Şia`nın Kur`an`ı farklı yalanını yayanlar bu haberi okusun
Müslümanlar arasında bazı kimseler var ki, Müslümanların arasındaki ayrılıkları iyice büyütmek ve fitne çıkarmak için çabalayıp duruyorlar. İşte böylelerinin uydurduğu bir yalana verilen cevap.
İslamveHayat
İşte İran Kur'an Haber Ajansı'nın bu yalanı tamamen çürüten haberi:
Soru: Şia, Kur’an’ın tahrif edildiğine inanıyor mu?
Cevap: Tanınmış Şia âlimleri, kutsal kitabımız Kur'ân-ı Kerim'in hiçbir tahrife uğramadığına ve bugün elimizde bulunan Kur'ân'ın Hz. Peygamber'e nazil olan semavî kitabın aynısı olduğuna ve onda hiçbir eksiklik ve fazlalığın bulunmadığına inanırlar.
Bu sözün açıklığa kavuşması için bu konuda birkaç kanıta işaret etmek istiyoruz:
1- Âlemlerin Rabbi, Müslümanların semavî kitabını korumayı vadetmiş ve şöyle buyurmuştur:
"Kar'ân'ı biz indirdik ve onu biz koruyacağız."[1]
Açıktır ki Şiîler, düşünce ve davranışlarında Kur'ân'ı esas aldıklarına göre, bu ayet-i şerifeyi gözden kaçırmamış ve onun Allah tarafından korunacağı yönündeki mesajına iman etmişlerdir.
2- Sürekli Hz. Peygamber (s.a.a) ile birlikte bulunan ve vahiy katiplerinden biri olan Şiîlerin büyük önderi İmam Ali (a.s), çeşitli münasebetlerde insanları bu Kur-ân'a davet etmiştir. Aşağıda onun bu konudaki sözlerinden bir bölümünü aktarıyoruz:
"Bilin ki bu Kur'ân, aldatmayan bir öğüt verici ve saptırmayan bir yol göstericidir."[2]
"Yüce Allah, hiç kimseye Kur'ân gibisiyle öğüt vermemiştir. O, Allah'ın sağlam ipi ve apaçık sebebidir."[3]
"Sonra, ona (Peygamber'e) ışıkları sönmeyen bir nur, parıltısı tükenmeyen bir ışık olan Kur'ân'ı indirdi. O (Kur'ân), izcisinin sapmayacağı bir yol. kanıtı sönmeyen bir furkan (hak ile batılı ayıran)dır."[4]
Şiîlerin büyük önderinin bu yüce sözlerinden anlaşıldığı üzere Kur'ân-ı Kerim, sonsuza kadar nur saçan bir meşale olarak takipçilerinin yolunu aydınlatmaya devam edecek, bu meşalenin sönmesine veya insanların sapmasına yol açacak hiçbir değişikliğe uğramayacaktır.
3- Şia âlimlerî, Hz. Peygamber'in (s.a.a) şöyle buyurduğu hakkında görüş birliği içindedirler:
"Ben, sizlerin arasında iki değerli emanet bırakıyorum. Birisi, Allah'ın kitabı Kur'ân; diğeri de, Ehlibeytim ve itretimdir. Bu ikisine sarıldığınız müddetçe asla sapmazsınız."
Bu hadis, hem Şia, hem de Ehlisünnet kanalıyla aktarılan mütevatir hadislerden biridir. Bu hadisin beyanından da anlaşıldığı üzere, Şia'ya göre Allah'ın kitabı Kur'ân, asla değişikliğe uğramayacaktır. Çünkü Kur'ân'ın tahrife uğramış olması durumunda, ona sarılmak, hidayetin gerçekleşmesine ve sapıklığın ortadan kalkmasına sebep olmaz. Böyle bir sonuç ise, bu mütevatir hadisin açık ve net ifadesiyle bağdaşmaz.
4- Bütün fakihlerimizin ve bilginlerimizin naklettiği Şia İmamları'nın hadislerinde şu gerçek açık bir şekilde dile getirilmiştir ki Kur'ân, hak ve batılı ayırt ve teşhis etme ölçüsüdür. Şöyle ki her sözü, hatta hadis adı altında bize ulaşan sözleri de Kur'ân'a sunmalıyız. Eğer bu sözler, ayetler ile uyum içindelerse, hak ve doğrudurlar, aksi takdirde batıl ve yanlıştırlar.
Şia'nın fıkıh ve hadis kitaplarında bu konuda oldukça çok hadis vardır ki biz, onlardan sadece birine değiniyoruz:
İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:
"Kur'ân ile uyumlu olmayan her söz, batıl ve yanlıştır."[5]
Bu hadislerden de Kur'ân'ın en ufak bir değişime uğramamış olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Bu yüzden bu mukaddes kitap ilelebet hak ve batılı ayırt etme ölçüsü olarak kalacaktır.
5- Bütün zamanlarda İslâm kültürünün öncüleri olan büyük Şia âlimleri, Kur'ân-ı Kerim'in asla değişikliğe uğramadığı gerçeğini açıkça ifade etmişlerdir. Bu büyük şahsiyetlerin tümünü zikretmek zor olsa da, örnek olarak onlardan birkaçına değinmek istiyoruz:
1- "Saduk" diye meşhur olan Ebu Cafer Muhammed b. Ali b. Hüseyin Babeveyh el-Kummî (Ö: H. 381) şöyle diyor:
"Bizim Kur'ân hakkındaki görüşümüz şudur: Kur'ân, Allah'ın sözü ve vahyidir. O, batılın asla sızamadığı bir kitaptır. Hikmet ve ilim sahibi Allah tarafından nazil olmuştur. Allah, onun indiricisi ve koruyucusudur."[6]
2- "Alem'ul-Huda" diye meşhur olan Seyyid Murtaza Ali b. Hüseyin el-Musevî el-Alevî (Ö: H. 436) şöyle yazıyor:
"Hz. Peygamber'in ashabından Abdullah b. Mes'ud, Übey b. Kâ'b ve başkaları, defalarca bütün Kur'ân'ı baştan sona Hz. Peygamber'e okumuşlardır. Bütün bunlar, Kur'ân'ın Peygamber'in zamanında eksiksiz olarak ve düzenli bir şekilde bir araya toplanmış olduğunu göstermektedir."[7]
3- "Şeyh'ut-Taife" diye meşhur olan Ebu Cafer Muhammed b. Hasan et-Tusî (Ö: H. 460) şöyle diyor:
"Kur'ân'a eklemeler yapıldığı veya onda bazı eksiklikler olduğu iddiası ise, bu kitaba asla yakışmayan bir iddiadır. Zira bütün Müslümanlar, Kur'ân'da hiçbir fazlalık olmadığı hususunda görüş birliği içindedirler. Kur'ân'ın eksikliği hususuna gelince, Müslümanların ağır basan görüşleri bunun tersidir. Kur'ân'da hiçbir eksiklik olmadığı görüşü, bizim mezhebimize daha çok yakışmaktadır. Nitekim Seyyid Murtaza bu görüşü ka-bul etmiş ve desteklemiştir. Hadislerimizin zahirinden de bu gerçek anlaşılmaktadır. Sadece insanların çok az bir grup, Şia ve Ehlisünnet yoluyla nakledilen ve Kur'ân'da bazı eksiklikler olduğu veya bazı ayet ve surelerin yerlerinin değiştirildiğini ifade eden bazı rivayetlere işaret etmişlerdir. Ne var ki, bu rivayetler, haber-i vahit türünden rivayetlerdir ki, ilim/yakin, kesin bilgi ifade etmezler ve böyle bir konuda onlara göre amel etmek doğru değildir. Dolayısıyla da bu rivayetlerden yüz çevirmek daha iyidir."[8]
4- "Mecmau'l-Beyan" adlı tefsirin sahibi Ebu Ali Ta-bersî şöyle yazıyor:
"Kur'ân'ın fazlalığı hakkında bütün İslâm ümmeti, bu görüşün temelsizliği noktasında ortak görüşe sahiptir. Kur'ân'ın bazı ayetlerinin eksildiği hususunda ise, ashabımızdan bir grup ve Ehlisünnet'in Haşviyye fırkasından bir grup, bazı rivayetler nakletmişlerdir. Ama mezhebimizce kabul edilen doğru görüş, bunun tersidir."[9]
5- "Seyyid İbn-i Tavus" diye meşhur olan Ali b. Tavus el-Hillî (Ö: H. 664) şöyle diyor:
"Şia'nın görüşü, Kur'ân'da hiçbir değişimin olmadığıdır."[10]
6- Şeyh Zeynüddin Amilî (Ö: H. 877) "Kur'ân'ı biz indirdik ve onu biz koruyacağız." ayetinin tefsirinde şöyle diyor:
"Yani biz Kur'ân'ı her türlü değişiklikten ve fazlalıktan koruruz."[11]
7- "İhkak'ul-Hak" adlı eserin sahibi Kadı Seyyid Nuruddin Tüsterî (Ö: H. 1019) şöyle yazıyor:
"İmamiyye Şiası'na atfen Kur'ân'ın değiştiği yö-nünde ileri sürülen görüş, bütün Şiîlerin kabul ettiği bir görüş değildir. Onlardan çok az bir grup bu görüşe sahiptirler ki, Şiîler arasında onlara itibar edilmez."[12]
8- "Bahauddin Amulî" diye meşhur olan Muhammed b. Hüseyin (Ö: H. 1030) şöyle diyor: "Sahih olan görüş, Kur'ân-ı Azim'in her türlü fazlalıktan ve eksiklikten korunmuş olduğudur. Bazılarının, Müminlerin Emiri Hz. Ali'nin adının Kur'ân'dan çıkarıldığı yönündeki iddiaları, âlimler tarafından kabul görmemiştir. Tarih ve hadisleri araştıran kimseler, mütevatir hadisler gereğince sahabeden binlerce insanın nakli esasınca, Kur'ân'ın sabit ve sağlam olduğunu ve Kur'ân'ın tümünün Hz. Peygamber'in zamanında bir araya toplatıldığını bilirler."[13]
9- "el-Vafî" adlı eserin sahibi Feyz-i Kaşanî (Ö: H. 1091), Kur'ân'ın değişikliğe uğramadığına delâlet eden, "Kur'ân'ı biz indirdik ve onu biz koruyacağız." gibi ayetleri zikrettikten sonra şöyle diyor:
"Bu durumda, Kur'ân'ın tahrif edilmesi veya değiştirilmesi nasıl mümkün olabilir?! Kaldı ki, Kur'ân'ın tahrif edildiğini bildiren rivayetler, Allah'ın Kitabı'na aykırıdır. O hâlde bu rivayetlerin temelsiz olduğunu kabul etmek gerekir."[14]
10- Şeyh Hürr-i Amilî (Ö: H. 1104) şöyle diyor:
"Tarihi ve hadisleri araştıran bir insan, Kur'ân'ın, binlerce sahabînin mütevatir nakli ile sabit ve sağlam olduğunu ve Hz. Peygamber'in zamanında toplanıp düzene koyulduğunu çok iyi bilir."[15]
11- Değerli araştırmacı Kaşif'ul-Gıta, ünlü eseri "Keş-fu'l-Gıta'da" şöyle diyor:
"Hiç şüphesiz, Kur'ân, Allah'ın koruması sayesinde her türlü eksiklikten (ve değişiklikten) korunmuştur. Kur'ân'ın açık ayeti ve tüm asırlardaki âlimlerin ittifakı, buna tanıklık etmektedir. Az bir grubun muhalefetine ise itibar etmemek gerekir."
12- İran İslâm İnkılâbı'nın rehberi Hz. Ayetullah'il-Uzma İmam Humeynî de bu konuda şöyle diyor:
"Müslümanların Kur'ân'ın yazılması, kaydedilmesi, bir araya toplanması, korunması ve tilâvet edilmesi hususundaki ihtimam ve titizliklerini bilen herkes, Kur'ân'ın tahrif edildiği zannının temelsizliğine kanaat getirerek böyle bir şeyin mümkün olmadığını teslim eder. Bu konuda nakledilen rivayetlere gelince; bu rivayetlerin bir kısmı, delil olarak sunulamayacak kadar zayıf; bir kısmı, uydurulmuş oldukları belli olan mec'ul (mevzu) hadisler; bir kısmı ise, Kur'ân'ın tevili ve tefsiriyle ilgili açıklamalardır. Bir kısmı da, açıklamaları kapsamlı bir kitap yazmayı gerektiren türlerden hadislerdir. Eğer konudan uzaklaşacağımız korkusu olmasaydı, Kur'ân'ın tarihini ve asırlar boyunca geçirdiği aşamaları açıklar, elimizde olan bu semavî kitabın, Allah'ın indirdiği Kur'ân-ı Kerim olduğunu ve Kur'ân karileri arasında ki görüş farklıklarının Cebrail-i Emin'in Hz. Peygamber'in temiz kalbine indirdiği ile uzaktan yakından ilgisi olmayan yeni bir olay olduğunu açıklığa kavuştururduk."[16]
[1]- Hicr, 9
[2]- Nehc’ül-Belağa, Subhi Salih, 176. hutbe
[3]- Nehc’ül-Belağa, Subhi Salih, 176. hutbe
[4]- Nehc’ül-Belağa, Subhi Salih, 198. hutbe
[5]- Usul’ül-Kafi, c.1, Kitab-u Fazli'l-İlim, Bab'ul- Ahzi-Bi's-Sünneti ve Şevahid'il-Kitab, 4. hadis.
[6]- el-İtikadat, s.93
[7]- Mecmau'l-Beyan c.1, s.10, Seyyid Murtaza'nın el-Mesail’it-Trablusiyyat’ adlı eserindeki cevaptan naklen
[8]- et-Tibyan, c.1, s.3
[9]- Mecmau'l-Beyan, c.1, s.10
[10]- Sa'du's-Suud, s.144
[11]- İzhar'ul-Hak, c.2, s.130
[12]- Alau'r -Rahman, s.25
[13]- Alau'r -Rahman, s.25
[14]- Tefsir-i Safi, c.1, s.51
[15]- Alau'r -Rahman, s.25
[16]-Üstat Cafer Sübhani Tehzib'ul-Usul, Takrirat-u Durus’il-İmam el-Humeyni, c.2, s.96.
(Kaynak: İran Kur'an Haber Ajansı)
-
bir müslüman 21-07-2008 21:25
KAHROLSUN BÖLÜCÜLER YAŞASIN İSLAM BİRLİĞİ
-
necati türkoğlu 14-03-2008 21:00
doğru söze ne denilebilir ,allah razı olsun bu düşüncede olan samimi müslümanlardan.