İşgal kuklası Kadirov`a protesto
Kardeşlik Platformu, işgalci Rusya kuklası Ramzan Kadirov`un Türkiye`ye gelişini, Fatih Saraçhane parkında düzenlediği meşaleli kitlesel basın açıklamasıyla protesto etti.
Kardeşlik Platformu, işgalci Rusya kuklası Ramzan Kadirov'un Türkiye'ye gelişini, Fatih Saraçhane parkında düzenlediği meşaleli kitlesel basın açıklamasıyla protesto etti.
Saat 21:00'de başlayan ve İmkan-Der, Davet-Der gibi kuruluşların da destek verdiği protesto eyleminde "Katil Kadirov, hesap verecek", "Yaşasın Kafkasya direnişimiz", "Katil Kadirov, Türkiye'den defol", "Katil Kadirov hesap verecek" , "İşbirlikçi iktidar istemiyoruz", "Dokko'ya selam direnişe devam", "Şamil'den Hattab'a direnişe bin selam" şeklinde sloganlar atıldı.
Protesto eyleminin sunuculuğunu yapan Nureddin Şirin, Kadirov'un Müslümanların tepkisizliğinden cesaret bularak Türkiye'ye gelebildiğini söyledi. Şirin konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Zalim işbirlikçi katil Kadirov, Türkiye'ye geldi. Ankara'dan sonra Adana'ya gitti. Ve hala Türkiye'de. Kadirov adlı bu alçağın, Kafkasya'ya ne denli ihanet ettiğini, kelimelerle anlatmak mümkün değildir. Eğer yeryüzünde tarihte ve günümüzde bir hainden bir işbirlikçiden bir söz edilecek olursa ilk örnek vermemiz gereken, bu Kadirov adlı haindir.
Ancak ne yazık ki hem İslam dünyasının gem de Türkiye'deki İslami kamuoyunun tepkisizliğinden suskunluğundan ilgisizliğinden cesaret alan bu Kadirov, önce Türkiye'de kendisini meşrulaştırmak için kamuoyu ve lobi oluşturmaya Türkiye'deki bazı medya kuruluşlarından, sivil toplum örgütlerinden bazı kişileri, yetkilileri çağırarak orada kendi propagandasını yaptırmaya ve sanki orada meşru bir yönetim varmış gibi bir intiba oluşturmaya çalıştı. Ardından da bu hain bu katil bu işbirlikçi Türkiye'ye geldi.
Bizler buna karşılık Türkiyeli Müslümanlar olarak işgalcilere, işbirlikçilere karşı hakkın yanında adaletin yanında özgürlüğün yanında İslami direnişin yanında cihadın mücahidlerin yanında olduğumuzu göstermek için, yüzyıllardır süren Kafkasya cihadındaki tüm şehidlerimizin, İmam Şamillerden Şamil Basayev'lere kadar tüm direniş liderlerinin yolunu sürdürme azim ve kararlılığını göstermek için, Türkiye'den Çeçenistan'a Kafkasya'ya giderek Rus işgalcilere karşı mücadelede şehid düşen şehidlerimizin hatıratını ve kutlu mirasını yaşatmak için, mücahidlerin, ailelerinin eşlerinin çocuklarının sahipsiz kalmadığını, kalmayacağını ve onları terk etmeyeceğimizi haykırmak için ve son olarak er geç bir gün ilahi hüküm gereği, rabbimizin vaadi üzere bu zalim bu tağut Kadirov yönetiminin tarihin çöplüğüne atılacağını, Kafkasya'nın özgürleşeceğini, Kafkasya'da "Lailahailllah" sancağının dalgalanacağını haykırmak için toplandı."
Protesto eyleminde "Kardeşlik Platformu" adına söz alan Ahmet Turgut da Kadirov yönetiminin Türkiye'de meşrulaştırma çabalarına karşı İslami camianın tepkisizliğini eleştirdi.
Turgut'un konuşmasını sunuyoruz:
"Rabbim, bu bir araya gelmemizi hayra vesile kılsın. Yeryüzünde ilahi kelimetullahın yüceltilmesi uğruna mücadele ve mücahede eden tüm mü'minlere zaferler nasip etsin. Dikkat ediyorsanız şu anda Çeçenistan'ı ve Afganistan'ı bırakın normal toplum içerisinde savunmayı İslami toplum içerisinde dahi maalesef savunabilmek, söz edebilmek sistem ve konjöktür gereği çok ciddi tecrit edilmeyi, soyutlanmayı, tahkir edilmeyi gerektirdiğinden dolayı adeta İslam ümmetiyle bağlarımızın kopartılmaya çalışıldığını görmekteyiz.
Dün Çeçenistan bizim için yılmaz savaşçıların olduğu onurla gururla izzetle mücadelelerinden bir anlamda şeref bulmaya çalıştığımız dualarımızda desteklediğimiz ve bize unutulmuş olan bir ibadeti bir mücadeleyi bir direnişi hatırlatan bir yerdi. Cihad ruhuyla Allah'ın yolunda "fi sebilillahı" esas kabul ederek sadece ve sadece kafir, zalim ve müşrik insanlara karşı özgürlük, istiklal ve Allah'a karşı kulluğu, sorumluluğu yerine getirmek için çalışan bu kardeşlerimiz bugün neden gündemden düşmüştür?
Yaşamış olduğumuz coğrafyadaki halkın büyük bir kısmının Müslüman olduğunun iddia edilmesine rağmen Rus ve İsrail ajanları, aramızda cirit atmaktadır. Sanki marifetmiş gibi çalışma alanları oluşturmaktalar. Şuanda Medvedev'in Türkiye'ye gelmesi, Türkiye ile stratejik anlaşmalar yapıyor olması, zalim Kadirov'un Türkiye'ye bu zamanda gelmesi manidardır.
Bizi üzen ve üzmesi gereken de Kadirov'un davetlisi olarak gayri meşru bir yönetimini zalimane uygulamalarını bir anlamda meşrulaştırmak adına maalesef toplum içerisinde saygın gördüğümüz bir grup zevatın, entelektüel ve yazarın oraya giderek, hangi niyetle olursa olsun zalim ve gasıp yönetimi meşrulaştırmanın payandaları olmalarıdır. Bu insanlar affedilebilir bir suç işlememiş olmamalarına rağmen yapmış oldukları hatalardan feragat ederek en azından Müslüman toplumdan özür dilemeleri gerekirken yavuz hırsızlık yapmaya devam etmişlerdir. Şimdi dünyadaki gelişen konjoktürel değerler, mevcut rejimle Rus yönetimi arasında bir takım stratejik anlaşmaları beraberinde getirebilir. Biz, bu anlaşmaların hiçbir tarafında değiliz. Fakat şuanda bu durumu etkileyecek, bu protestomuz dışında başka bir şey yok.
Fakat şunu görmemiz gerekiyor. Bugün halkı Müslüman olan coğrafyalarda ve özellikle de yaşamış olduğumuz coğrafyada, dikkat ederseniz genellikle resmi blokaj adı altında Müslümanlar günden güne sindirilmektedir, asimile edilmektedir, dezenformasyona uğratılmaktadır. Hani bizler hayatın iman ve cihaddan müteşekkil olduğuna canı yürekten inanmış olan insanlar idik, hani bizim için iki kurtuluş vardı. Birisini tercih etmek bizim için efdaliyattı. Birisi ya zafer birisi de şehadetti. Artık o kadar duyarsızlaşmaya başladık ki Rabbimizin şu ayetini tekrar hatırlamamız gerekiyor: "zalimlere meyletmeyin ki size cehennemin ateşi dokunur." Zalime meyletmek ne demektir acaba? Hz. Ali'nin bir sözü var. Zalimde iki suçlu vardır. Zalim ve zulme karşı sessiz kalarak zalime zulmetme fırsatı tanıyan mazlum. Mustazaf olmanın her zaman için kurtuluş anlamına gelmediğini bilmemiz gerekiyor.
Bizim ve ümmetin hakkı gasbediliyor. Ama artık Müslümanlar mağdur edebiyatıyla haklarını aramalarından vazgeçmeleri gerekiyor. Biz, hiçbir zaman kafirlerden bir beklenti içerisinde olmadık ve olmayacağız da.
Biz, Kardeşlik Platformu olarak Mekke ve Gazze bizim için ne ifade ediyorsa Pakistan da Çeçenistan da Moro da Keşmir de diğer coğrafyalar da bizim için aynı şeyi ifade ediyor. Ulus devlet modelinin, ümmetin böğrüne hançer gibi saplandırıldığı son yüzyıl içerisinde, sınırları çizilmiş, İslam ümmetini param parça bölmüş olan şovenist, faşist, ulusalcı her türlü cahili düşünceden beri olduğumuzu burada bir kere daha hatırlatıyorum.
Bu Kadirov haini Türkiye'ye gelebilme cesareti gösterememeliydi. Çeçenistan meselesine duyarlılık bu kadar müslümanın derdi olmamalıydı. Çeçenistan gerçekten de ümmetin mazlum ve mahçup evladıdır. Komutanlarımız dediğimiz dağlarda çok zor şartlar altında sürdüre geldikleri cihad anlayışı bizim beslenme ve büyüme kaynağımızdı bir anlamıyla. Ama şimdi günden güne atanmış hain olan ama maalesef dünyada Çeçenistan'ın temsilcisi gibi gösterilen Kadirov, şuanda belkide devletin yetkileriyle ağırlanma içerisinde. Haksızlığa karşı tepki gösterebilmek yeryüzündeki tüm erdemli insanların sorunu değil midir? İslam coğrafyalarını takip etmeye devam edelim. Müslümanları ilgilendiren hiçbir meseleye duyarsız kalmamız düşünülemez."
Ahmet Turgut'un koruşmasının ardından Kukla Kadirov'un büyük bir resmi tekbirlerle ateşe verildi.
Kardeşlik Platformu adına Ensar Yusuf Çalışkan bildiriyi okurken, Kadirov'u Türkiye'de meşrulaştırmak için sürdürülen kampanyalara ve bu kampanyaları yürütenlere karşı tepki gösterilmesini istedi.
Protesto eylemi marşlar ve okunan dua ile sona erdi.
(Kaynak: Haksöz Haber)
-
ADEMOĞLU 15-05-2010 18:31
Çeçenleri ve davalarını unutmamak farzdır onları saygıyla yad ediyor,Rabbimiz niyazlarımızda onları ve mücadelerini eksik etmesin onlara karşı durmaya calişan fakat başarılı olamayan kafirov ve kafirovun çakalllığını yaptığı rus kafirlerini Allahın izniyle maglup edip şanlı islam direnişçileri zaferle vatanlaırını ve vatanlarının islam şeriatıyla idaresine alaçaklardır. inşallah.