Mustafa GÜVEN
HAKKI ARAYANLARA NASİHATLER
Hakkı arayanlara nasihatler! *Mevcut dini yaşantımız üzerinde etraflıca düşündüğümüzde sonuç olarak yaşadığımız zamanın zor, İslam’ın hudutlarının ihlal edildiği, dini şiarların ziihnlerde değişmiş, emir ve yasakların unutulmuş, fitnelerin birbiri üzerine zuhur etmiş olduğunu, hevanın tamamen hâkim hale geldiğini, insanların dünya sevgisi ile dolu, şehvetlere düşkün olduklarını, dünyayı ahirete tercih ettiklerini, hakkın ve hak ehlinin zayıflamış, buna karşı batılın ise güçlenmiş olduğunu görüyoruz.
Bizden öncekilerin söylediği güzel bir söz aklıma geldi; farz-ı muhal bugün sahâbe-i kiramdan birisi mezarından kalksa, içimizdeki âlim ve zahid olanlarımıza bir baksa, onlardan yüz çevirir konuşmaz ve der ki; bu insanlar herhalde hesap günü olan ahirete inanmıyorlar!
Peygamberimizin (sav) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Öyle bir zaman gelecek ki, o zamanda dininin buyruklarına sımsıkı sarılan kişi elinde kor ateşi tutuyor gibi olacaktır. [1]
Küfrün, şirkin, zulmün ve fitnelerin her taraftan bizleri kuşattığı, dini hükümlerin hatta tüm hayatın bunlarla etraflıca sarılmış olduğu bu zamanda, hakiki anlamda dini yaşamanın sevgili Peygamberimizin haber verdiği gibi elinde kor ateş tutmaya benzer olduğu günleri yaşamaktayız.
İnsanların çoğu imanlarını kaybettiklerinin farkında bile olmayabilirler. Sabahleyin mümin olarak evden çıktığı halde, akşam eve döndüğünde kendisinde iman adına hiçbir şey kalmamış olabilir!
Durumun bu vahameti karşısında, elimizden gelen şeyleri yapmakla mükellef olduğumuzu unutmayalım!
Zira durumu tamamen düzeltmeye gücümüz yetmese de hiçbir şey yapamayacak kadar da aciz değiliz. Hepsine güç yetiremiyoruz diye ilahi emirlerin tümünü ihlal edemeyiz. Böyle yaparsak daha büyük (toplumsal) belalara müstahak oluruz.
Peki, bu kötü gidişatın iyiye dönmesi noktasında neler yapabiliriz?
Öncelikle samimi bir tevbe gereklidir. Tevbe: günahlarımızdan, isyan, yanlış ve suçlarımızdan pişman olup onları yapmaktan vazgeçip o yoldan doğruya, Allâh’a dönmemizdir.
Hiçbir zaman murakabeden (kulun, sürekli biçimde Allah'ın gözetimi altında bulunduğunun şuur ve idrakinde olması) geri durmamalıyız.
Hatalara düşsek de kendimizi hayırlardan büsbütün çekip almamalıyız. Hevamıza uyup da hak yoldan tamamıyla sapmamalıyız.
İlahi emirleri hafife almayıp, hafife alıp alay edenlere karşı ise buğz edip yüz çevirmeliyiz.
Gücümüz yettiğince zorlanarak da olsa ilahi emir ve yasakları öncelikle kendi nefsimizde yerine getirmeye çalışmalı, sonrasında ise bunları çevremizdeki diğer insanlara tebliğ etmeliyiz.
Son olarak şunu hiçbir zaman unutmayalım, yapmamak hususunda hiçbir mazerete sahip olmayacağımız şeyleri yapmamız helakımıza sebeptir.
Dipnotlar
1- (Tirmizi, Fiten 73)
* (Yazı başlığı ile içerikte bazı notlar Haris el muhasibinin ilk harf yaylarından çıkan kitabından alıntılanmıştır.)