Hızır YILDIRIM
İNSANLIĞIN DÜNYA SERÜVENİ -1-
İnsanlığın serüveni; bebeklik, gençlik ve ihtiyarlık. Herkesin serüveni farklı; kiminin bebekken, kiminin gençken, kiminin de ihtiyarken dünya serüveni son buluyor.
Hangi anneden doğacağımız ve dünyaya gelip gelmeyeceğimiz insanın iradesinde değildir. Allah'ın iradesi ile oluşan bir durumdur.
Bebekken ölenin tohumu çatlamaz ve bu tohumun cennette yeşereceği umulur. Çocukken ölenin ise tohumu çatlamış, filiz vermiş ama meyve vermemiş, bu meyveleri de cennette vereceği umulur.
Asıl buluğa erenin sorumluluğu başlıyor. Meyvesini güzel mi verecek yoksa verimsiz mi olacak. Bu kendi iradesine bağlıdır. Salih amel meyvesi mi verecek yoksa bozuk haram meyvesi mi verecek, kendi iradesiyle belirleyecek.
Çocuk yeni dökülmüş betona benzer. Sen, çocuğa ne verdinse onu alır. İyi veya kötü, taze betonda iz bırakır; düzeltmek ise anne-babaya aittir.
Kişi iyi bahçıvan olacak, bitkiyi güzel yetiştirecek, Zekeriyya (as) gibi. Adayan ise Hanne olacak ve Meryem (as) gibi iffetli bir şahsiyet yetiştirecek. Maalesef böyle bilinçli çocuk yetiştirme bizden çok uzak kaldı ve kaliteli insan yetiştiremez olduk.
Küçükken ne verirsen çocukta kalıcı o olur.
İnsanın kendi iradesiyle dünya serüveni başlıyor. Yönetici kendisi, yönetilen yine kendisi, rolü alan kendisi, rolü oynayan da kendisidir. Bu yol kendisine göre uzun, aslında kısa, bu serüvenini nasıl bitireceği yine insanın kendi elindedir. Elbetteki sebeplerde faktördür, çoğunluğu kendisi belirler.
Bu serüvenin sonucuna göre ahiret hayatı da şekillenecek. Serüvenin içindeki oyuncu kendisi macerayı da kendisi belirleyecek. Ya ķüfrün önderi alkışlanan, ya da küfrün altında figüran, ya belirleyen, ya da belirlenen olacak.
İman yolunda önderlik, sorumluluk ağır, ya da iman yolunda neferlik, ölüm gelinceye kadar sorumluluk bilinci…
Bu serüven devam etmekte ve ölüm ise kovalamaca ile peşimizde. Güzel yaşayanın ölümü her daim güzel olmuştur.
Kendisini Kur’an ile terbiye etmiş, siyer ile Rasulün ahlâkıyla ahlaklanmış ve yolu da sırat-ı müstakim yolu olmuş, mü'min şahsiyet her zaman belirleyen olmuştur. Dünya serüvenini bilinçli şekilde yaşar, yön verir, yönetir, idare eder çünkü donanımlıdır.
Mü'min hangi beldede olursa olsun, hangi şartta olursa olsun isyan etmez. Verilen nimetlere şükreder ecrini alır. Musibetlere sabreder yine ecrini alır. Bulunduğu yere uymaz, kendinde olan güzelliklerin rengini verir. Yolun hakkını verir, yolda kalmışa el uzatır, ihtiyacını giderir ve dünya serüvenini de dolu dolu geçirir, yapılması gerekeni yapar.
Kafir ise küfrün karanlık serüveninde bocalar durur. Anlık hayatı önceler, çılgınlar gibi eğlenir, yer içer, oyalanıp durur. Dünyaya bir daha mı geleceğim der ve vurdumduymaz bir hayat yaşar. Dünyaya bir daha gelmeyecek doğru ama! Ahirette dirilecek ve cehennem son durağı olacak. Orada ne yaşayacak, nede ölebilecek.
Kimisi ise dünya serüveninde sürekli adrenalini yaşar, sanki ölüme meydan okur. Sürekli macera peşinde spor adına ömrünü geçirir, genelde ömrü de bu yol üzere son bulur.
Kimiside artisttir, sürekli rol yapar. Hayatı da rol yapmak ile geçer. Kimisi modeldir, sürekli güzel görünmesi gerekir; çünkü süslü basın sürekli peşinde. Kimisi makamı vardır hakkını veremez, farkındadır veya değildir. Çevresine zulmeder. Kimisi patrondur, iş sahibidir, hak yolunda cimridir; batıl yolda ise israfçıdır.
İnsanlığın dünya serüveni ölüm ile son bulur ve ahiret macerası başlar, cennet veya cehennem ile son bulur.
Rabbimiz dünya serüvenimizi razı olduğu gibi tamamlamayı bizlere nasip etsin.