Şükrü HÜSEYİNOĞLU

16 Haziran 2009

İRAN'DA "CUMHURİYET MİTİNGLERİ"

İran İslam Cumhuriyeti'nde muhafazakâr-reformcu kamplaşması son seçimlere de damgasını vurdu. Muhafazakâr kanadın temsilcisi olarak görülen Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın seçimleri yüzde 63 gibi ezici bir çoğunlukla ilk turda kazanması, devrim sonrası uzun yıllar başbakanlık görevini yürütmüş olan ve şimdilerde reformcu kanadın temsilcisi olarak öne çıkmış bulunan, bir önceki cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi'nin çizgisindeki Mir Hüseyin Musavi ve taraftarlarının hayal kırıklığına yol açtı. Seçimlerde yüzde 30'larda kalan Musavi, seçim sonuçlarının gerçeği yansıtmadığı iddiasını ortaya attı ve protesto gösterileri başladı. 

Seçimlere hile karıştırıldığını ve oylarının gasp edildiğini iddia eden Musavi taraftarlarının yanısıra, devrim karşıtlarının da katıldığı protesto gösterileri giderek daha büyük kalabalıklara ulaştı ve son olarak dün Tahran'da 500 bin kişinin katıldığı bir gösteri yapıldığı haberi geldi. Gece de süren olaylarda şimdiye kadar 8 kişinin hayatını kaybettiği de gelen haberler arasında.

En son ajanslara düşen haber ise, Anayasayı Koruma Konseyi'nin oyların yeniden sayımı kararı aldığı doğrultusunda, ki bu haber Türkiye medyasına "Musavi taraftarlarının zaferi" olarak yansıdı.

İran'daki seçimlere hile karıştırıldığı iddiasını ileri sürenler, bu iddiaya gerekçe olarak, seçimlerin iki güçlü adayından biri olan Musavi'nin daha fazla özgürlük söyleminin cazibesi, Musavi'nin mitinglerindeki yoğun katılım ve coşku, reform yanlısı kesimlerin, aralarındaki farklılıklara rağmen Musavi'yi desteklemekte birleşmesi, buna karşılık muhafazakâr kesimlerde Ahmedinejad'a olan desteğin azaldığı gibi argümanları ileri sürüyorlar. Şimdilerde bu argümanlara bir de, seçim sonrası başlayan protesto mitinglerine onbinlerce coşkulu protestocunun katılması, buna karşılık yüzde 63' oy aldığı açıklanan Cumhurbaşkanı Ahmedinejad  taraftarlarının meydanlarda görünmemesi argümanı eklenmiş bulunuyor.

Bazı yorumcular, bu durumu seçimlerde hile yapıldığının somut kanıtı olarak gösteriyor. Türkiye medyasında da bu yönde ciddi ciddi yorumlara yer veriliyor! Musavi'nin seçim mitingleri kalabalık ve coşkuluydu, üstelik seçim sonuçları açıklandıktan sonra meydanlar Musavi için dolup taşıyor, demek ki Musavi'yi yüzde 30'larda gösteren seçim sonuçları mühendislik ürünü!

Açıkçası bu argüman, bana Türkiye'de son Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi yaşanan "Cumhuriyet Mitingleri" furyasını hatırlattı. Gazetelerde, Tv'lerde nasıl da manşetler atılıyor, flaş haberler geçiyordu... "Milyonlar meydanları doldurdu", "İşte halkın iradesi" gibi. Bu mitinglerdeki  kalabalık ve coşkulu katılıma bakan birçok siyasî yorumcu, CHP'nin ilk seçimde büyük bir patlama yapacağını düşünüyor ve dillendiriyordu. Oysa sürecin sonunda 22 Temmuz 2008 tarihinde gerçekleştirilen genel seçimde, "Cumhuriyet Mitingleri"nin hedefindeki AKP'nin daha da güçlenerek yüzde 47'ye dayanan bir oya ulaştığını, buna karşılık "Cumhuriyet Mitingleri" ve DSP ittifakı gibi faktörlerle iddialı bir beklentiyle seçime giren CHP'nin yüzde 20 ile yerinde saydığı bir sonucu ortaya çıkarmıştı.

İran'da gerek seçim öncesi, gerekse seçim sonrası meydanları dolduran Musavi taraftarlarının verdiği fotoğrafı, "İran'daki Cumhuriyet Mitingleri" olarak okumak zorlama bir yorum mu olur? "Cumhuriyet Mitingleri" ile İran'da Musavi yanlılarının protesto eylemlerinin, Türkiye ve İran rejimleri açısından zıt taleplerle ortaya çıktığını tabii ki biliyorum. "Cumhuriyet Mitingleri"nin hedefi daha baskıcı bir rejimken, İran'daki gösteriler daha açık ve özgürlükçü bir rejim talebini seslendiriyor. Lakin, seçkincilik, "tuzu kuruluk", halktan kopukluk ve toplum mühendisliği eğilimi gibi nitelikleri itibariyle İran'daki reformcuların konum ve tutumları, Türkiye'de "Cumhuriyet Mitingleri"yle temsil edilen seçkinci zümreye ne kadar da benziyor!

Seçimlere hile karıştırıp karıştırılmadığı şüphesiz ki ilerleyen günlerde ortaya çıkacaktır. Fakat hile iddiaları, Mahmud Ahmedinejad'ın aldığı yüzde 63'lük oy oranını ortaya çıkaran asıl etkenleri gölgelemeye yetmeyecektir. Ahmedinejad, halktan biri olarak ve görevi süresince de halktan biri olarak yaşamayı sürdürerek İran halkının gönlünü kazanmıştır. Ülkenin zenginliğini halka paylaşma eğilimini açıkça ortaya koymuştur. Ayrıca dünya müstekbirlerine karşı dimdik durmayı bilerek İran halkını onurlandırmış, halk katmanlarında yeri doldurulmaz bir lider olarak algılanmaya başlanmıştır. "Rusya için Putin neyse, İran için Ahmedinejad odur" yorumları boşuna değildir.

İran seçimlerini yakından takip eden yazar ve uzmanlar, Ahmedinejad'ın başarısında birçok etkenin rol oynadığını belirtmektedir. Seçim gündemini İran'da yakından takip eden yazar Cihan Aktaş, Dünya Bülteni haber sitesine yazdığı "İran seçimlerinde hile iddiası" başlıklı yorumunda şu tesbitleri dile getirmekte: 
"Bu seçimin sonuçları, halkla yüzyüze gelmelerini mümkün kılacak iletişim araçlarına mesafeli olan reformistlerin, modern iletişim kanalları oluşturmada da yeteri kadar başarılı olmadıklarını düşündürtebilir. Ahmedinejat'ın seçimleri kazanmasında ise muhakkak ki camilerin yanında yer alan dini merkezlerde sürdürülen faaliyetlerle irtibatını koruması rol oynadı.Ayrıca Ahmedinejat hükümette bulunduğu dört yıl içinde taşra gezilerini hiç ihmal etmedi ve taşra halkını gözeten maddi bağışlarda bulunmaya da devam etti."

ABD'li akademisyen Ken Ballen ise, Radikal gazetesi tarafından tercüme edilen "Ya Ahmedinejad gerçekten seçildiyse?" başlıklı yorumunda, şu önemli bilgileri vermekte:

"Batılı gazetecilerin, seçim arifesinde İran'dan geçtiği haberler Ahmedinecad'ın en güçlü rakibi Mir Hüseyin Musavi'yi coşkuyla destekleyen bir kamuoyu portresi sunuyordu. Fakat İran'ın 30 eyaletinin tamamında uyguladığımız örneklem Ahmedinecad'ın epey önde olduğunu ortaya koyuyordu... Anketimizde Ahmedinecad'a desteğin büyüklüğü açıktı. Sözgelimi Musavi, Azeri seçmenleri etkilemek için Azeri (İran'da Farsilerden sonraki en büyük etnik grup) kimliğini vurguladı. Fakat anketimiz Ahmedinecad'ı destekleyen Azerilerin sayısının Musavi'ye destek verenlerin iki katı olduğunu gösterdi.
Birçok yorum, İran gençliğini ve interneti bu seçimde değişim habercisi olarak çizdi. Fakat anketimiz İranlıların sadece üçte birinin internete erişimi olduğunu,
Ahmedinecad'ın oy bloku içindeki yaş gruplarından en güçlüsünüyse 18-24 yaş arası gençlerin oluşturduğunu saptadı.

Anketimize göre, Musavi'nin önde olduğu veya Ahmedinecad'la çekiştiği yegâne demografik grup üniversite öğrencileri ve mezunları, yanı sıra en yüksek gelir grubundaki İranlılardı. Anketi yaparken İranlıların yaklaşık üçte biri kime oy vereceği konusunda kararsızdı. Ancak kararsızların oyu dağıtıldığında bulduğumuz oranlar, İranlı yetkililerin açıkladığı sonuçları yansıtıyordu; bu da, seçim sonucunun yaygın usulsüzlüğün ürünü olmayabileceğine işaret ediyor."

Mitinglerde, meydanlarda muhalif içgüdü ve biraz da azınlık psikolojisiyle imkânlarını sonuna kadar zorlayıp toplanan ve biraraya gelmenin coşkusuyla dünyayı kendilerinden ibaret sanan kalabalıklara bakıp, bir halkı ve o halkın tercihlerini görmezden gelmek, ağaca bakıp ormanı görmemek gibi aldatıcı bir durumdur. Bu açıdan İran'daki seçim sonrası portesto gösterilerini İran'daki "Cumhuriyet Mitingleri" olarak değerlendirmek yanlış olmayacaktır.