İ.Ü.’lü Müslüman öğrenciler: “Demokrasi tiyatrosunda yokuz”
`Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde, egemenlerin bazı kurumları kimseye verme gibi bir niyetlerinin olmadığını gördük. Buna rağmen içi boşaltılmış kavramlarla seçim sahtekârlığına alet olmamızı istiyorlar.`
İ.Ü.’lü Müslüman öğrenciler: “Demokrasi tiyatrosunda yokuz”
İstanbul Üniversiteli Müslüman öğrenciler genel seçimlere yaklaşımları ile ilgili bugün üniversitede bir basın bildirisi dağıttılar.
Allah'ın adıyla başlayan ve "Biz bu oyuna gelmeyeceğiz" başlığını taşıyan "Müslüman Öğrenciler" imzalı bildiride şu görüşlere yer verildi:
"Seçim yine kapımızda… 22 Temmuz pazar günü, yaklaşık beş yıl aradan sonra, sandıklar tekrar, halkın vekillerinin (!) seçilmesi için önümüze konuluyor.
Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde, egemenlerin bazı kurumları kimseye verme gibi bir niyetlerinin olmadığını gördük ve görüyoruz. Buna rağmen “sorumluluk, vatandaşlık görevi, hak, egemenlik” gibi içi boşaltılmış kavramlarla seçim sahtekârlığına alet olmamızı istiyorlar.
Bizler şunu biliyoruz ki seçimlerden sonra hangi parti veya partiler gelirse gelsin kuracakları hükümet, yapacakları icraat ile laik Kemalist sistemi devam ettirmekten öteye gidemeyeceklerdir.
Yaklaşık beş yıldır, sistem ve bazı kesimler tarafından İslamcı (!) olarak tanıtılan ama kendilerinin muhafazakâr demokrat olduklarını ısrarla vurgulayan bir parti tek başına iktidarda (!) bulunmaktadır. Buna rağmen değişen bir şey oldu mu?
Seksen yıldır gasp edilen en temel haklarımızdan olan; eğitim hürriyeti, inancımızı serbestçe yaşama ve ifade edebilme hakkı konusunda neler değişti?
Kurulduğu günden beri, resmi ideolojinin üniversiteler üzerindeki “denetleyici ve hizaya getirici” sopası konumunda olan YÖK hala yerinde durmuyor mu? Allah’ın (c.c) emri gereği örtünen bacılarımız halen okul kapılarında her türlü hakarete uğramıyor mu? Amerika ve İsrail’in Ortadoğu politikalarını gerçekleştirme doğrultusunda Türkiye en büyük ve en derin müttefik olma özeliğini devam ettirmiyor mu? Peki, o halde değişen nedir?
Mevcut, baskıcı ve statükocu rejimin halkımızı aldatmak ve oyalamaktan öteye geçmeyen sadece makyaj değişikliği olan demokratik seçimlere karşı oluşumuz, seçimlerin yukarıda belirttiğimiz haksızlık ve zulümlere son verecek bir çare olamayacağından dolayı değil, bilakis demokrasinin, demokratik seçimlerin inancımıza ve İslam’ın hâkimiyet anlayışına temelde ters düşmesinden kaynaklanmaktadır."
İSLAM’DA HÂKİMİYET VE KANUN KOYMA
Bildiri şöyle devam etti:
"Egemenlikle kanun koyma yetkisi arasında büyük bir bağlantı bulunmaktadır. Herhangi bir ülke veya bölgeye hâkim olduğu kabul edilen güç, oranın hayat sistemini belirler ve bu sistem de yasa kabul edilir.
Cahiliye toplumlarında, hâkimiyetin insanlara ait olduğu düşüncesi egemen olduğundan, kişilerin yaşam sistemlerini belirleyen kanunları, ya bir diktatör ya da halkın temsilcileri denilen parlamenterler tayin eder.
İslâm'da ise, kanun koyma yetkisi, sadece Allah (c.c)’a aittir. Çünkü İslâm hukuku ilahi bir hukuktur. İlahi vahye dayanır. Bu dine göre hâkimiyet (egemenlik) kayıtsız şartsız Allah'ındır. Egemenlik Allah'ın dışında herhangi bir yaratığa ne tümüyle, ne de bölünerek kısmen devredebilir.
Bu husus İslâm'da ittifak konusudur. Bütün Müslümanlar kanun koyma yetkisinin yalnızca Allah’a ait olduğu hususunda icma (ittifak) etmişlerdir.
Konuları veciz bir şekilde ifade eden Kur’an, bu meselenin önemine binaen; hükmün ancak Allah’a ait olduğunu belirtmiştir. (bkz: Enam Suresi 57, Yusuf suresi 40,70)
Başka bir ayetinde; Allah’ın indirdiği hükümlerle hükmedilmesini belirtmiştir. (bkz: Maide Suresi 49-50).
Ayrıca Kur’an; Allah’ın hükümleriyle hükmetmeyen yöneticilerin durumunu da belirtmiştir. (bkz: Maide Suresi 44, 45, 47)
“Allah’a iman edip insanları Allah’ın dinine davet eden ve ben Müslümanlardanım” diyenlerin takınacağı tavır açık ve nettir. Biz; insanların kendi kafalarından koydukları ve toplumlara “yaşam tarzı” olarak dayattıkları tüm beşeri sistemleri reddediyoruz. Bu sistemlerin devamını sağlayan demokratik seçim aldatmacasında da yokuz.
İnsanlığın içine düşmüş olduğu bunalım ve kargaşadan kurtuluşun yolu Peygamber (s.a.s)’in getirdiği ilahi kanunlardadır." (Haksöz Haber)