Niyazi GÜLLÜ

06 Nisan 2019

HAKİKAT, BİLİMDEN DEĞİL KUR'AN İLMİNDEN ÖĞRENİLİR

İnsân’ın gözlem’ine, tecribe’sine dayalı olarak ortaya konan Bilim; Kâinât’ın Keyfiyyet’i, İşleyiş’i ile ilgili bir şeyler söyleyebilir.
Velākin Kâinât’ın ve İnsân’ın ne içün var olduğu, Kim tarafından var edildiği
ile ilgili bir Şey söyleyemez. İşde bu Ḣusûs’da Söz Sâhibi; sâdece, Kâinât’ı - Her Şey’i Yaratan ALLÂH’dır!..

O Yaratan ALLÂH, İnsânlar içün
içinde bir ZİKR bulunan bir KİTĀB indirdi (Vaḥy etdi).
(Unutmak ile ma'lûl İnsân içün ḤAḲḲ᾿ı Hâtırlayış,
İnsân içün YARATCI’sını - RABB’ini Anış olan,
Öğüd ve Uyarı ile dolu, İnsân’ı ALLÂH yanında yükselten,
Dosdoğru Yazılar’dan oluşan bir KİTĀB.) — (Sûre 21/10 vs.)
Ve o KİTĀB’ı Dünyā’nın Son’una değgin Muḥâfaza altına aldı.
(Sûre 15/9)

ḲUR'ÂN, başka hiçbir Kitâb’a benzemez.
İnsân’ın Ḥayât’ı gibi “Girift” görünür, velâkin anlaşılmaz değildir O!
(Sûre 39/23, Sûre 45/17, 22, 32, 40)

İnsân, Gönül’ünü ḲUR'ÂN᾿a açdıkça,
ḲUR'ÂN, Kendi’sini İnsân’a açacakdır...

Hiçbir Kitâb, ḲUR'ÂN gibi ÖzGüven ile kendisinden Söz etmez.
Hiçbir Kitâb, ḲUR'ÂN gibi Kendi’sini tanıtmaz, tanıtamaz.
Hiçbir Kitâb, ḲUR'ÂN gibi Meydân okumaz, okuyamaz.
ve hiçbir Kitâb, ḲUR'ÂN gibi Doğru’ya iletmez, iletemez!..

إِنْ هُوَ إِلَّا ذِكْرٌ لِّلْعَالَمِينَ

O, başka değil, bir ZİKR’dir, Âlemler içün! ●

لِمَن شَاء مِنكُمْ أَن يَسْتَقِيمَ

Sizden İstiḳâmet’de bulunmak
(dosdoğru olmak-yaşamak) dileyen kimse içün! ●

وَمَا تَشَاؤُونَ إِلَّا أَن يَشَاء اللَّهُ رَبُّ الْعَالَمِينَ

Ve dile(ye)mezsiniz, dilemedikçe ALLÂH — RABBU’L-ÂLEMÎN! ●
(Sûre 81/27-29)

...

ḲUR'ÂN; «SIBǦATULLÂH»dır. ALLÂH’IN BOYAS’IDIR...

صِبْغَةَ اللّهِ

وَمَنْ أَحْسَنُ مِنَ اللّهِ صِبْغَةً

وَنَحْنُ لَهُ عَابِدونَ

2/138. (Ve deyin ki:) “ALLÂH’IN BOYA’SI (ile boyanın)!
(Hayât’a - İnsân’a,)
ALLÂH’dan daha güzel kim Boya vurabilir, Reng verebilir?!
Biz, yalınız O'na Kulluk Edenler’iz.” ●

...

BÜYÜK ḢABER’dir ḲUR'ÂN!
ALLÂH’dan ve Âḣiret’den Ḣaber verir.
''İnsân ne içün vardır? Gidiş’i nereyedir? Son’u nedir?''
gibi Sorular’ın Cevâb’ı, Bilim’de değil,
ALLÂH’ın İndirdiği İLM’dedir (ḲUR'ÂN’dadır)!

ḲUR'ÂN; İnsân’a Varoluş ile ilgili Doğru Cevāb veren
ve Doğru Yol’u gösteren Biricik Kitâb’dır!
ḲUR'ÂN᾿a yönelmek Elzem’dir, İnsân içün!

ḲUR'ÂN, Ḥayât’ın Merkez’inde durmak üzere gelmişdir!
ḲUR'ÂN, Ölüler’e okunmak üzere değil,
Ḥayât ile Ölüm arasında Olan-Biten’e Anlam vermek üzere,
İnsân’ı bekleyen Âḳibet (Son) ile ilgili Ḣaber vermek üzere,
Dünyâ Ḥayât’ın Görünmeyen Yüz’ü (Ǧayb) ile ilgili İnsān’ı bilgilendirmek üzere gelmişdir!

...

Bir Şey / bir ḣusûsî Şey var bizde / önümüzde / El’imizde.
Bu Şey’i, Göz’ümüzü sakındığımız gibi, korumalı-saklamalıyız.
Bu Şey’i yitirmemek içün, O’nun üzerinde titremeli,
Diḳḳat ve Riḳḳat ile O’nu korumalıyız.
O’nu korumamız; Kendi’mizi korumamız demekdir.
Bu Şey; Varoluş(’umuz) ile ilgili Gerçek Açıklama ve
En Büyük Anlatım olan ALLÂH SÖZÜ’dür.
Bu Eşsiz-Üstün KİTĀB’ı Ḳuvvet’le tutarak, O’na sıkıca tutunarak,
ALLÂH’ın bize sunduğu - Baḣş etdiği EMĀNETLER’e Riâyet etmeli
ve böylece Kötülükler’den korunmalıyız!
Ve korunmalı-sakınmalıyız, yitirmekden,
ALLÂH’IN HOŞNÛDLUĞ’UNU, O’NUN SEVGİ’SİNİ, O’NUN RAHMET’İNİ!

Göz, Kulak ve Fuâd (Görmek, İşitmek Ve Kavramak Melekeler’imiz);
RABBİMİZ’den bize birer Emânet. Bunları,
ALLÂH’ın Hoşnud olduğu biçimde-yönde kullanmalıyız!
RABB’imizin bize indirdiği ÂYETLER ve bize yüklediği Sorumluluklar;
O’nun bize sunduğu - Bahş etdiği EMĀNETLER’dir.

İnsân; bir husûsî Koruma & Korunma’ya Muhtâc’dır, şu Dünyâ Hayât’da!
Bu »Koruma & Korunma«nın Ad’ı »TAḲV«dır...

Bu »Koruma & Korunma« (TAḲV'Â);
Kişi’nin Ḳalb’ine yerleşince,
BİRR (İyilik, Erginlik) olarak Orta’ya çıkar...

لَن تَنَالُواْ الْبِرَّ حَتَّى تُنفِقُواْ مِمَّا تُحِبُّونَ

وَمَا تُنفِقُواْ مِن شَيْءٍ فَإِنَّ اللّهَ بِهِ عَلِيمٌ

3/92. Sevdiğiŋiz Şeyler’den İnfâq edinceye değgin
Birr’e erişemezsiniz.
Ve her ne şey İnfâq ederseniz,
şübhe yok ki, ALLÂH, onu Çok İyi BİLEN’dir! ●

* * *

.......

وَلَيْسَ الْبِرُّ بِأَنْ تَأْتُوْاْ الْبُيُوتَ مِن ظُهُورِهَا

وَلَكِنَّ الْبِرَّ مَنِ اتَّقَى وَأْتُواْ الْبُيُوتَ مِنْ أَبْوَابِهَا

وَاتَّقُواْ اللّهَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ

2/189. ....... Birr (İyilik, Erginlik);
Evler’e arka taraflarından gelmeniz değildir.
Velâkin Birr (Sâhibi);
İttiqâ’da bulunan (Taqvâ ile korunan-sakınan) kimsedir.
Ve Evler’e Kapılar’ından gelin.
Ve ALLÂH’dan İttiqâ’da bulunun (korunun-sakının)!
Umulur ki Felâh’a eresiniz-kurtulasınız! ●

Bu »Koruma & Korunma« (TAḲVÂ);
Gerçek Îmân, Sâlih Ameller, Hudûdullâh’ı Muhâfaza
ve Pozitif - Çekici Korkular’dan oluşur...

....... وَلَذِكْرُ اللَّهِ أَكْبَرُ .......

29/45. .......
Ve ALLÂH’IN ZİKR’İ, gerçekden en büyükdür (En Büyük İş’dir)! ....... ●

* * *

....... وَرِضْوَانٌ مِّنَ اللّهِ أَكْبَرُ ....... ●

9/72. .......
Ve ALLÂH’IN ḢOŞNÛDLUĞ’U, en büyükdür (En Büyük Şey’dir)! ....... ●

Namaz’ımızı dosdoğru kılmak (dikmek, dik tutmak)la Mükellef’iz!
Namaz’ımız; Yaşantı’mız ile çelişmemeli, bütünleşmelidir!
Namaz’ımızdan sehv etmemeli, ǧâfil olmamalı, yan çizmemeliyiz!
Namaz’ımızı, Zekât’dan, İnfâq’dan ve Cihâd’dan ayıramayız!
Namaz’ımız bizi Münker’den ve Faḥşâ’dan alıkoymalıdır!
Günde 5 kez Namaz ile mükellef isek, her ân Güzel Aḣlâḳ ile,
Yalan-Dolan’dan uzak, BİRR VE TAḲVÂ üzere bir Ḥayât ile yükümlüyüz!

“Vay o Namaz Kılanlar’a! .......!” ● (Sûre 107)

İnsân’ın Temel İhtiyâc’ındandır, İş-Aş-Eş Sâḥibi olmak.
Ve bu, ḲUR'ÂN᾿ın çizdiği Ḥudûd (Sınırlar) içinde olmalıdır!

Mü'min-Müslim’ce düşünmek elzemdir!
Marks’ın ''Das Kapital''ini değil, ALLÂH’IN KİTĀB’I’NI okuyoruz!
O’nu Gönül’den okumak ve O’nu Can Kulağı ile dinlemek elzemdir!
Çünki O; herhangi bir Beşer’in düzdüğü-uydurduğu Söz değil,
Gökler’in ve Yer’in RABB’i ALLÂH’ın SÖZ’üdür!..

İnsân’ın Şeref’i, ALLÂH’ın onu »YerYüzü’nün Halîfe’si« kılışında,
onu Buyruklar’ına ve Yasaklar’ına Muḣâṭab kılışında,
ve onu Mükellef kılışında yatmakdadır...

Bizim, RABB’imize verdiğimiz Değer,
O’nun bize vereceği Değer’dir...

“Bütün Ḥayât’ımız boyunca,
savunulamaz olan,
sürekli ve kaçınılmaz bir Çürüme’ye mahkûm olan Şeyler’i
korumaya çalışırız: Ḥayât, Sağlık, Mâl...
Başdan yitirilmiş olan bu beyhude Çaba içinde,
eger sâdece kendileri içün savaşmış olsak kazanabileceğimiz
veya Muḥâfaza edebileceiğimiz Gerçek Değerler’i unuturuz.
ḲUR'ÂN’da açıkça beyân edildiği üzere,
Bütün Ḥayât’ımız boyunca, Gerçek Değerler’i sahte olanları ile değişdiririz.”
(Ali İzzetBegoviç)

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ

لاَ تَخُونُواْ اللّهَ وَالرَّسُولَ

وَتَخُونُواْ أَمَانَاتِكُمْ وَأَنتُمْ تَعْلَمُونَ

8/27. Ey Îmân eden kimseler!
Bildiğiniz hâlde, ALLÂH’a ve RASÛL’e hıyānet etmeyin;
(sonra) kendi Emānetler’inize (size inanılıp güvenilen Şeyler’e /
sizi ALLÂH yanında yücelten ĀYETLER’e) hıyânet edersiniz! ●

Memleket’imizde İki Ana Dil’li İnsânlar vardır.
Bizim Köy’de Türkçe ve Kartvelice konuşulur. Ve bir Atasözü var bizde:
«Vir ġur ḣeven da ''e ra eḣaḣuneba'' vo.»
Eşeğin kulağını keserlermiş, ''bu ne hışırdıyor'' dermiş.)
Söz dinlemeyen-anlamayan kimseler içün söylenir.

ALLÂH’IN ÇAĞRI’SINA karşı Duyarsızlık ve
O’NU ÂYETLER’İNE karşı Körlük; Eşeklik’den beterdir!

25/43. Gördün mü,
Hevâ’sını (Heves’ini, İḡreti Arzu’sunu) İlâh’ı edinen /
İlâh’ını Hevâ’sı edinen o kimseyi?
Şimdi onun üzerine sen mi bir Vekîl (Bekçi) olacaksın? ●

25/44. Yoksa zann eder misin ki,
onların çoḡu işitirler veya aqıl ederler?
Onlar başka deḡil, Hayvânlar gibidirler,
belki onlar yolca/gidişçe daha sapgındırlar! ●

.......

Bugün ''Ehl-i Sünnet'' diye savunulan ''İslâm'' Anlayışı;
Kaynak’dan uzaklaşdıkça bir Şeyler bulaşmış Su’ya benzemekdedir!
.......

{ RASÛL᾿ün İrtihâl᾿inden sonraki ilk Zamanlar᾿da,
o Karışıklık Dönemi᾿nde, İfrât ve Tefrît᾿den uzak durmak gibi bir Duyarlılık᾿la ortaya çıkan homojen bir “Ehl-i Sünnet”i bugün görebiliyor muyuz?.. }

* * *

31/10. Gökler᾿i direksiz yaratdı, onları görüyorsunuz.
Ve YerYüzü᾿ne, sizi çalkalar diye, Ağır Basgılar (Yüksek Dağlar) bırakdı
ve O᾿nda her bir Yürüyen Canlı᾿dan üretdi-yaydı.
Hem Gök᾿den bir Su indirdik, artık orada
her kerîm Çift᾿den (her çeşid Güzelim Nebāt᾿ı, çifter çifter)
bitirdik-yetişdirdik. ☼

31/11. İşde bu, ALLÂH᾿IN YARAT᾿IŞI
(ALLÂH᾿IN YARATDIĞI᾿)dır. . .
Şu ḥâlde, gösterin Bana,
O᾿nun dûnundakiler (O᾿ndan berîdekiler) Ne᾿yi yaratmış?!
Hayır, Zâlimler, bir apaçık Dalâlet içindeler! ●

* * *

10/9. Gerçekden o kimseler ki, Îmân etdiler ve Sâlih Ameller᾿de bulundular,
Îmân( etmiş olma)larından dolayı, RABB᾿leri onları Hudā᾿ya erişdirmekdedir.
Onların altlarından Irmaklar akar-çağıldar, NAÎM CENNETLERİ᾿nde
(Ni'metletler᾿le Dolu Cennetler᾿de). ●

10/10. DA'VÂ᾿ları (Çağırış᾿ları) Orada şudur:
«SUBHÂNEKE’LLÂHUMME»,
Sağlık’ları (Sağlık Temennîleri, İltifāt’ları) şudur: «SELĀM»,
DA'VÂ᾿larının Son᾿u ise şudur:
«EL-HAMDU Lİ’LLĀHİ RABBİL-ÂLEMÎN». ●

.......

10/30. İşde Burada (Orada, Āhiret᾿de) her Nefs,
Geçmiş᾿de yapdığını deneyecek,
hepsi GERÇEK MEVLĀ᾿ları ALLÂH᾿a döndürülmüş bulunacaklardır
ve iftirâ eder oldukları (uydurdukları) şeyler
kendilerinden ayrılıp-yitip gitmiş bulunacakdır. ●

.......

10/101. De ki: Bir bakın, ne(ler) var Gökler’de ve Yer’de!
Ve ne Fâide sağlar, o ĀYETLER ve o UYARI[CI] LAR,
Îmān etmiyecek bir Topluluğ᾿a? ●

...

69;1. EL-HÂQQA / 'Elbette Gerçekleşecek Olan'
( SON SĀAT / DÜNYĀ’NIN SON’U ) ☼

69;2. Nedir EL-HÂQQA / 'O Gerçekleşecek Olan'? ●

69;3. Sana ne bildirdi,
EL-HÂQQA’nın / O Gerçekleşecek Olan’ın ne olduğunu? ●

.......

69;13-15. SÛR’a bir üfürüş üfürüldüğü,
Yer ve Dağlar kaldırılıp bir Vuruş’la biribirine çarpıldığı zaman,
işte O Gün, Olacak Olan Olmuşdur, ●

.......

69;18. O Gün, siz; (RABB’iŋize) sunulursunuz.
Ve hiç bir gizli şey’iŋiz, gizli kalmaz. ●

.......

69/25. Ammâ Kitâb’ı (Hisâb Defter’i)
sol El’ine verilmiş olan kimse der ki:
“Eyvah! Keşki verilmez olaydı bu Kitâb’ım!” ●

69/26. “Ve (keşki) bilmeseydim, nedir Hisâb’ım!” ●

69/27. “Ah, n’olurdu, keşki (Ölüm’le) İş bitmiş olsaydı!” ●

69/28. “Hiçbir İş’ime yaramadı Mâl’ım!” ●

69/29. “Sökülüp gitdi benden Sultân’ım!” ●

( “Güc’üm (Saltanat’ım) benden yok olup gitdi!” / “bütün Tartışma ve Karşı Koyma Güc’üm El’imden kayıp gitdi!” )

.......

69;48. Doğrusu o (ḲUR'ÂN); MÜTTAḲÎLER içün (ALLÂH’a Karşı Gelmek'den Sakınanlar / Korunanlar içün) bir Öğüt’dür. ●

69;49. Ve elbette Biz;
içiŋizde Yalanlayanlar bulunduğunu şübhesiz bilmekdeyiz. ●

69;50. Doğrusu o (ḲUR'ÂN);
Kâfirler’e karşı (kaçınılmaz) bir Ḥasret’dir.
( ḲUR'ÂN; Kāfirler içün bir İç Yarası’dır.
DİRİLİŞ VE ḤİSÂB GÜNÜ’nde acı bir Pişmanlık’dır. ) ●

69;51. Hiç şübhesiz ki o (ḲUR'ÂN); Kesin Gerçek’dir. ●

69;52. Öyleyse, O BÜYÜK RABB’İŊİ,
KENDİ AD’IYLE, TESBÎḤ (Ve Tenzîh) ET!