletiyle işbirliği yaptığı gerçeğini gündeme getirmesi sebebiyle Özerk Yönetim tarafından zindana atıldı ve hücre eziyetine maruz bırakıldı.
10 Haziran 2003 sabahı işgal devleti uçaklarının füze saldırılarına maruz kaldı, ama yaralı olarak kurtuldu. 17 Nisan 2004’te gerçekleştirilen ikinci füze saldırısında ise şehit oldu.

Prof. Rantisi, Şeyh Ahmed Yasin'in de yakın çevresinde bulunan kişilerdendi. Yüce Allah’tan her ikisine rahmet ve mağfiret diliyoruz.

YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !