Nihat GÜÇ
İSLAMÎ OKUMALARIMIZ
Okumadan okumaya her zaman fark vardır. "İş olsun" diye okumak vardır, bir de "iş" olsun diye okumak vardır.Kitap okumaları kendisine has bir durumdur. Hiçbir şeye benzemezler. Anlatılanları tam manasıyla anlamak ve kavramak adına dikkatli olmak, cümleleri kaçırmamak, gizli manaları keşfetmek gerek.
İki kişinin aynı parçayı okuması hiçbir zaman aynı sonucu doğurmamıştır. Bu duruma etki eden bir çok etmen vardır. Kişinin içinde bulunduğu inanç biçimi ve ruh hali önemli etmenlerden biridir. Çünkü kişi bazen zamanı değerlendirmek için okur bazen de bilgi edinmek. Hayatını değiştirmek veya hayatına yeni bir rota çizmek için okuyanlar da vardır. Feyiz almak için yapılan okumalar da bir başkadır. Aslında böylesi farklı durumları ortaya çıkaran asıl etmen yazıya atfedilen önemden kaynaklandığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Okunanların insana etki edip etmemesi kitapların kendi arasında farklılık arz etmesi bir başka değişkenliğin ifadesidir. Gazete, dergi, roman, şiir, fikir kitaplarını veya ilahi emirleri okumak aynı değildir. Bir romanın, bir hikayenin, bir şiirin okunuşu ile bir fikir kitabının okunuşu arasında hiç bir benzerlik yoktur. Bilim kitabını okumanın şartları da kendisine hastır. Bazı okumalar da sıradan yazılara yöneliktir. Okusanız da okumasanız da hiç fark etmez. Size katacak bir değerden yoksundur.
Ama bir ayet, bir hadis; sıradan bir yazı değildir. Bu tür dini okumalar tüm okumalardan farklı bir yere oturtmalıdır. O yüzden ayetleri ve hadisleri herhangi bir yazıyı okur gibi okursanız size vereceği bir fayda, katacağı bir katkı olmaz. Özellikle ayetler, kendisi için sonuna kadar açılmayan gönüllerde yer edinmez. Çünkü ayet ve hadisler insanın yaratılış gayesini anlatan duygusal ve ruhi boyutu ağır basan ifadelerdir. Maneviyat ön planda olduğu için bu tür yazıları okurken farklı bir zihinsel yapıya sahip olmak gerekir.
Hakiki manada okunan her ayet veya her hadis insanı derin manevi bir düşünceye sevk etmelidir. Eğer yağmur yağdırmaya ramak kalmış deruni duygular hissetmiyorsa insan, hemencecik okuma şeklini değiştirmesi ve yaklaşım tarzını revize etmesi kaçınılmazdır.
Cıvanın yoğunluğu ile suyun yoğunluğu bir olmadığı gibi dini yazıları da sıradan duygularla okunması halinde faydadan azadedir. Sosyal medya okumaları da böyledir. Fayda ve etki tamamıyla kişinin bakış açısıyla ilgilidir.
Ayet ve hadisleri okurken yoğunlaşmak çok önemlidir. Yoğunlaşma olmadan yağmurun yağmaması gibi bir durum bu. Ayet ve hadislerin insana etki oranı, kişinin okuduklarına yoğunlaştığı kadardır. O yüzden aynı ayeti veya aynı hadisi okuyan farklı insanlar, farklı bir ruh haline sahip olabilir, farklı duygular geliştirebilir, farklı algılar da oluşturabilir. Bu da bir inanç meselesidir. İmanın güçlü veya zayıf oluşunun en bariz göstergesi de sanırım budur.
İnanç meseleleri de insanın ruh yapısı üzerinde etkili olduğunu söylemeye gerek bile yoktur. İnancın şekillendirdiği ruh hali insanın aynı durum karşısında farklı reaksiyonlar göstermesine sebep olabilir. Aynı ayet veya aynı hadis kimi insanın imanını arttırırken kimi insanın da inkarını artırmasının asıl sebebi bu değil midir?
Bir Müslüman ayet ve hadis okumalarına aklen, ruhen ve fikren odaklanabilmelidir. Ne dediğini iyi anlayabilmeli, her okumasını yüreği ile ilişkilendirebilmelidir. Kalbini bu konuda doğru yere oturtabilmelidir. Eğri konumlandırılmış bir kalp, asla doğru okuyamaz ve doğru neticeler ortaya çıkaramaz. Velev ki bu, ayet bile olsa. Çünkü her ayetin her hadisin insan için hayata dönük imanî bir yönü mutlaka vardır ve bu yön insanın yüreğinde neşvünema bulmalıdır.
Ayet ve hadisler A veya B şahsının yazdıklarından farklı bir şimşek çakmasına sebebiyet vermiyorsa insan zihninde, başa dönüp ayeti veya hadisi yeniden okumak, ele almak veya gerekiyorsa imanı yeniden gözden geçirmek elzemdir.