Nihat GÜÇ
İBADETİMİZ ALLAH'A MI, YOKSA ŞEYTANA MI? -II-
Namaza kalkan insanı görünce hemen revizyona gider planında. Ne cambazdır o. Bıkmadan usanmadan mücadele eder insanla.
Televizyon, internet, sosyal medya bağımlısı yapar. Zamanını film, dizi, maç, haber, sosyal medya ve her türlü eğlence programlarıyla doldurmaya gayret eder. Bu vesileyle insanları uykusuz bırakır, yorgun argın kalmasına sebebiyet verir. Hala sabah namazına kalkmasına engel olmadıysa, biraz daha geriden başlar işe.
Dünyevi meşgalelerle dini öğrenmenin ününde set olmaya çalışır. Bu vesile ile insanlarda dini öğrenme isteğini köreltmeye çalışır. Dini bilgiden mahrum bir insanın boş işleri de çok olunca sabah namazına uyanmasını beklemek abesle iştigal olur. Bu vakitten sonra, Ademoğlu sabah namazına kalkmak istese bile, kalkamayacaktır. Çünkü insanın artık sabah namazından daha önemli işleri vardır.
Bu anlatılanlardan sonra, insanoğlu sabah namazına kalkmadı mı? Yoksa sabah namazına kalkmak mı istemedi? Varın bunun cevabını da siz verin.
Evet, bir taraftan Allah (c.c.)’ın insanlar için sabah namazına kalkın emri, öbür taraftan sabah namazına kalkmaması için elinden geleni yapan Şeytan’ın isteği ve telkini. Bu iki emir bir insanın hayatında bir araya gelmez, gelemez. İnsanlar tarafından bu iki durumdan ancak biri tercih edilecektir. İşte bu tercih de insana kalmıştır. Şimdi şu ayeti okumanın tam vakti: “İş bitirilince şeytan da diyecek ki: “Şüphesiz Allah, size gerçek olanı söz verdi. Ben de size söz verdim ama yalancı çıktım. Zaten benim sizi zorlayacak bir gücüm yoktu. Ben sadece sizi çağırdım, siz de hemen bana geliverdiniz. O hâlde beni kınamayın, kendinizi kınayın. Artık ben sizi kurtaramam, siz de beni kurtaramazsınız. Şüphesiz ben, daha önce sizin, beni Allah’a ortak koşmanızı kabul etmemiştim. Şüphesiz, zalimlere elem dolu bir azap vardır.” (İbrahim/22)
İnsan ya Allah (c.c.)’a ibadet etmek, emrini yerine getirmek için sabah namazına kalkacaktır. Ya da Şeytan’a uymak ve onun isteğini yerine getirmek için, uyumaya, hatta namazsızlığa devam edecektir. Şimdi yukarıdaki ayeti bir kez daha zikretmek, hatırlamak ve hatırlatmak istiyorum. “Ey Âdemoğulları! Ben size, şeytana kulluk etmeyin. Çünkü o sizin için apaçık bir düşmandır. Bana kulluk edin. İşte bu dosdoğru yoldur, diye emretmedim mi?” (Yasin/60-61)
Peki ya sonuç? İnsanın hayatında kimin dediği gerçekleşti? Kimin sözü, insanın hayatına bir değer katmış oldu? Ya da hangi merciin sözü insan hayatında filizlenerek neşvünema bulmuş oldu?
Allah (c.c.)’ın sözüne uyularak mı sabah namazına kalktı insan yoksa dilim varmıyor söylemeye ama söylemek zorundayım, Şeytan’ın isteği doğrultuda; sabah namazını es mi geçti? Eğer insan, sabah namazına kalkmadan es geçti ise hayatında Şeytan’ı dinlemiş ve telkinlerini yerine getirmiş oldu.
İşte burada kendimize, hayatımızın her safhasını göz ününe getirerek sormamız gereken can alıcı soru şu?
Allah’a mı ibadet ettik, yoksa Şeytan'a mı?
Verdiğimiz bu sabah namazı, örneklerden sadece bir tanesidir. Örnekler çoğaltılabilir. Kur'an-ı Kerim’de dile getirilen hemen her ibadet bu minval üzere düşünülebilir. Hayatın her safhasında, davranışlarımızda, iş ve işlemlerimizde üzerinde düşünmemiz gerekir. İfa ettiğimiz her davranış, kimi memnun ettiğine odaklanmamız kaçınılmaz bir görevdir. Şayet hal ve hareketlerimiz ile Allah (c.c.)’ı memnun ediyorsak Allah'a (c.c.); yok, eğer yaptığımız hal ve hareketlerimiz ile Şeytan’ı memnun ediyorsak işte o zaman da (Allah muhafaza) Şeytan’a ibadet ediyoruz demektir.
Dirilerin okuması ve hayatını buna uygun olarak tanzim etmesi için inmiş olan Yasin süresinde ki bu ayetin, kulağımıza küpe olması adına, söz konusu ihtarnameyi bir daha hatırlamak istiyorum:
“Ey Âdemoğulları! Ben size, şeytana kulluk etmeyin. Çünkü o sizin için apaçık bir düşmandır. Bana kulluk edin. İşte bu dosdoğru yoldur, diye emretmedim mi?”
O halde düşünüyorum. Sabah namazı vaktinde Allah (c.c.)'ın emrini yerine getirmek için uyanan insanlar…
Ve şeytanı memnun etmek için sabah namazı vaktinde, şeytanın emir ve telkinlerine uyarak uyanmayan insanlar…
Bu durumda kime ibadet etmiş oldular?
Biraz ağır oldu ama.
Bunun kararını da varın siz verin.