İdlib`de muhacir anneler üşüyen ve aç çocukları karşısında çaresiz
Esed rejimi ve Rusya’nın, sivil yerleşimlere yoğun bombardımanı nedeniyle İdlib’teki evlerini terk etmek zorunda kalan aileler, sığındıkları alanlarda soğuk ve açlıkla mücadele ediyor
İdlib‘in Türkiye sınırındaki Sarmada ilçesi, evsiz kalan ailelere kucak açarken, buraya sığınan aileler, yağmur ve soğuğa dayanıksız çadırlarda zor günler geçiriyor.
Maarratünnumanlı anneanne Um Hüseyin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, “Rejim ordusunun bombardıman ve savaş uçakları eşliğinde Maarratünnuman’a ulaşması üzerine, soğuk bir gecede kaçtık. Evimi, erzak ve eşyalarımı arkamda bıraktım. Hep onlara kavuşmayı hayal ediyorum. Ama nerede? Ancak rüyamda kavuşurum onlara.” dedi.
İdlib’deki hava saldırılarından kaçan insanların çilesi sürüyor
60 yaşındaki Um Hüseyin, sığındıkları bölgenin çamur deryası haline geldiğini belirterek, “Vallahi billahi üşüyoruz. Geceleri soğuktan uyuyamıyoruz. Beraberimizde getirdiğimiz eşyaları kırıp, yaktık. Saman dolu poşetleri yırtıp içindekilerini yakarak ısınmaya çalıştık.” diye konuştu.
Yaşlı kadın, şöyle devam etti: “Geldiğimiz günden beri sebzeli yemek yemedik. Gelinlerim hamile. Yakında anne olacaklar. Burada bizimle çocuklarımız var. Sadece onları düşünüyoruz.”
Barındıkları derme çatma çadırın su geçirdiğini dile getiren Um Hüseyin, “Çocuklar, ‘Üşüyoruz. Üzerimizi ört. Bizi ısıt. Açız’ diyor. Tuvaletlerini yaptırmak için çamurda bu yaşta kucaklayarak götürüyorum. Bazen çadır içerisinde bir poşet içine yaptırıyorum.” ifadelerini kullandı.
‘Geceleri soğuktan titriyoruz’
Aynı bölgedeki sığınmacı kampına yerleşen annelerden Himde el Abdullah da, perişan bir halde olduklarını kaydetti.
Abdullah, yaşadıklarını şöyle anlattı: “Bütün evlerimizi, malımızı, rızkımızı bıraktık arkamızda. Bundan kötü durum nasıl olacak? Yağmur yağınca çadırlarımız su sızdırıyor. Çadırları su basıyor. Geceleri soğuktan titriyoruz. Isınmak için bir şey bulamıyoruz. Üşüyor muyuz? Hem de nasıl üşüyoruz.”
Abdullah, kampta hamile kadınların da olduğuna dikkati çekerek, kaldıkları bölgede doktor veya sağlık personeli olmadığını vurguladı.
Üç çocuk annesi Abdullah, “Su ve ekmek, haftada bir defa dağıtılıyor. Suları büyük leğenlerde depoluyoruz. Zaten maddi imkanımız yok. Çok kötü bir durumdayız.” dedi.
‘İnsanlığın Esad rejimine karşı durması lazım’
Sarmada’daki kamplarda sivillere gönüllü yardımcı olan aktivistlerden Yusuf Şaban da, “Kuveytli hayırseverlerin başlattığı kampanyayla buradaki mağdurlara elimizden geldiği kadar yardım etmeye çalışıyoruz.” değerlendirmesini yaptı.
Şaban, Esed rejiminin saldırılarının bir an önce son bulması gerektiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti: “Saldırılar durursa, bu kamplara gerek kalmaz. Sivil toplum kuruluşları da boşuna buralarda geçici olan şeylere para harcamak zorunda kalmaz. Bugün eşekler üzerinde ekmek dağıtımını yaptık. İnan, eşekler bile çamura battı. Buradaki çilenin son bulması için insanlığın Esad rejimine karşı durması lazım.”
İdlib’deki durum ve hiçe sayılan anlaşmalar
Suriye’nin kuzeybatısındaki İdlib ili neredeyse iç savaşın başından bu yana muhaliflerin ve rejim karşıtı silahlı grupların kalesi niteliğinde bulunuyor. İç göçle, nüfusu 4 milyona ulaşan İdlib’in merkezi, 2015’te muhaliflerin kontrolüne geçti. İdlib, rejimin en yoğun hedef aldığı bölgelerin başında geliyor.
Türkiye, Rusya ve İran’ın katıldığı, 4-5 Mayıs 2017’deki Astana toplantısında, İdlib ili ve komşu illerin (Lazkiye, Hama ve Halep vilayetleri) bazı bölgeleri, Humus ilinin kuzeyi, başkent Şam’daki Doğu Guta ile ülkenin güney bölgeleri (Dera ve Kuneytra vilayetleri) olmak üzere 4 gerginliği azaltma bölgesi oluşturuldu.
Ancak rejim ve İran destekli milisler, ateşkes ilan edilerek durumun muhafaza edilmesinin kararlaştırıldığı 4 bölgeden İdlib hariç kalanları, Rusya’nın hava desteği sayesinde ele geçirdi. Saldırılardan kaçan yüz binlerce sivil, kuzeyde Türkiye sınırına yakın kesimlere göç etti.
Rusya’nın, Türkiye’yle 17 Eylül 2018’de vardığı Soçi mutabakatından bir süre sonra da saldırılar devam etti. İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi’ni hedef alan Rusya, rejim ve İran destekli teröristler, yalnızca 2019 başından bu yana Türkiye sınırı yakınlarına, yaklaşık 1 milyon 300 bin sivilin göç etmesine sebep oldu. Bombardımanlarda bin 600’den fazla sivil, can verdi.