13-04-2011 00:19

İlkelere sadakat şerefimizdir

Yakın geçmişte tevhidi ilkelere sahip çıkan birçok kesimin dahi pragmatist yaklaşımlarla hâkim rüzgârların etkisine girdiği, ilkelere vurgu yapmanın, tağuttan, cahiliyeden, İslam`ı hâkim kılma hedefinden söz etmenin marjinallik olarak nitelendirildiği bir süreçten geçiyoruz. Büyük kırılmalara tanık olduğumuz bu süreçte tevhidi ilkeleri sıkça hatırlamakta ve hatırlatmakta fayda var. Mehmet Pamak, `Hak yolda `marjinallik` şereftir` başlıklı yazısıyla önemli hatırlatmalarda bulunuyor.

İlkelere sadakat şerefimizdir

Hak ve adalet çizgisinde ısrarlı olmaktan kaynaklanan marjinallik şüphesiz ki şereftir. İnsanlığa hayırlı büyük değişim ve dönüşümlere sebep olan çabalar başlangıçta hep marjinal olmuşlardır. Önemli olan azınlıkta olup olmamak değil, doğru konumda bulunup bulunmamaktır. Kur’an birçok ayetinde “insanların çoğunun bilmeme” noktasında bulunduğunu ve hakikate kendilerini kapatan konumları tercih ettiklerini vurguluyor. İblis ilk isyanı gerçekleştirip şeytanlık, saptırıcılık fonksiyonunu üstlendikten sonra, Rabb’imize hitaben, “onların çoğunu şükredici bulamayacaksın” (A’râf Suresi 16-17)diyor.Bir başka ayette ise, “iman edip salih amellerde bulunanlar başka. Onlar da ne kadar azdır” (Sâd Suresi 24) hükmü yer alıyor.

O halde anlamlı, değerli, itibarlı ya da doğru olmanın ölçüsü çoğunlukta olmak veya dünyada somut sonuçlar elde etmek değildir. Tek kişi bile kalsalar, hak, adalet ve tevhid çizgisinde bulunan kişilerin durduğu yer doğru, isabetli, değerli ve anlamlıdır. Hak istikametteki büyük değişimlerin yolunu açanlar da, hep marjinal kalma pahasına temel ilke ve değerlerinden taviz vermeden istikrarlı ve süreklilik arz eden onurlu ve şahsiyetli duruş ve çabaları ortaya koyanlar olmuştur. Bu anlamda bütün Peygamberler de marjinaldiler. Hatta toplumlarının çoğunluğunun, yani marjinal olmayanların yanlışta direnmesi, yalanlaması sebebiyle pek çokları da marjinal olmaktan hiç kurtulamadan ömürlerini ve görevlerini tamamladılar. Mesela NUH (s), 950 yıllık; tebliği, fesada karşı ıslah edici çabayı ve marufu emredip münkere karşı durmayı içeren tevhid ve adalet mücadelesinde, toplumun batılda direnmesi sonucu bir gemi dolduracak kadar insana bile ulaşamamış ve seküler mantığın ifadesiyle dünyada bir sonuç ya da başarı da elde edememiş, iktidar da olamamıştı.  

YAZININ TAMAMINI BU LİNKTEN OKUYABİLİRSİNİZ 

YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !