İnfaz Paketi Sonrası KADEM’den Timsah Gözyaşları
Kamuoyunda genç evlilik olarak bilinen lakin Batı’nın dayattığı İstanbul Sözleşmesi sayesinde tecavüzcü olarak yargılanıp yıllarca cezaevinde tutulan babalar ve parçalanmış aileler, TBMM’de infaz paketi geçtikten sonra KADEM tarafından yeni hatırlandı. 2016 da benzer bir affı KADEM durdurmuştu
Köklü Değişim
Kamuoyunda genç evlilik olarak bilinen lakin Batı’nın dayattığı İstanbul Sözleşmesi sayesinde tecavüzcü olarak yargılanıp yıllarca cezaevinde tutulan babalar ve parçalanmış aileler, TBMM’de infaz paketi geçtikten sonra KADEM tarafından yeni hatırlandı. Yıllardır çözüleceğine dair söz verilmesine rağmen bu zulüm hükümet tarafından sürdürülüyor.
Yaklaşık 8 bin aile Batı’nın dayattığı bir ifsat projesi olan İstanbul Sözleşmesi yüzünden AK Parti hükümeti tarafından mağdur edildi. Sırf Allah’tan korkup zina etmemek için devletin belirlerdiği yaşın altında evlenen gençlere yönelik zulüm, çoğunluğu elinde bulundurmasına ve istediği kanunu çıkarabilme kudretine rağmen AK Parti hükümeti tarafından sürdürülüyor. KADEM (Kadın ve Demokrasi Derneği), İslam'a ters olan ve AB'nin finanse ettiği İstanbul Sözleşmesi'ni Müslümanların tepkilerine rağmen inatla uygulanması için çalışmalar yürütüyor.
Hükümetin yıllardır söz verdiği ve seçimlerden sonra unuttuğu genç evliler, bu infaz paketinde Batı’nın ve Kemalist muhalefetin baskıları sonucunda yine görmezden gelindi. türkçe rap haberleri Bir denge politikası güden hükümet kanadı, suçluları, hırsızları, arsızları cezaevinden çıkarırken, mazlumları cezaevinde tutmaya devam ediyor.
İstanbul Sözleşmesi’nin ateşli savunucusu KADEM de, TBMM’de onaylanan infaz paketi sonrası iş işten geçtikten sonra sırf seçmen tabanının gönlünü alabilmek için bir açıklama yayımladı.
KADEM’den konuya ilişkin yapılan açıklama şöyle:
“Kamuoyunda Erken Evlilik olarak bilinen konuyla ilgili KADEM olarak görüşümüz;
Sosyal ihtiyaçlar gerektirdikçe, evlilik yaşının kaç olabileceği hukuk tarihimiz boyunca tartışılmış ve toplumsal ihtiyaçlara cevap verecek değişiklikler yapılmıştır. Geçmiş düzenlemelerin tamamında da, yasa koyucu erken yaşta evliliği tercih ve tasvip etmemiş; ancak olağanüstü şartların ve mücbir sebeplerin varlığı halinde hâkim kararına bağlı olarak cevaz vermiştir.
Nitekim bugün yürürlükte olan Medeni Kanun’un 124. Maddesinde evlilik yaşı, “Erkek veya kadın onyedi yaşını doldurmadıkça evlenemez. Ancak, hâkim olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebeple onaltı yaşını doldurmuş olan erkek veya kadının evlenmesine izin verebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Öte yandan, Türk Ceza Kanunu, 15 yaşını tamamlamamış çocuğun cinsel davranış yetkinliği olamayacağı önkabulü ve her türlü sosyal zorlamadan çocuğu korumak amacıyla –rıza olup olmadığı aranmaksızın- 15 yaşını tamamlamamış çocuğa yönelik her türlü cinsel davranışı cinsel istismar saymıştır.
Kamuoyunda farklı rakamlar telaffuz edilmekle birlikte, erken yaşta evlilik saikiyle bir araya gelen çiftlerde cezanın infazından dolayı oluşan ağır sonuçtan mağdur olan bir kitlenin varlığı tüm kamuoyunca malumdur.
Henüz resmi evlenme yaşını doldurmamış bu çiftlerde bir taraf 15 yaşının altında ise Türk Ceza Kanununun ilgili maddesi uygulanarak, diğer taraf çocuğun cinsel istismarı suçundan yargılanmaktadır.
Erken yaşta evliliklerin psikolojik ve sosyal sakıncaları ortada olmakla birlikte, bu kitlenin bir kısmı artık resmi nikâh kıyarak ya da fiilen beraber yaşamak ve müşterek çocuk sahibi olmak suretiyle sosyal anlamda birer aile kurmuşlardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin, bahis konusu sosyal talebin çözümü için çalışma yapması zaruridir. Ancak bizler kadın hakları alanında çalışan bir dernek olarak, bu konunun 2016 yılında gündeme geldiğinde yaptığımız açıklamamızda da altını çizdiğimiz gibi cebir, tehdit, hile ve iradeyi fesada uğratan hareketlerin tespiti konusunda hassasiyetin gözetilmesini, gerçekten cinsel istismar suçunu işleyen faillerin evlilik kurumunun koruyucu kalkanına sığınmasına izin verilmeden bir çözüm üretilmesini talep ediyoruz.
Bu meyanda yapılan düzenlemeyle,
1-evlilik yaşı ve cinsel istismar suçlarında ve tanımlarında bir değişiklik olmadığının,
2-herhangi bir şekilde geleceğe yönelik olarak bir cezasızlık düzenlemesinin yapılmadığının,
3-bu infaz erteleme düzenlemesinin gelecekte herhangi bir şekilde kazanılmış hak doğurmayacağının,
4-sosyal bir sorunun çözümü için zorunlu olarak tercih edilmiş istisnai bir çözüm yolu olduğunun,
5-güvence altına alınmasının, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kıymetli üyeleri tarafından özellikle vurgulanmasının bu aşamada önemli olduğu kanaatindeyiz.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.”