Nihat GÜÇ
İNSANIN KARANLIĞI VE AYDINLIĞI
"Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve ışığı var eden Allah'a mahsustur." (Enam/1) Unutmayınız ki Kur'an ile yol bulan aydınlanmıştır. Çünkü: "Allah, iman edenlerin dostudur. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır." (Bakara/257) Kur'an'a sırt dönen yoldan çıkmış ve karanlığa saplanmıştır. "O, sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kulu Muhammed’e apaçık ayetler indirendir. Şüphesiz Allah, size karşı çok esirgeyici, çok merhametlidir." (Hadid/9) Bize düşen ise: Kur'an ile yol bulmak, Kur'an ile yürümektir.Hayat denen bu yolculukta Kur'an ışığında hareket ediyorsanız sırat-ı müstakimdesiniz. O yol ki; "Göklerin ve yerin yegane sahibi olan Allah'ın yolu'dur." (Şura/53) Nitekim: "Doğrusu size Allah'tan bir nur ve apaçık bir kitap gelmiştir." (Maide/15) ayet-i kerimesiyle Kur'an'ın nur özelliğine ve insanları aydınlattığına; "Bu, insanları Rablerinin izniyle, küfrün karanlıklarından aydınlığa, nura; o mutlak galip, övgüye layık olan Allah'ın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz Kitaptır" (İbrahim/1) demektedir.
Şayet Kur'an'a sırt dönmüşseniz, emir ve yasaklarını yerine getirmiyorsanız, herkesi dinliyor ama bir tek Allah'ı dinlemiyorsanız, heva ve hevesinizin peşinden koşuşturup yaşantınızda ilahi emirlerden en ufak bir emare yoksa, yaptığınız iş ve işlemlerinizde aklınıza güvendiğiniz kadar "Bu konuda Kur'an ne der" diye bir derdiniz, bir tasanız, bir kaygınız, bir kederiniz yoksa, Kur'an ile düşünmüyorsanız, Kur'an'ı düşünmüyorsanız, Kur'an sizin düşüncelerinize yön ve istikamet vermiyorsa, çözmeniz gereken sorunlarınızı Kur'an ile çözmüyor ve çözüme de yanaşmıyorsanız, hangi çağda yaşıyorsanız yaşayın, istediğiniz aydınlatma aracını kullanın her daim karanlıktasınız. Çünkü önceki milletlerin yaptıkları gibi Allah'ın emrini arkanıza atmış, Allah'ın nuruyla henüz nurlanmamışsınız demektir.
"Onlara, Allah katından ellerinde bulunan Kitab’ı (Tevrat’ı) doğrulayıcı bir peygamber gelince, kendilerine kitap verilenlerden bir kısmı, sanki bilmiyorlarmış gibi Allah’ın Kitabını (Tevrat’ı) arkalarına attılar." (Bakara/101) Allah'ın kitabına göre hareket etmediler. İş ve işlemlerini Allah'ın istediği bir doğrultuda yürütmediler. Sorunlarını bu minvalde çözmediler.
"İşte bu (Kur’an) da, bereket kaynağı, kendinden öncekileri (ilahî kitapları) tasdik eden ve şehirlerin anasını (Mekke’yi) ve bütün çevresini (tüm insanlığı) uyarasın diye indirdiğimiz bir kitaptır..." (Enam/92Bu durumda dağda çoban olmanız ile üniversitede profesör olmanız arasında hiçbir fark yoktur. Çünkü Kur'an; ırkına, diline, ülkesine, rengine, makam, mevki ve diplomasına bakmadan her zaman ve her mekanda dileyenler için bir nurdur. Çünkü Allah: "Ölü iken kendisini dirilttiğimiz ve insanlar içinde yürümesi için kendisine bir nur verdiğimiz kimsenin durumu, karanlıklarda kalıp oradan bir çıkış bulamayanın durumu gibi midir? İşte, kafirlere yapmakta oldukları böyle 'süslü ve çekici' gösterilmiştir." (Enam/122) buyurmaktadır.
Şayet: "Kendileri için Allah’tan başka ne bir dost, ne de bir şefaatçi bulunmaksızın, Rab’lerinin huzurunda toplanmaktan korkanları, Allah’a karşı gelmekten sakınsınlar diye, onunla (Kur’an ile) uyar." (Enam/51) emri gereğince insanlara; aydınlıkta veya karanlıkta; iki gözün gördüğü veya hiç kimsenin olmadığı tenha bir yerde haram işlememeyi ve kötülük yapmamayı öğretebiliriz. Yeter ki Allah'tan korksun insanlar. Aksi takdirde karanlık çöktüğünde insanların ne tür haramlar işleyeceğini kestiremeyiz. Akla hayale gelmeyen suçların ulu orta işleniyor olmasının en büyük sebebi bu değil midir? Cinayetlerin işlenmesi, haksızlıkların sergilenmesi, hırsızlıkların yapılması, hak ve hukukun çiğnenmesi güneşin doğmasına rağmen karanlıkta yaşıyor olmamızın göstergesi değil midir? İster alenen ister gizli işlenen tüm suçlar Kur'an'a göre bir yaşam düzenlemiyor olmamızdan kaynaklanmıyor mu?
Ne yazık ki insanların kalbine Allah korkusu girmedi. Şayet insanlarımıza sadece Allah'tan korkma öğretebilseydik hem gündüz hem de gece kendisini günahlardan alıkoymaya, Allah'ın yasaklamış olduğu şen'iyetleri işlememeye büyük bir özen gösterirlerdi.
Evet! Allah'tan korkmak çok şeydir. Herkese nasip olmayan bir nimettir. Birçok şeyi kendisine ilah edinenler Allah'tan korkmazlar. Çünkü Allah: "... Ve yalnızca benden korkun." (Bakara/40-41) buyurmaktadır. Gerek toplumsal bazda işlenen masiyetlerin, gerek bireysel olarak karşılaştığımız sorunlarımızın halli bu ayette yatmaktadır: "İman edip salih amel işleyenleri ‘karanlıklardan aydınlığa çıkarsın’ diye size Allah apaçık ayetlerini okuyan bir peygamber gönderdi…” (Talak 65/11).
O halde karanlıklardan aydınlığa çıkarması için Yüce Allah tarafından gönderilen ve ayetleri okuyan bu peygamber bizim için ne ifade ediyor?