05-03-2022 21:23

İşgalci Çin’in Doğu Türkistan’daki zulmü raporlaştırıldı

Çin`in Doğu Türkistan`da Uygur Türklerini yok etmek için kurduğu toplama kampları, Doğu Türkistan İnsan Hakları İzleme Derneği (ETHR) tarafından 70 sayfalık bir raporla gözler önüne serildi. Bir çok konunun delilleriyle anlatıldığı rapor kan dondurdu.

İşgalci Çin’in Doğu Türkistan’daki zulmü raporlaştırıldı

Çin’in Doğu Türkistan’da kurduğu bilinçli, planlı ve sistematik soykırım tesisleri Toplama kamplarında yapılan insanlık dışı muameleler Doğu Türkistan İnsan Hakları İzleme Derneği (ETHR) tarafından raporlaştırıldı.

Her satırında kan donduran gerçeklerin anlatıldığı rapora göre, kampa alınan insanlar Allah’ı ve dini inkar yemini yaptırılmadan yatırılmıyor. Sabah 6’da kaldırılan kamp sakinleri, gece bire kadar Çin ve komünist parti marşlarıyla çalıştırılıyor. Gece yatarken Allah ve dine küfrettiriliyor.

Kampa alınma sebepleri ise, Milliyetçilik, yurtseverlik, casusluk, şüpheli örgütlenme, devlet güvenliğini tehdit, güvenilmez kişi olma, yurt dışına çıkma gibi ilginç suçlamalar bulunuyor. Birçoğu müebbet hapse mahkum edilme sebepleri ise, Çadır sahibi olmak, Başka birine yemin etme demek, Yurtdışına çıkanlar veya Yurtdışından gelenler ile sohbet etmiş olmak, Kaynak makinası/ekipmanı bulundurmak, Başka birine günah işleme demek, Yurtdışına çıkmış olmak, İhtiyaç fazlası gıda bulundurmak, Sahurda/İmsak vaktinden önce yiyecek yemek, Yurtdışına çıkmış birini tanımış olmak, Pusula bulundurmak, Yetkililer ile tartışmak, Çin’in öteki ülkelerden daha geride olduğunu söylemiş olmak,  Fazla çocuk sahibi olmak, İçki içmemek, Yetkililerin evinde yemek yemesine, konaklamasına, yatağında yatmasına izin vermemek,  Sigara içmemek,  Camilere ve Mescitlere gitmiş olmak,  Dua etmek, Oruç tutmak.

Fişlemeler yapılıyor

Çin Komünist Partisi tarafından fişlenen insanların her anları kontrol altında tutuluyor. Toplama kampı sistemi daha önceden detaylı planlanan bir program olduğundan birçok insan Çin rejimi tarafından “suç” olarak kategorize edilen davranışlar esas alınarak fişlenmiştir. Fişlenenler Doğu Türkistan’daki ÇKP merkez komitesi tarafından tutuklanıp toplama kampına götürülmesi gereken insanların listesi ve tutuklanacak kişi sayısı verilmiştir. Güvenlik güçleri verilen listedeki isimlerle birlikte kotayı doldurmak için insanları rastgele seçerek tutuklamışlardır. Bölgede yaşayan siviller tutuklanırken127 çeşitli yöntemler kullanılmıştır.

İnsanlık dışı muameleler

Toplama kampına alınırken insanlık dışı muameleler yapılmaktadır. önce kişiler hastanelere özellikle de toplama kampı sistemi kapsamında işletilen tesislere götürülerek tıbbı kontrolden geçirilmektedir. Hamilelerin bebekleri düşürülüyor.  Toplama kampında kalanların şahitliklerine bakıldığında kampın içinde periyodik olarak kan alındığı ve iğneler yapıldığı bilinmektedir. Gülbahar Celilova, kampta kaldığı süreçte her 10 günde bir kez tutuklulara iğne yapıldığını ve onlardan kan alındığını anlatmaktadır. Toplama kampları hakkında sıkça dile getirilen uygulamaların biri tutuklulara bilinmeyen ilaçların zorla verilmesidir.

Kamplarda eğitim

Çin rejimi toplama kamplarının varlığını itiraf etmek zorunda kaldığında bu tesislerin Çince öğretme ve mesleki beceri kazandırma merkezi olduğunu söylemişti. Ancak bulgular incelendiğinde buradaki tüm programların bir neviasimilasyon, dinî inanç ve etnik kimliği silme,aşağılama, beyin yıkama, işkenceye dayalı yıldırma eğitimi olduğu gerçeği ortaya çıkmaktadır.

Çin işkencesi

Toplama kamplarında tutsakların kendi aralarında konuşmaları ve birbirine yardım etmeleri yasaktır. Toplama Kamplarında sistematik işkence yapılmaktadır.  İşkenceler genelde Çinli yetkililerin, tutuklanan şahsın hakkındaki suç iddiasını kabul etmesi ve korkutularak sinmesi için yapılmaktadır. Bu süreçte Çinli polisler ve gardiyanlar tutuklulara karşı istediklerini yapmakta serbesttir.

Memurlar tutukluların aşağılık insanlar olduğuna inanmakta ve tutuklulara işkence yaparak Çin devletine ve ÇKP’ye hizmet ettiğini düşünmektedir, dolayısıyla bundan zevk almaktadır. İşkence yöntemi olarak sopa, kırbaç, kerpeten ve demir çubuk gibi aletleri kullanmak; insanları tavandan asmak, cinsel şiddet, ağız ve burundan basınçlı su vermek, elektrikli cop, kaplan sandalye denilen elektik bağlanan demir sandalye ve elektrik verme gibi yöntemler kullanılmaktadır.

Hareketsiz bekletme, uykusuz ve aç bırakma da uygulanan en temel işkence yöntemleridir.

Toplama kampında işkenceden ölümler ise gizleniyor. Edinilen bilgilere göre çok sayıda insan toplama kamplarında hayatını kaybederken birçoğu da bırakıldıktan hemen sonra ölmüştür. Bazıları ise toplama kampında maruz kaldığı işkenceden dolayı götürüldüğü hastanelerde hayatını kaybetmiştir.

Toplama kampı sisteminde iki değişik imza prosedürünün olduğu ilinmektedir. Bunlardan biri; tutukluları işkence, tehdit ve şantajla suçlu olduğunu kabul eden belgeye imza attırmak, bir diğeri ise toplama kampından bırakılanların kampın içinde yaşananları hiç kimseye anlatmayacağı hakkındaki gizlilik sözleşmesine atılan imzadır.

Köle işçilik

New York Times’a sızdırılan “çok gizli”olarak mühürlenen, Xinjiang Papers adı verilen belgelere bakıldığında 2014-2015 yıllarında henüz toplama kampı sistemi tamamen yürürlüğe girmeden önce ülkenin en yüksek karar makamı olan Politbüro Daimî Komitesi üyesi Li Keqiang tarafından tutuklanan Doğu Türkistanlıların “eğitimden” geçirildikten sonraköle işçi olarak Çin’deki fabrikalara transfer edilmesi planlandığı görülmektedir. Bazı ülkeler köle işçi kullandığı için Çin ile alışverişi keserken Almanya gibi birçok ülke de ucuz mal tedarik ettikleri için görmezden gelmektedir.

Raporun sonuç bölümünde, “Çin’in Doğu Türkistan’da yürütmekte olduğu toplama kampı sistemi hacim, konum, sayı ve kullanılan son teknoloji açısından tarihte eşi görülmemiş bir sistemdir.” Denildi.

Sistematik soykırım

Rapora göre toplama kampları Doğu Türkistan’ın bütün bölgelerine dağılmış vaziyette olup fonksiyon olarak sadece insanları toplayıp işkence etmekle kalmamaktadır. Köle işçilik, beyin yıkama, asimilasyon, kısırlaştırma ve bölge çapında yüksek teknoloji denetim sistemiyle Doğu Türkistanlı Müslüman Türk toplumunu bir bütün olarak etkilemeye devam etmektedir. Özellikle Uygur Türkleri hedef alınarak telafisi mümkün olmayacak zararlara uğratılmıştır. Faşizan bir düşüncenin ürünü olan toplama kampları Uygurlara ve diğer bölge halklarına tarihinin en karanlık dönemini yaşatmaktadır. Çin rejimi izin vermediğinden bölgeye gitmek yasak olduğu için bu sistemin gerçekte topluma maddi ve manevi olarak ne kadar büyük zarar verdiğini tespit etmek şimdilik mümkün değildir. Lakin, toplama kampından sağ kurtulanların ifadeleri doğrultusunda toplama kamplarında yaşanan olayların açığa çıkması ve kamplardan kurtulduktan sonra psikolojik durumlarının tespiti için yapılan tetkikler neticesinde milyonlarca Doğu Türkistanlının nasıl bir travma içinde olduğunu tahmin etmek zor değildir.

Çin Komünist Partisi üst düzey yöneticilerin inşa ettikleri kamplara, eskiden normal olarak kabul edilen, ve hâlâ Çin yasasında suç olarak belirtilmeyen namaz kılmak, hacca gitmek, Kur’an okumak, yurt dışına çıkmak, yurt dışında yaşayan biriyle iletişimi olmak, pasaport sahibi olmak gibi durumlar Doğu Türkistan’da suç sayılarak insanlar eylemlerinden dolayı toplama kamplarına kapatılmıştır. Dahası evinde fazla yiyecek bulundurmak, fazla bıçak bulundurmak, illegal materyalleri bulundurmak gibi ne kadarının fazla ve çok olacağı ve neyin illegal olduğu tanımlanmamış muğlak davranışlar radikallik ve aşırılık belirtileri olarak değerlendirilmiştir. Sayısız Doğu Türkistanlı bu nedenlerle tutuklanmıştır.

Toplum liderleri tutuklanıyor

İnsanları tutuklarken en başta toplumun önde gelenlerini hedef almakla beraber bütün meslek gruplarından insanları toplama kampına almışlardır. Toplama kamplarında ağır fiziki ve psikolojik işkenceler yapılmaktadır. İşkence yöntemiyle korku atmosferi yaratılarak insanları dininden, etnik kimliğinden, kültüründen ve yaşam tarzlarından vazgeçirmeye zorlamaktadırlar.

İşin daha trajik olan tarafı ise, bütün bunları yaparken insanları her gün ÇKP ve Xi Jinping’e teşekkür etmeye mecbur bırakmalarıdır. İnsanların eski davranışları ve yaşam tarzları hakkında pişman olmaları istenmiş, toplama kampına alınanların başına gelenleri ebeveynleri dahil kimseye söylememesi hakkında gizlilik sözleşmesi imzalatılmıştır. ÇKP, kendisinin seçtiği medya mensuplarına, diplomatlara ve gazetecilere geziler organize ederek dünyayı kandırmaya çalışmaktadır. Ne var ki tarafsız araştırmacıların ve heyetlerin bölgeye gitmesine bir türlü izin vermemektedir. Çin’in bu tür davranışları, yani Doğu Türkistan’ın kapılarını dünyaya açmaya cesaret edememesi, gerçekleştirdiği ve hâlâ sürdürdüğü soykırıma varan suçlarının gün yüzüne çıkmasından korkmuş vaziyette olduğunu göstermektedir. Doğu Türkistanlılar işkence ve şiddetten ibaret planlı, bilinçli ve sistematik yönetilen toplama kamplarına kapatılarak yer yüzünde insanlık uygarlığından en acı biçimde tecrit edilmiş bir toplum haline gelmiştir.

Toplama kamplarında zorlaştırılan yaşam şartlarından dolayı insanlar temizlik ve hijyenden uzak koğuşlarda güneş ışığı dahi alamamaktadır. Hastalandığı zaman tedaviden mahrum bırakılarak ölüme terk edilmektedir.

Toplama kampları sahip olduğu üstün teknolojik gözetim sistemi ve Çin’in devlet gücüyle birlikte 2. Dünya Savaşı’ndan sonra karşılaşılan en büyük toplu yok etme merkezine dönüşmüş durumdadır. Ebeveynleri toplama kamplarına alınan çocuklar bizzat Çin hükûmeti tarafından işletilmekte olan yetimhanelere götürülerek asimilasyona tabi tutulmaktadır.

Toplu tecavüzler

Toplama kamplarında kadınlara toplu tecavüz edilmesi ve bu tecavüz sahnesinin diğer erkek tutsaklara izletilmesi insanlık onurunu yerle bir etmektedir.

Çin’in ırkçı politikası ve faşizan devlet anlayışı yüzünden kadim uygarlığın merkezlerinden biri olan Doğu Türkistan ve bölgenin asıl sahipleri olan Müslüman Türkler haritadan silinmek üzeredir.

Doğu Türkistan’da olup bitenler artık insanlık tarihinin en acı kırılma noktalarından biri haline gelmiş durumdadır ve dünya tarihine gerçekleştirilen en büyük soykırım olarak geçmek üzeredir. Bu zulüm karşısında insanlığın ve dünya kamuoyunun bir an önce harekete geçmesi çok büyük önem arz etmektedir.

(İsmail Zelvi/Milat Gazetesi)

YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !