04-02-2011 19:40

İLKAV`dan dayanışma eylemi: Adalet ve kurtuluş yalnız İslam`da

İLKAV, Anakara’daki Mısır Elçiliği önünde, firavun despotizmini protesto, mazlum halkın zulme karşı direnişini destekleme mahiyetinde bir basın açıklaması yaptı.

İLKAV`dan dayanışma eylemi: Adalet ve kurtuluş yalnız İslam`da

İLKAV, Anakara’daki Mısır Elçiliği önünde, firavun despotizmini protesto, mazlum halkın zulme karşı direnişini destekleme mahiyetinde bir basın açıklaması yaptı. İLKAV mensubu Müslümanlar elçilik önüne geldiklerinde, polis yetkilileri elçilik önünden çok uzakta bir mekân göstererek, açıklamanın burada yapılmasında ısrar ettiler. Topluluğu çevirerek uzaklaştırmak istediler. İLKAV Başkanı Mehmet Pamak, yetkililere, “Biz buraya Mısır firavununu protestoya geldik. Elçilikten uzak bir mekânda açıklama yapmayı kabul etmiyoruz. Bu kadar baskı yapmaya hakkınız yok, biz açıklamamızı burada yapacağız, isterseniz bizi coplayın, biber gazı kullanıp şiddete başvurun, yine de gitmeyeceğiz, çünkü şiddete başvurmadan kendimizi ifade etmek, düşüncelerimizi açıklamak en temel hakkımız ve biz bu hakkımızı mutlaka kullanacağız” dedi. Sonuçta açıklama elçilik kapısının önünde gerçekleştirildi.

Bir önceki akşam karar alınıp duyurulmasına rağmen, geniş bir katılımla yapılan ve Abdullah Başaran’ın yönettiği basın açıklamasında önce Emrullah Ayan tarafından Şuara Suresi 227. ayet okundu, bilahare tefsiri ve günümüze mesajı, İLKAV Başkan yardımcısı Şeyho Duman tarafından açıklandı. Daha sonra İLKAV Başkanı Mehmet Pamak tarafından basın açıklaması yapıldı. Pamak açıklamanın amacını şu şekilde ifade etti: “Zulme karşı haklı mücadelesinde mazlum Mısır halkının yanında yer alıp, zalim Firavuna ve halk düşmanı darbeci, derin devletçi çetelerine ve katliamlarına karşı tavır koymak insani ve İslami sorumluluğumuzdur. İşte bu büyük sorumluluğumuzu yerine getirmek, mazlum halkın zulme karşı haklı kıyamını desteklemek, Firavunu ve çetelerini protesto etmek üzere burada toplanmış bulunuyoruz.”

Tam metni aşağıda yayınlanan basın açıklaması, sık sık aşağıdaki sloganlarla kesildi: “Tekbir”, “La İlahe İllallah”, "Fir'avun Hüsnü, Mısır'dan Defol!", “Mazlumlara Zulmeden Hesap Verecek”, “İslami Uyanış Zalimleri Yenecek”, “Kahrolsun ABD, Kahrolsun emperyalizm”, “Adalet ve Kurtuluş, Yalnız İslam’da”, “Mısırlı, Laikliği İsteme, Sığınma, Batıl Sisteme”, ““Tevhid, Adalet, özgürlük”, “Bölge halkları Oyun Bozmalı, Kur’an Yolunda Tarih Yazmalı”, “Batıldan Uzak Dur, Hakkı Hakim Kıl”, “Kur’an’a Sarılan, İzzet Bulacak”, “Emperyalizm Yenilecek, İslami Direniş Kazanacak”, “Muhtacız, Tevhid Dini İslam’a, Topluca Sarılalım Kur’an’a”, “Firavunun Sultası, ABD’nin Kuklası” - “Mısırın Diktası, Siyonizmin Kuklası”, “Mazlumların Kanları Firavunu Boğacak” - “Firavun Hüsnü, Hesap Verecek”.

Basın açıklamasında yer alan afiş ve dövizler de şunlardı: “Tagut ve Zalim Diktatörlere Karşı, Tüm Mazlumların Yanındayız”,“Mısır Halkı emperyal Oyunları Bozmalı”, “Mısırın Diktası Siyonizmin Kuklası”, “Firavun Hüsnü Hesap Verecek”, “Adalet, Kurtuluş Yalnız İslam’da”, “Batıldan Uzak Dur Hakkı Hakim Kıl”, “Mısırlı Laikliği İsteme, Sığınma Batıl Sisteme”, “Karanlıkların Gri Tonlarını Değil, Kur’an’ın Aydınlığını İsteyin”.

Bir yandan despot firavuni yönetimlerin zulümlerini açıklayıp tel’in eden, diğer yandan mazlum halkların zulme karşı haklı kıyamını destekleyen, ama ayrıca emperyalizmin mazlum halkları kendi yeni projeleri istikametinde yönlendirme çabalarına da dikkat çekip, mazlum halkları Kur’an ölçüleriyle uyarıp bu emperyal oyunu bozmaya ve vahye uygun doğru istikamete yönelmeye çağıran Mehmet Pamak, basın açıklamasında özetle şu konulara değindi:

“Batı destekli despot yönetimler on yıllardır devam edegelen uzun süreçte Bölge halklarını açlık ve sefalete mahkum ederken, mazlum halktan kopuk, halka tepeden bakan lüks ve müsrif bir hayat yaşadılar, akraba ve yandaşlarını zenginleştirdiler. 1 – Akraba ve yandaş kayırmacılığına dayalı büyük yolsuzluklara bulaşmaları, 2 – Ülkenin kaynaklarını emperyalistler ve kendileri arasında paylaştırıp talan etmeleri, 3 – Fakir geniş halk kitlelerinin ise, açlık, sefalet, yoksulluk ve işsizlik cenderesinde kendilerini yakacak kadar bunalmaları, 4 – Buna rağmen halkların baskı, yasak, devlet terörü ve çok boyutlu zulümlerle sindirilmesi, 5 – Üstelik emperyalizmin uşağı olan bu despotların Siyonist terör devleti İsrail’in yanında yer alarak mazlum Filistin halkına uygulanan işgal, kuşatma, ambargo ve katliamların zelil destekçileri konumunu tercih etmeleri ve bunun bölge halklarının onurunu kırması gibi bir çok sebep birleşince, önce Tunus’ta başlayıp, Mısır ile devam eden halk ayaklanmaları kaçınılmaz hale geldi. İşte bu süreçte, despot yönetimlere isyan eden halklar, emperyalist ülkelerce laik liberal demokratik batıcı sistemlere doğru yönlendirilmeye çalışılmaktadır. Emperyalist ABD ve AB son ana kadar, bir yandan Firavun diktatörlüklerinin sopasını meydanları dolduran halklara göstererek, bir yandan da laik liberal demokrat Batı yanlısı hükümetler kurmanın önünü açma anlamında havucu uzatarak, mazlum halkları “ölümü gösterip sıtmaya razı etmeye” çalışmaktadırlar. Türkiye modeli, nasıl Kemalist İslam düşmanı radikal laiklikten ılımlı laikliğe, devletçi askeri vesayetten/bürokratik despotizmden liberal demokrasiye geçiyorsa ve yine de İsrail’i tanımaya ve çok yönlü ilişkilerine devam ediyor ve ABD ile stratejik ortaklığını sürdürüyorsa, bölge halklarına aynı modeli takip ederek Firavuni sistemden kurtulabileceklerini söylemek istiyorlar.”

“Biz Müslümanlar, despotizme karşı ayaklanan mustaz’aflar, mazlumlar Müslüman olmasalar da, despotizme karşı onların Allah tarafından lütfedilen temel hak ve özgürlüklerinin savunucusu olmak ve onların adalet ve özgürlük arayışlarını görece olumluluk olarak görüp, despotizmin yıkılmasına İslami ölçüler içinde katkı sunmakla mükellefiz. Allah’ın sosyal, siyasal dönüşüm yasasının, baskı ve zorbalıkla engellenmeden, doğal ortamda, fıtri niteliklerin özgürce kullanılmasıyla işlemesi sonucu, toplumların kaderleri üzerinde söz sahibi olmalarının ve layık oldukları sisteme ulaşmalarının önünün açık olmasını isteriz.”

“Ancak, bölgenin bütün halkları bilmeli ki, emperyalizm bölgedeki çıkarlarını sürekli kılmak adına, despot işbirlikçilerini feda edip, yeni projelerle aldatma çabası içine girecekler ve erdemli bir tavırla ayaklanan kitleleri yine kendilerinin razı olacakları sistemlere doğru yönlendirmek için ellerinden geleni yapacaklardır. Bu tür bir yönlendirmeye açık eğilimler, yanılgıyla da olsa, bir süredir kimi bölge Müslümanlarını kendiliğinden etkisi altına almış bulunmaktadır. Bölgenin kimi öncü “Müslüman şahsiyetleri” tevil etmeye bile gerek görmeden, açıkça “Ilımlı İslam”ı temsil ettiklerini söyleyebilmektedirler. İslam şeriatına dayalı, Allah’ın hükmüyle hükmeden bir adalet ve hukuk sisteminden yana olduklarını söyleyemiyor. Hz. Peygamber’in (s), bugünle mukayese bile edilemeyecek kadar zor şartlarda, hak-batıl karışımı “çoğulcu siyasi ortak yönetim” zemininde devlet başkanı olma tekliflerini reddetmesine rağmen, Türkiye’nin “İslamcıları” ve bölgenin kimi öncü Müslümanları, aynı ilkeli ve ihlaslı duruşu maalesef ortaya kayamıyorlar. Resulllah’ın (s) şartlarına nazaran görece daha az olan zorlukları bahane ederek, hep birlikte Türkiye’de oluşturulan “laik – liberal – muhafazakâr– demokrasi” modelini benimseyip, yücelterek, meşrulaştırarak yaygınlaştırmaya çalışıyorlar.”

“Mazlum halklar, dünyada izzeti, onurlu bir hayatı, sömürüden, zulümden, adaletsizlikten arınmış adil bir yönetimle yönetilmeyi ve ahrette kurtuluşu istiyorlarsa, tevhidi adalet sistemini talep edip egemen kılmaya çalışmaktan başka yol olmadığını bilmelidirler. Bu sebeple de insanlara hayırlı ve merhametli olmak sorumluluğunu taşıyan biz Müslümanlar, karanlıklardan (zulümattan) aydınlığa ve adalete ulaştıracak tek kurtarıcı mesajı her şart altında gündeme getirerek, mazlum halkların zulümatın gri tonlarında oyalanmamaları ve bir zulüm sisteminden bir başkasına savrulmamaları için uyarı görevimizi yerine getirmeliyiz.”

“O halde bölgenin mazlum halkları, karanlıkların koyusundan kaçarken, gri tonlara yakalanmamalı, laik demokratik liberal modele itibar ederek, yeni bir zulme muhatap olmamalıdırlar. Hepimizin yaratıcısı olan Rabbimiz, “şirk en büyük zulümdür” ve “Allah’ın hükmüyle hükmetmeyenler kâfirlerin, zalimlerin ta kendileridir” buyurmaktadır. Hak ile batılın karıştırıldığı, sentezci, uzlaşmacı, “ılımlı” modellerde, şirki ve taguti nitelik devam etmekte ve dolayısıyla da, ilahi vahyi dışlayarak, insan heva ve zannının ürettiği anayasa, sistem ve modellerde haksızlık, adaletsizlik ve zulüm kaçınılmaz bir sonuç olmaktadır. Zulümden sahici anlamda kurtulup, bütüncül gerçek adalete ulaşmak, ancak, bütün halkların ve insanların yaratıcısı olan ve hepsine adaletle en temel hakları lütfetmiş bulunan Allah’ın hükümlerine dayalı bir anayasayla ve ilahi vahyi esas alan bir sistemle mümkündür.”

“Türkiye’deki darbeci, çeteci katillerden, askeri vesayet ve malum tek parti despotizminden kaçarak liberal muhafazakâr demokrat olmak ne ise, Tunus ve Mısır’da Firavunun despotizminden kaçarken, bir başka batıl sistem olan laik demokrasiye, liberalizme sığınmak aynı şeydir. Halbuki sizler bunca bedel ödediniz, milyonlarca kişi meydanları doldurup, zulme itiraz etmenin onurunu kuşandınız, bunca kardeşinizi Firavunlarla mücadelenizde kurban verdiniz. Nasıl olur da buna rağmen, size bu büyük zulümleri yapanların arkasındaki emperyalistlerin sizi tevhidi yolunuzdan saptıracak ılımlı batıl modeline kanabilirsiniz? Size ve tüm Müslümanlara yakışan Kur’an’ın rehberliğinden ve Resulün (s) önderliğindeki ilk Kur’an neslinin örnekliğinden ayrılmamaktır. Türkiye’nin laik liberal muhafazakâr demokrat modelini örnek alacağınıza, sizi dünya ve ahret saadetine ve sahici, bütüncül adalete kavuşturacak olan İslami adalet sistemini kurarak, siz hem Türkiye’ye, hem bölgeye ve tüm dünyaya model olun da biz sizi örnek alalım.”

“Bu sebeple, bölgeye ve size gerçek adaleti ve izzeti getirecek olan İslami sistem talebinizden asla vazgeçmemelisiniz. Ülkenizdeki orduların subay kadrosu, bu firavunlarca yetiştirilmiş olup, çoğu da Amerika’da eğitilmişlerdir. Orduların, sizin bundan sonraki hayatınız üzerinde belirleyici olmasına asla müsaade etmemelisiniz. Bilmelisiniz ki, Montesqueu’nün isabetli tespitiyle “az gelişmiş ülkeler, kendi ordularının işgali altındadırlar”. İşte bu bilinçle geleceğinize sahip çıkın. Bütün bölgenin ve dünya insanlığının kurtuluşu için elzem olan vahye dayalı İslami adalet sistemi modelini oluşturarak, tüm dünya insanlığı için ışık olun.”

“Tunus ve Mısır’da başlayıp inşallah bütün bölgeyi izzetli günlere kavuşturacak olan, adalet ve özgürlük arayışını, işte bu dua ve temennilerle destekliyoruz. Mazlum halkların yanında yer alarak, zalim taguti yönetimleri, Firavuni diktatörlükleri lanetliyoruz.”


YORUMLAR
  • Ali   06-02-2011 15:04

    Erol İzsüren adındaki bir yorumcu, bu eylemin çağrı haberinin altına, açık bir haksızlık yaparak,(o haber nedense sitede bulunamıyor, halbuki ibret için gündemde kalmalı ve onun bu haksızlığını daha fazla insan görmeliydi, ki bu yaklaşım demokrasiye sıcak bakanların hep yapageldikleri haksızlıktır)"referandumda evet oyu çağrısı yapanları eleştirdiği halde, Mısır halkının demokrasiye doğru gideceği beklenen ayaklanmasına destek vermek" (haberi tekrar bulamadığım için aklımda kalanı yazıyorum) için İLKAV'ın bu eylemi düzenlemekle çelişkiye düştüğünü yazmıştı. Ama nedense izsürerken ayağı sürçmüş olmalı ki, henüz bu habere ulaşamamış görünüyor.Halbuki ilanın altına o acele iddiasıyla halsız suçlamaları yazana düşen ahlaki sorumluluk, basın açıklamasında neler söylendiğini de takip etmek olmalıydı. Ama malesef, bizim camiada ahlakilik giderek zayıflamaya, çamur atıp mahkum edip susturma yozluğu çoğu entellektüelist ya da demokrat kirliliğe maruz müslümanı kuşatmaya başladı. Halbuki ahlaklı, tutarlı, dürüst bir insana yakışan, ilana yazdığı yorumdan sonra bu açıklama haberini görünce, en azından çelişkiyle suçladığı Müslümanlardan helallik isteyip, kendi önyargılı, hukuk tanımaz ve İslami ilkelerden habersiz yaklaşımını ıslah etme çabası göstermesi değil midir? İnşallah bu ahlaklı tavrı göstererek gerekeni yapar.

  • Recep   05-02-2011 01:07

    İLKAV'în Ankara Mısır elçiği önündeki fravun despotizimini protestosundan dolayı İLKAV Başkanı Sayın Mehmet PAMAK'dan ve yöneticilerinden ALLAH cc razı olsun.