31-07-2008 09:53

İnsanlık utanır mı?

Pakistan’dan Yunanistan`a gitmek üzere yola çıkan ve bir tırın dorsesinde yolculuk eden 138 mültecinin umutları Küçükçekmece`de sona erdi. Kaçaklardan 13’ü sıcaklardan ve havasızlıktan hayatını kaybederken, insan tacirleri, hayatını kaybeden mültecilerin cesetlerini İstanbul`un Küçükçekmece ilçesinde boş bir araziye atıp kaçtılar.

İnsanlık utanır mı?

Pakistan’dan Yunanistan'a gitmek üzere yola çıkan ve bir tırın dorsesinde yolculuk eden 138 mültecinin umutları Küçükçekmece'de sona erdi. Kaçaklardan 13’ü sıcaklardan ve havasızlıktan hayatını kaybederken, insan tacirleri, hayatını kaybeden mültecilerin cesetlerini İstanbul'un Küçükçekmece ilçesinde boş bir araziye atıp kaçtılar. Yaralı ve baygın halde bulunan 10 kaçak da hastaneye kaldırıldı.

Onlar sadece çocuklarına, ailelerine ekmek götürmek için yola çıkmışlardı. Dünyanın geri kalanın sömürülmesi ile zenginleşen Avrupa ya gitmek istiyorlardı. Kim bilir ne hayalleri vardı. Hangi kelimelerle eşlerinden, anne babalarından vedalaşmışlardı. Umutla kendilerinden haber bekleyen aileleri kendilerini gözyaşları ile uğurlaşmışlardı Pakistan'dan. Artık son umutlarıydı bu. Var olan son ineklerini satmışlardı, eşlerinin son bileziklerini belki. Çoğu da borçlanmıştı eşe dosta. Avrupa ya gidiyorlardı nede olsa. İlk kazandıklarıyla mutlaka borçlarını ödeyeceklerdi. Kiminin ismi Ahmet, kiminin Ali. Son defa vedalaşırken çocuklarıyla "söz" diyorlardı, "geldiğimde en güzel bisikleti sana alacağım". "Çabuk gel babacığım olur mu? Seni bekleyeceğim, bisikletimi de. Bana çikolata da getirmeyi unutma."

Kalanlar hüzünlü, gidenler tedirgin. Bu son umutlarıydı, gemileri yakmışlardı. Son paralarını, son umutlarını da insan tacirlerine vermişlerdi. Bizi götürün buradan. Ama heyhat, ne acı, ne hüzün verici. 13 can, bekleyen onlarca insan. Haber bültenlerinde en fazla 2-3 dakikalık bir haber. Kim duyar sizi. 13 insan, 13 aile, bekleyen onlarca insan, sesinizi kim duyar. Kim ağlar sizin için? Bir tırın kapalı kasasında tam 138 kişiydiniz. Açtınız susuzdunuz. Ama hala umutluydunuz. Ta ki İstanbul a varana kadar. Biz klimalı evlerimizde, bürolarımızda sizden habersiz yaşarken siz sıcaktan, havasızlıktan ve açlıktan ölüyordunuz. Tek tek düştünüz. Ve insafsız insan tacirleri sizi gözden ırak bir yerde atıverdiler. Ah siz öldünüz, ah biz suçluyuz. Eğilsek o cansız esmer alınlarınızdan öpsek bizi affeder misiniz? (Haksöz Haber)

YORUMLAR
  • Orhan Albayrak   31-07-2008 13:17

    Modernizmin en dramatik tablolarından birisi olarak karşımıza çıkan yaşam mücadelesi verme zorunda bırakılan insanların acı sonla biten öykülerinden bir tanesi daha..Ne söylenebilir ki ..

  • Şükrü Hüseyinoğlu   31-07-2008 12:47

    Dağılıp gücünü yitirmiş olan İslam miletinin yetim çocukları için her yerde acılar, ölümler sıradan hale gelmiş durumda maalesef. Asya ile Avrupa arasında bir köprü işlevi gördüğü için yıllardır daha iyi şartlarda yaşamak umuduyla Avrupa'ya geçmeye çalışan mülteciler güzergah olarak Türkiye'yi seçer ve yıllardır bu tür acı hadiseler yaşanır. Ölümler daha çok da teknelerin batması sonucu yaşanır. Ne var ki, bu ülkede yaşayan Müslümanlar olarak bizler ümmetimizin yetimlerinin bu acı ölümlerini hep uzaktan seyreder, ah vahlarla geçiştiririz. Bu duyarsızlığa, bu seyircilik haline bir son vermemiz gerektiğine inanmaktayım. Bunun için de belki ilk yapılması gereken, Özgür-Der, İHH, Mazlum-Der gibi kuruluşlar bünyesinde mülteci komisyonları teşkil etmektir. Bu tür olaylarla sadece mülteciler değil, ümmetin öldüğünü, izzetimizin daha bir buharlaştığını bilmek gerekir. O gariban Müslümanların cenazelerine bile sahip çıkmadığımız, onların ölümlerinden sorumlu olanların soruşturulmasını ve hesap vermelerini ve böylece bu tür cinayetlerin işlenmeye cesaret edilmemesini sağlamadığımız için kendimizden utanmalıyız.