03-09-2009 10:32

Vuslat, zorunlu eğitimi sorguluyor 

100. sayısına bir kala Vuslat dergisi, eğitim ve öğretim sezonunun başlaması sebebiyle bir sorgulamada bulunuyor. Müslümanların müfredat ve işleyiş yönünden bağımsız öğrenim haklarına kavuşabilmesinin gerektiği belirtiliyor.

Vuslat, zorunlu eğitimi sorguluyor 

100. sayısına bir kala Vuslat dergisi, eğitim ve öğretim sezonunun başlaması sebebiyle bir sorgulamada bulunuyor. Evlatlarımızın seküler ve resmi ideolojinin gölgesinde, üretemeyen, sorgulayamayan ve güdülmeye müsait olarak yetiştirilmesinin derin acılar oluşturduğuna değinilen dergide, Müslümanların müfredat ve işleyiş yönünden bağımsız öğrenim haklarına kavuşabilmesinin gerektiği belirtiliyor.

Dergi, bu mücadeleyi sürdürürken evlerin birinci eğitim kurumu olduğunun da hatırlanmasının zaruri olduğuna işaret ederek, Hz. Peygamber’in öğretmenliğinde kurulan Dar’ül Erkam’ın tanıtılmasına katkı sağlayacak bir söyleşiye de sayfalarında yer vermekte… Muhammed Emin YILDIRIM’ın Dar’ül Erkam ruhunu yeniden diriltmeliyiz çağrısı meselenin önemini özetlemiş…

Vuslat dergisi ayrıca Kürt açılımı olarak tanımlanan gelişmeleri, yönlendirmelerin rüzgarından sıyrılarak değerlendirmeyi başararak, sorunu oluşturan süreci yansıtan makalelere yer vermekte… Mehmet PAMAK’ın “Kürt sorunu neden oluştu?” Konulu yazısı bu bağlamda okuyucularını bekliyor.

Kudüs’ün kadın muhafızı Fevziye Cabir’le yaşadıklarını ve çadır direnişini konu alan röportaj’ın yer aldığı dergiye, Ali ÖNER, Hüseyin K.ECE ve Atasoy MÜFTÜOĞLU yazılarıyla katkı sağlıyor.

Önümüzdeki ay 100. sayısına girecek olan dergi, bir dizi etkinlik ve programın da haberini okuyucularıyla paylaşarak, herkesi 18.Ekim.2009 Pazar günü Bayrampaşa kültür merkezinde düzenleyeceği sempozyuma davet ediyor.

Editör yazısında Vuslat'ın gündemi şu şekilde özetleniyor:

"Şirk’ten Arınmış Tevhidi Eğitim Evlerimizden Başlar

Eylül ayı gerek resmi kurumların gerekse sivil oluşumların eğitim dönemine başladığı bir ay olarak karşımıza çıkmakta… Her inancın yatırım yapmak istediği temiz zihinleri sahipsiz ve başıboş bırakmamak en çok biz Müslümanlar için ciddi bir sorumluluk gerektiriyor. Evlatlarımızın seküler ve resmi ideolojinin gölgesinde, üretemeyen, sorgulayamayan ve güdülmeye müsait olarak yetiştirilmesi yüreklerimizde derin acılar oluşturmalı...

Şirk öğelerinden soyutlanmamış uygulamalarıyla sisteme beyat eden bir nesli imar eden devlet kurumları, bu anlayışından en ufak bir sapma göstermeden, çalışmalarını ana okulları derecesine indirmenin hesaplarını yapmakta… Çocukları 6 yaşında evlerinden alarak zorunlu 8 sene eğitimle sağlanmaya çalışılan otorite güçlü görülmemiş ki, artık 4 yaş grubu çocuklara göz dikiliyor.

Bu dayatma ve zorlamalara karşı kapalı kapılar arkasında hayıflanarak veya görmezden gelerek gerçekleştirilen tepkilerin etkisiz olduğu, Müslümanların kendilerinin oluşturmaya hak kazandıkları müesseselerin veya en azından objektif nötr bir bilginin sunulduğu resmi müfredatların mücadelesini gerçekleştirmeleri gerekiyor.

Ayrıca haydi çocuklar okula diye çığırtkanlığa soyunan dini kurum ve şahısların, erkek, kız ayrımı olmadan gerçekleştirilen karma eğitimi, başörtülü bir öğrenimin yasak olduğunu, imani değerlere zarar veren müfredatları gündeme getirmemelerini en hafif bir şekilde iki yüzlülük olarak tanımlamak gerektiğini de hatırlatmak istiyoruz.  

Tevhidi bir toplum, temiz ve duru zihinlerin, yani evlatlarımızın doğru bir şekilde yetiştirilmesiyle oluşmaya başlayacaktır. Elimizdeki en büyük sermaye çocuklarımız kurdun eline teslim edilemeyecek kadar değerlidir. Bu sebeple ilk eğitimcinin baba ve özellikle anne olduğunu artık Müslümanlar keşfetmeli, evleri birer okul, dershane ve medreseye dönüştürmelidir.

Asrı Saadet olarak anılan bir dönemin mimarları evlerde yetiştirilmiştir. Darü-l Erkam’lar Darü’l İslam’ı doğurmuştur. Bu kutlu eğitim mekanının önemini, öğrencilerinin özellikleri ve yürütülen müfredatı, bir model olabilmesi temennisiyle Muhammed Emin YILDIRIM’la konuştuk.

Esasında bu topraklarda yaşanan temel bir problem olarak gösterilen Kürt sorununun da aynı dayatmacı ve ilkel devlet anlayışından kaynaklandığını görebilmek gerekir. Ulus devlet anlayışının kendinden başkasını yok kabul eden uygulamalarının sebep olduğu çatışmalar, ancak islamın birleştirici öğretileriyle ile son bulabilir. Bu konuda Mehmet PAMAK’ın, Kürt sorununun çözümüne yönelik tartışmalara girmeden sorunu oluşturan süreci tahlil eden yazısını önemli bulduğumuzu belirtmek isteriz.

Bu ay yine önemli bir röportajımız var. O, Ümmü Kamil… Mescid-i Aksa’nın kadın muhafızı… İşgal edilen evini teslim etmemek uğruna çadırında direnişini gösteren yiğit Filistinlilerden sadece birisi… O’nu tanımak ve onunla konuşmanın bizlere kattığı keyfi inşallah sizlerde alırsınız.

Değerli dostlar;

Vuslat dergisi Allah’ın izni ve sizlerin desteğiyle 100. sayısına merhaba diyor. Önümüzdeki ay 100. sayımızdan dolayı gerçekleştireceğimiz etkinliklerin müjdesini sizlere verirken, bu dönemin bir yükselişe kapı aralamasını temenni ediyoruz. 103.2 Özel Fm’den ve gazetelerden gerçekleştireceğimiz tanıtım ve ilanlarımıza dikkat kesilip katılımlarınızı bekliyoruz."

Vuslat Dergisi İrtibat : 0 216 612 78 22 – www.vuslatdergisi.com

YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !