Şükrü HÜSEYİNOĞLU

22 Aralık 2016

HALEP, ŞEHİD ŞEHİRLER KERVANINA KATILIRKEN…

İnsanlar gibi şehirler de şahid ve şehid olur mu, olur ve oluyor işte. Halep; Hama gibi, Halepçe gibi, Grozni gibi, Kabil gibi, Gazze gibi, Felluce gibi şehid şehirlerimiz arasına dahil oldu.

Halep şahitliğini yerine getirdi. Halepli Müslümanlar canlarını verdiler ancak kâfir diktacılara teslim olmadılar, izzetlerini vermediler.

Şehid Halep'e selam olsun.

Bu yazdıklarımı hamaset olarak değerlendirecekler çıkarsa varsın çıksın.

Biz elhamdulillah tek dünyalı değiliz, iki dünyalıyız. Ahirete iman edenler için, gerektiğinde Allah yolunda can feda etmek, bu dünyada zillet içinde yaşamaktan, kâfir diktacılara ve onların hâmilerine susmaktan evladır.

"Halep'te insanlık öldü" deniliyor ya hani.

Asla. Halep'te insanlık ölmedi, bilakis ayağa kaldırıldı. Yüzlerce, binlerce Halepli bize insanlık dersi verdi, insanlık neymiş yeniden hatırlattı.

İnsanlık Vaşington'da, Moskova'da, Tahran'da, Pekin'de, Paris'te, Berlin'de öldü. Ankara gibi, mazlumların beklenti içinde olduğu başkentler ise insanlık katilleriyle kirli ilişkilere girerek insanlığın ölümüne katkı sağladı maalesef.

Halep'te insanlık ölmedi, bilakis ayağa kaldırıldı dedik ya. Bu sözümüz hamaset icabı, moral motivasyon maksatlı içi boş bir söz değil.

Halep'in zalim ahzab orduları tarafından teslim alınmakta olduğu durumda bir direnişçinin dile getirdiği "Biz bu duruma, ancak siz dünya Müslümanları üzüleceksiniz diye üzülüyoruz" şeklindeki sözleri insanlığın, asilliğin ölmediğini bir kez daha hatırlattı bize ve hamdettik Rabbimize.

Anestezi imkanları olmadığı için açıkta, her türlü enfeksiyon riski taşıyan bir ortamda el yormadıyla ameliyat edilen bir yavrumuzun, acılar içinde Beyyine Suresini okuyuşuna tanıklık ettik. Ve insanlığın halen yaşamakta olduğunu bir kere daha gururla müşahede ettik..

Bir mübarek annemizin, zalimlerin bombalarıyla ağır yaralanan ve can vermekte olan evladına "Sabret yavrum, inşallah cennete ulaşmana az kaldı. Zalimlerden kurtulacaksın. Çünkü zalimler cennete giremeyecek" sözleriyle metanetin, asaletin ne olduğunu bir kere daha öğrendik, insanlığın ayağa kaldırılışına tanıklık ettik.

Halep'te ve Suriye'de yüzlerce, binlercesine tanıklık ettiğimiz bu asil tavırlar, bize "İnsanlık halen ölmemiş. Elhamdulillah" dedirten İslami-İnsani bu örneklikler, Batı ve Doğu'nun emperyal kâfirleri ve onların yerel işbirlikçileri eliyle katledilen, tüketilen insanlığın yeniden ayağa kaldırılması noktasında bir kalkış noktası işlevi görecektir inşallah.

Suriye'nin ve özelde Halep'in, zalim ahzab ordularının insanlığı ayaklar altına almaya çalışan alçaklıklarına karşı, en zor şartlar altında gerçek anlamda bir insanlık müdafaası gerçekleştiren asil insanlarına selam olsun.

Bize insanlığın ölmediğini gösterdikleri ve yerlerde sürünen insanlık çıtasını yeniden layık olduğu yere yükselttikleri için.

Bunca zulmüne ve başta kâfir Esed diktası ve insanlık düşmanı Rusya olmak üzere bölgede ve dünyada nerede İslam düşmanı kâfir odak varsa (Türkiye'deki İslam düşmanı Kemalist ulusalcı çevreler dahil) onları dost edinerek birçok yerde Ümmetin mazlumlarına karşı hareket etmesine rağmen halen İran'a sempati ile bakmak, Bera ve Vela akidesini kesin olarak bozmak anlamına gelir.

(Not: Bizim, laik Türkiye devleti de dahil dünyadaki mevcut bâtıl otoriteler karşısındaki Bera akidemiz sabittir. Bu yazdıklarımıza karşı hemen "Türkiye, NATO vs" argümanlarına sığınacak olanlara duyurulur. Biz Allah'tan, Rasulü'nden ve mü'minlerden başka veli tanımıyor, Allah, Rasulü ve mü'minler yerine yerel ve küresel kâfir diktaları (ABD, Rusya, Esed rejimi, siyonist rejim vs) dost edinerek izzeti onların yanında arayan otoriteleri reddediyor ve onlardan ebediyen beri olduğumuzu deklare ediyoruz.)

Ne çok Suriye uzmanımız varmış. Vahşi ahzab orduları Halebimizi ele geçirince başladılar yorumlara. Suriye'deki "fitne" ABD kaynaklıymış, Türkiye de buna alet olmuş vs vs.

Bu uzmanlarımız nedense Suriye halkına kan kusturan yarım asırlık kâfir Baas diktası fitnesinden hiç söz etmiyorlar. Suriye halkının haklı ve sivil tepkilerine Esed diktasının nasıl kanlı saldırılarla cevap verdiğini dile getirmiyorlar.

Bizim Hama'yı ve katil sürüsü kâfir Esed ailesini unuttuğumuzu zannediyorlar.

Ne diyelim, onlarla birlikte haşrolursunuz inşallah.

Kâfir Esed diktasının, hâmileri İran ve Rusya'yla birlikte çocuklarımızın bedenlerini paramparça ettiği bir zamanda, halen emperyalistlerin Suriye'yi parçalama stratejilerini gündeme getirerek insanlık düşmanı vahşilere meşruiyet sağlama çabasına girmek, en hafif tabirle alçaklıktır.

ABD ve uşağı Fethullahçılara karşı, Esed rejimi ve İslam coğrafyasındaki tüm diktatörlerin, katillerin hâmisi Rusya ve onların Türkiye'deki temsilcileri, kan kardeşleri ulusalcı Kemalistlerle, Perinçek gibi karanlık İslam düşmanlarıyla müttefik olmanın ilk kurbanıdır Halep.

Bu gidişin sonunun, Rusya Büyükelçisi'nin bir gece Moskova'ya telefon açıp "Bu kez bizim çocuklar başardı" diye ulusalcı Kemalist darbe müjdesi vermesi çok uzak bir ihtimal değildir.

Ey AKP'liler, sizden Allah'ın dinini hâkim kılmanız gibi bir beklentimiz yok. Böyle bir gündeminiz, ufkunuz olmadığını biliyoruz.
Fakat hiç değilse bölgedeki ve içerideki diktatörler, dikta özlemcileri ve onların hâmisi Rusya'ya teslim olarak bu coğrafyanın izzetini, onurunu daha fazla çiğnetmeyin.

Hani İranlı yetkililer o çirkin ağızlarını açıp diyorlar ya "Suriye'de tekfircilere karşı savaşıyoruz" diye.

Be alçak zalimler, cesetleri Halep sokaklarına taşmış o yavrularımızı da mı "tekfirci" diye katlettiniz.

Irak'ta ve Suriye'de yaptığınız onca alçaklıktan sonra sizi tekfir etmeyenin imanı zayi olur. Pers ulusalcısı alçak katiller sürüsü sizi.

(Not: İran yönetiminin alçaklıklarına karşı çıkan ve mazlumlardan yana tavır alan sayıları az da olsa Şii Müslümanlar, bu yazılanların dışındadır.)

Ah Müslümanlar. Halep, Rusya-Türkiye anlaşmasının kurbanı olmuşken yapılan eylemde bile AKP'ye yönelik eleştiri yapmaktan, ufak bir tepki amaçlı slogan atmaktan bile çekinir hale geldik ya, biz zor toparlanırız bu zihinsel entegrasyonu aşmadıkça.

Kâfir Esed rejiminin Halep milletvekili Avrupalı dostlarıyla içki masasından "Halep'te sekülerizm kazandı. Bunun şerefine içiyoruz" mesajı veriyor.

İranlı mollalar, Nasrulesed ve savunucularına ithaf olunur.

Müslümanlara halen çözüm olarak tağutlardan tağut beğenme ufuksuzluğunu dayatan "İslami çevreler" var.

Tabii ki Müslüman ve mazlumlara karşı tutumlarına göre güç odaklarıyla ilgili tutumumuz farklılık gösterecektir, Mümtehine Suresi 8-9. ayetler gereği.

Ancak unutmamak gerekir ki; Allah'ın hükmüyle hükmetmeyen, Allah, Rasulü ve mü'minler yerine kâfirlerle velayet bağı kuran her otorite tağuttur ve imanın ilk şartı tağutu akidevi olarak reddetmektir. (Bkz: Bakara 256, Nahl 36)

Rabbimizin yardımı ancak bu akide üzere sebat ettiğimiz takdirde bize ulaşacaktır. Şu an yeryüzünde maalesef İslami bir otorite yoktur. Dolayısıyla her kim İslam adına mevcut otoritelerden-devletlerden birini meşru görüyor ise Rabbimizle yaptığı iman akdini bozmuş, imanına zulüm bulaştırmıştır.

Ümmeti yeniden inşa etmenin ve dünyada izzetin, ahirette kurtuluşun yegane yolu, "sağa"-"sola"savrulmadan iman akdimize sadakat göstermektir.