Şeytanî güçlerin entrikaları, ne Filistin’de biter, ne Ankara’da..
Filistin`deki durum, (ülkemiz de dahil) nice Müslüman toplumlarda emperyalistlerin izniyle sürdürülmeye çalışılan ‘laik dikta’ uygulamalarına bir yeni örnektir. Ve artık savaş cebheleri coğrafî sınırların ötesinden, beyin ve kalblerin içine doğru, daha bir gelmiştir..
Selahaddin Eş Çakırgil / Haksöz Haber
‘Yüksek rütbeli’ bir TSK generalinin Washington'da, Amerikalı yetkililere, ‘Bir İslamcının cumhurbaşkanı olmasına asla izin vermeyeceğiz.’ dediğini, 8 Mayıs tarihli Hürriyet’teki bir habere dayanarak, hemen ertesi günü bu sütunlarda aktarmıştım. ‘Türkiye’de uzun yıllar vazife yapan ve hâlen Amerikan Yönetimi’nde etkili bir kişi’ diye gösterilen haber kaynağı, (muhtemelen USA’nın Türkiye eski B. Elçisi, şimdiki Sav. Bk. Yard. Eric Edelman), daha sonra, ‘Tabiî, askerin ne yapacağını ben bilemem. Ancak, (…) kitabına ve mevcut kurallara uygun yapılırsa Washington hiçbir tepki göstermez.’ diyerek, bir askerî müdaheleye ‘yeşil ışık’ yakılabileceğini hissettirmişti. (Bizdeki hangi darbe Amerika’nın haber ve izni olmaksızın yapılmıştı ki? Hele de, NATO emrindeki bir ordu sözkonusu olunca..)
Daha sonra, ‘Batı’nın artık, Erdoğan’a olumlu bakmadığı ve yükselen laik protestolarda dile getirilen korkuların anlaşıldığı’na dair yorumlar da sökün etti..
Cezayir’de, 1992 başında, FİS (İslamî Selamet Cebhesi)’nin yüzde 85 oy aldığı seçimlerin, generallerce nasıl kanundışı sayılıp, korkunç kanlı bir diktatörlük kurulduğunu ve bu durumu emperyalist dünyanın, anlayışla karşıladığını da hatırlayalım.. Amerikan emperyalizminin Afganistan ve Irak’ı nasıl kurtardığını ve kurtarmaya devam ettiklerini de tekrara gerek yok.
Şimdi, şeytanî güçlerin Müslüman toplumlar üzerindeki entrikalarına dair bir taze örnek..
Bütünüyle işgal altındaki Filistin’de, ‘siyonist İsrail rejimi+Amerika’nın planladığı ve izin verdiği ölçüde de olsa, 2006 başında yapılan seçimlerde, Filistin’lilerin yüzde 65’i ‘İslamî Mukavemet Hareketi’ (HAMAS)’a oy vermiş; ‘El’Feth ve onun lideri (özerk yönetimin devlet başkanı konumunda da bulunan) Mahmûd Abbas ise, ancak yüzde 30 oy alabilmişti.. Ama, (Filistin’in Sezer’i) Abbas ve destekçileri, müslüman halkın yolunu kesmeye kararlıydı.
Nitekim, ‘Amerika +İsrail rejimi ve AB’, Filistin’e verilmesi gereken yardımların, HAMAS tarafından kurulacak bir Hükûmet’e verilmiyeceğini açıklamış ve 100 milyon doları aşkın para, silah ve güvenlik güçlerine silah eğitimi Mahmûd Abbas’a verilmişti..
HAMAS ve ona destek veren halk yine de direnip, onlarca Filistin’linin öldürülmesiyle sonuçlanan çatışmalar ortaya çıkınca, Suûd rejiminin çağrısıyla Mekke’de yapılan toplantıda, taraflar anlaşmış gibi gözüktüler.. Ama, Abbas’ın laik hedeflere bağlılık uğrunda her şeyi göze aldığı ortadaydı.. Ve sonunda, ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, Abbas'ı arıyarak Amerika’nın himayesini iletti. Ve hemen arkasından da, Abbas, (esasen, emperyalist dünyanın kabul etmediği) HAMAS Başbakanı İsmail Heniye’yi azl ve Gazze ve Batı Şeria’da ‘Olağanüstü Hal’ ilan etti.. HAMAS da bu kararı tanımadığını açıkladı.
Elbette bu gelişmeler karşısında, İsrail rejimi başta olmak üzere, bütün şeytanî güçler 4 köşe..
Bu durum, (ülkemiz de dahil) nice Müslüman toplumlarda emperyalistlerin izniyle sürdürülmeye çalışılan ‘laik dikta’ uygulamalarına bir yeni örnektir. Ve artık savaş cebheleri coğrafî sınırların ötesinden, beyin ve kalblerin içine doğru, daha bir gelmiştir.. Bunun farkına varamıyanlar uzaklardaki düşman hayalleriyle iç tuzaklara düşmekten kurtulamıyacaklardır..
(Ankara’nın Mahmûd Abbas’ı)nın da benzer entrikalarına hazır olunmalıdır..
-‘Asker PKK liderlerinin verilmesine karşı çıktı..’ (!?)
Washington’da 13 Haziran günü yapılan ve Ortadoğu üzerine varsayımların tartışıldığı bir toplantıda, ‘Irak’daki PKK liderlerinin B. Amerika tarafından Türkiye’ye teslim edilmesine askerin karşı çıktığı’na dair haberi ve gerekçesini okurken, hâfızâm beni 20 sene öncelerde Ecevit’in yaptığı bir itirafa ve Nisan-99 seçimleri öncesindeki uluslararası oyunlara götürdü.
Ecevit, 20 yıl öncelerde, BBC’nin ‘Hypotheticals’ (varsayımlar) isimli bir tv. proğramına davet ediliyor, Londra’ya.. Amerikan eski dışbakanlarından Gen. Alexander Haig başta olmak üzere, Batı’nın ünlü siyasetçileri de bir faraziye üzerinde tartışıyorlar.. ..
Konu, Batı dünyasının kontrolündeki ‘hayalî bir ada devleti’nde çökmek üzere olan bir rejim karşısında ‘Batı’nın menfaatlerinin korunması için ne yapılabilir?’ suali etrafındaymış...
Tahliller yapılıyor, bir ‘beyin fırtınası..’ Bir ‘sosyal demokrat’ liderin iktidara getirilmesi ihtimali ise, o ‘ada devleti’ndeki generallerin buna râzı olmayacağı’ görüşüyle karşılaşıyor. Ama, Amerikalı yetkili, ‘o generalleri ikna etmek kolay.. Onları biz yetiştirdik ve silah sistematiğine kadar her şeyleri de elimizde..’ diyor ve o anda Ecevit’e soruluyor: ‘Siz olsanız, böyle bir durumda, size sunulan iktidarı kabul eder misiniz?’
Ecevit, ‘halk oyu ile iktidara gelmeyi yeğlediği’ni söyleyince, ‘şartlar oluşturulur’ cevabı alır.
Ve, Nisan-99 seçimleri öncesinin en küçük partisi DSP’nin lideri Ecevit, 30 yıllık siyasî hasmı Demirel eliyle başbakan yapılıyor. Öcalan, Amerika tarafından Türkiye’ye teslim ediliyor. ‘Türk-kürd zıdlaşması’ daha da derinleştiriliyor.. Siyasî plandaki İslamî talebler geriletiliyor ve DSP ve MHP, seçimlerden 1. ve 2. parti olarak çık(arıl)ıyor.. Ecevit, ‘Öcalan’ı haberimiz bile yokken, bize teslim etmeyi niye teklif ettiler, halâ da bilmiyorum..’ diyordu; ‘Ama, ben Amerika’ya hiç yalan söylemedim, bana güvenirler’ demeyi de ihmal etmeden..
…Şimdi Washington’daki varsayımlar üzerine tartışılan toplantıya dönebiliriz, özetle:
‘Yer, ABD'de Hudson Enstitüsü.. Tarih, 13 Haziran 2007.. Türkiye’den, Gen. Kur. bünyesindeki ‘Stratejik Araştırma ve Etüd Merkezi'nin Başkanı ve diğer generaller.. Washington'daki tek bir türk diplomat bile çağrılmıyor. Sadece TSK generalleri var..
Masada bir senaryo var. Buna göre, ‘Anayasa Mahk. Başkanı, bir suikast sonucu öldürülüyor. İstanbul’da bir patlama oluyor ve saldırıda 50 kişi ölüyor. Olayın sorumluluğunu PKK üstleniyor. (…) Sonra, TSK, 50 bin kişilik bir güç ile, K. Irak'a giriyor.’
Bu durumda ‘ABD tarafının tepkisi ne olur?’ sorusunun cevabı aranırken, ’PKK liderlerinin yakalanıp Türkiye’ye teslim edilmesi’ gündeme geliyor. Ama, asker buna karşı!
Generallerin bu konuya karşı çıkmalarının gerekçesi mi: ‘PKK liderlerinin yakalanması ve Türkiye'ye teslimi, seçim eşiğinde, AK Parti’ye yarar.’
1999’da, Ecevit’in işine gelecek şekilde düzenlenen senaryonun mantığının şimdi, Tayyîb Erdoğan’ın işine gelmiyecek şekilde tersyüz edilmesi durumu..
Başka söze gerek var mı? Ey millet, size de bir komut: ‘Arş yiğitler, vatan imdadına!’