İslami uyanışın kadın öncülerinden
Zeyneb Gazali, davet amaçlı çok sayıda konferans veren, kitap ve makale yazan, seyahat gerçekleştiren müstesna, örnek ve önder kadınlardan biriydi.
Dünyadaki İslâmî faaliyetleri takip edenlerin tümü Zeyneb Gazali'nin adını mutlaka duymuştur. Birçoklarımız onun eserlerinden ve fikirlerinden istifade etmişizdir. Bu değerleri kadın önder 3 Ağustos 2005 Çarşamba günü 88 yaşında vefat etti. Yüce Allah'tan kendisine rahmet ve mağfiret diliyoruz.
Zeyneb Muhammed el-Gazali el-Cubeyli, 2 Ocak 1917 tarihinde Mısır'ın başkenti Kahire'nin kuzeyinde yer alan el-Buheyre vilayetinin köylerinden birinde dünyaya geldi. Babası el-Ezher Üniversitesi'nin âlimlerindendi. Kızının yetişmesine ve İslâmî bir bilinç kazanmasına büyük önem veriyordu. Meşhur sahabe kadınlarından Nesibe bintu Ka'b'ı kendine örnek alması ve onun gibi fedakâr, gayretli biri olması için kızına çoğu zaman onun adıyla hitap ediyordu.
Zeyneb Gazali on yaşına geldiğinde babası vefat etti. O da annesi ve kardeşleriyle birlikte Kahire'ye göç etti. Büyük ağabeyi Muhammed'in itiraz etmesine rağmen burada tahsilini devam ettirmek istedi. Annesi de kızının, büyük ağabeyinin sözünü dinlemesini istiyor, çünkü babasının vefatından sonra ağabeyinin himayesinde ve vesayetinde olduğunu düşünüyordu. Muhammed, Zeyneb'in köydeki tahsilinin ve babasından aldığı derslerin kendisi için yeterli olacağını düşünüyordu. Ancak ikinci ağabeyi Ali, kız kardeşinin okumasına taraftardı ve ona kitap alıyordu. Zeyneb sadece kitap okumakla yetinmedi ve 12 yaşına geldiği sırada bir gün caddeye çıkarak okul aramaya başladı. Bir kız okulu buldu ve müdürle görüşüp okula kabul edilmesini istedi. Ağabeylerinin bu konudaki farklı tutumlarından da söz etti. Müdür onun pamuk tüccarı olarak meşhur dedesini ve Ezher âlimlerinden olan babasını tanıdı, çocuğun zekâsı da ilgisini çekti. Okumasına destek veren ağabeyi Ali'nin gelip kendisini okula yazdırmasını istedi. Bu hadiseden sonra birinci sınıftan okula başlayan Zeyneb iki ay sonra bir imtihanla ikinci sınıfa geçti.
Bir yandan resmi okullarda tahsilini sürdüren Zeyneb Gazali bununla yetinmeyerek ayrıca dinî ilimlerde medrese âlimlerinden özel dersler aldı. Bunların içinde Ezher'in ileri gelen âlimleri de vardı.
Zeyneb Gazali liseyi bitirdiğinde Hudâ Şa'ravi'nin başkanlığındaki Kadınlar Birliği'nin üç kız öğrenciyi Fransa'ya göndermek istediğini öğrendi ve bu ekibin içinde yer almak için müracaat etti. Bu müracaatında Hudâ Şa'ravî'yle görüştü, o da kendisiyle yakından ilgilendi ve Fransa'ya gidecekler listesine aldı. Bir ay sonra yola çıkılmadan hemen önce Zeyneb babasını rüyasında gördü. Kendisine: "Fransa'ya gitme Allah sana Mısır'da daha hayırlı bir karşılık verecektir" diyordu. Bu rüya üzerine özür dileyerek Fransa'ya gidemeyeceğini açıkladı. Onun böyle bir açıklamada bulunması Huda Şa'ravî'yi şaşkına çevirdi. Çünkü ona büyük ümit bağlamıştı.
Zeyneb Gazali, Fransa'ya gitmemekle birlikte Kadınlar Birliği bünyesinde çalışmaya devam etti. Ancak teşkilattaki bazı kadınlar onun faaliyetine itiraz ediyorlardı; çünkü konuşmaları çoğunlukla İslâmî bir içerik taşıyordu. Öte yandan üyesi olduğu kadın teşkilatı feminist ve Batı yanlısı görüşleriyle tanındığından Ezher âlimleri de böyle bir teşkilatın mensubu olan Zeyneb Gazali'nin camilerde vaaz vermesine karşı çıkıyorlardı. Böyle iki itiraz arasında kalan bu genç hanım her şeye rağmen çalışmalarını sürdürdü ve Kadınlar Birliği üyesi birçok bayanı görüşleriyle etkiledi.
Bir gün mutfakta yemek hazırladığı sırada gaz ocağı patladı ve Zeyneb ölümle burun buruna geldi. Bedeninin epey bir kısmı bu olayda yandı. Bu sırada yeniden sağlığına kavuşması durumunda Kadınlar Birliği'ni bırakacağına dair adakta bulundu. İşte bu hadise onun hayatında bir dönüm noktası gibi oldu. Hayatından büyük ölçüde ümit kesilen Zeyneb yeniden sağlığına kavuştu ve artık, ömrünün kalan kısmını sahabe kadınlarını örnek alan hanımlar yetiştirmek için adamış bir davetçi, dava önderi gibi çalışmaya başladı.
1937'de Müslüman Hanımlar Cemiyeti'ni kurdu ve bu cemiyetin bünyesinde topluma bilinçli, duyarlı ve bilgili kadınlar kazandırmaya başladı. Bu cemiyeti kurmasından bir yıl sonra Müslüman Kardeşler cemaatiyle irtibata geçti. Bu cemaatin kurucusu İmam Hasan el-Benna kendisine aralarına katılmasını ve Müslüman Bacılar (el-Ahevâtu'l-Muslimât) bölümünün başkanlığını yapmasını teklif etti. Önce bu teklifi reddetti. Ancak 1948'de bu cemaate katıldı. Sonraki yıllarda cemaat içinde oldukça önemli ve etkin roller üstlendi.
Davet amaçlı çok sayıda konferans veren, kitap ve makale yazan, seyahat gerçekleştiren bu değerli hanım tarihe adını yazdırmış müstesna, örnek ve önder kadınlardan biriydi. Yüce Allah mekânını cennet eylesin. (www.vahdet.com.tr)
-
Betül 25-11-2007 17:33
Esselamualeykum Yolun yolumuz olsun inşallah.Böyle kişilerin hayatını öğrenmek bizleri coşturuyor.İnşallah birlikte olabilmek ümit ve duası ile...Selametle...