28-12-2021 11:48

İslam’ın nasslarını lağveden siyaset

Parti kuruluş bildirgesinde hangi nass üzere hareket edeceklerini beyan etmişlerdir. Bu metinde modern bir ulus devlet olmak için ne kadar ahkam gerekiyorsa istisnasız hepsini yürürlüğe koymak için adeta and içilmiştir. Modern, laik, çoğulcu, demokratik, muhafazakar.. ne kadar hüküm varsa vurgulanmış, eksiksiz kutsanmıştır.

İslam’ın nasslarını lağveden siyaset
“…6666 adet ayet vardır Kuran’da. Bunun içinde bir rivayete göre 30, bir rivayete göre 230; ama değişik şekilde ‘ahkam ayetleri’ denen, dünyayı tanzim eden ayetler var. Bu ayetlerin tanzim ettiğinin yerine, Türkiye Cumhuriyeti, pozitif hukukun tanzim ettiği bir durumu getirmiş? 76 sene önce. Şimdi ne isteniyor? Bir kısım kimseler, bunun dine aykırı olduğunu, binaenaleyh şeriat hukukuna dönülmesi lazım geldiğini söylüyorlar. İşte, irtica budur..” (C. Başkanı Süleyman Demirel, Kasım 1999)
 
Demirel bu açıklamayı yaptığı sıralar 28 Şubat’ın yankılarının sürdüğü sıralardı. Ordunun postmodern darbesinin siyasette sözcülüğünü, devletin en tepesi olan Cumhurbaşkanı yapmış, başta siyasilere sonrasında topluma ayağınızı denk alın mesajı veriyordu.
 
Muhtıra vari açıklamanın içeriğindeki detay ise dikkat çekiciydi; Kur’an’ın, siyasete, kanunlara, insanlara olan hükümleri (Nass) uygulanamaz/uygulanmamalı, velev ki teşebbüs edildi o vakit bunun adı o günün lanetlenmiş kavramı olan irticadır.
 
Hakkını vermek lazım ki Reisi Cumhur o gün, ahkam ayetlerinin iniş amacını ‘dünyayı tanzim etmek’ şeklinde dosdoğru anlamış ve laik-demokratik rejime tehdit olarak görmüştür. Suya sabuna dokunmayan, camisine, cumasına, kâbesine giden, eli tesbihli müslümana değildir bu ihtar. Asıl hedefi siyasete, rejime şirk koşmaya çalışanlaradır.
 
Ve o yıllar, siyasi partiler ve liderlerine -Demirel’in hakkını teslim ettiği gibi bir irtica tehlikesi olmamasına rağmen- yasaklamalar, kapatmalar, hapis cezaları uygulandığı, laik/jakoben dönemlerdir. Postal seslerinin hissedildiği, tankların yürüdüğü vasattır.
 
Ama yıl 2001’i gösterdiğinde kurulan bir parti ile işler değişmeye başlamıştır. Eski siyasi yasaklı ve irtica damgalılar, ilk seçimlerle birlikte tek başlarına iktidar olmuşlardır. Peki ne değişmiştir ki, muhtar olmasına tahammül edilemeyenler bakan hatta başbakan olmuşlardır? Nasıl olmuştur da rejimin yılmaz bekçileri, yönetimi düşmanına bırakmıştır?
 
Cevabı gören gözlere, akledenlere ayan beyandır ki, laik-demokratik rejimin amentüsünü kabul etmişlerdir. Zaten başından beri bir kavgaları ve itirazları da olmamasına rağmen bir dizi imtihandan geçirilip, üzerlerinde varsa şeri kırıntılar bile dökülmüştür. Artık eski mintanlarını çıkarıp medeni, ulusal gömlek giyilmişlerdir.
 
Parti kuruluş bildirgesinde hangi nass üzere hareket edeceklerini beyan etmişlerdir. Bu metinde modern bir ulus devlet olmak için ne kadar ahkam gerekiyorsa istisnasız hepsini yürürlüğe koymak için adeta and içilmiştir. Modern, sosyal, laik, çoğulcu, hoşgörülü, inançlara saygılı, demokratik, muhafazakar.. ne kadar hüküm varsa vurgulanmış, eksiksiz kutsanmıştır.
 
İktidarda geçen 20 yılda rejimin teminatı olmuşlardır. Sayelerinde İslamizasyon yaşanmış, siyasetten İslam derdest edilmiştir.
 
AB’ye kabul edilmek için iki bine yakın yasa çıkartmışlar, seküler Batı uygarlığına uyum sağlamak için ne kadar İslami Nass varsa çiğneyip geçmişlerdir. Öyle ki bu siyaset modeli diğer müslüman ülkelere rol olmuştur.
 
Buradan bakınca, son günlerde ekonomide yaşananlar sonrası; faiz hakkında Nass olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanının beyanı ile, selefi olan Demirel’in Kur’an’dan anladığı şeriat taban tabana zıt bir yerde durmaktadır. Bu çıkış olsa olsa yıllardır süregelen, politik manevralardan biridir. Muhafazakar siyasetin mayasında bu vardır. Biraz oradan biraz buradan alarak herkesi memnun etmektir. Ülkenin tartışılmaz, sorgulanmaz anayasası ellerinin altında ve yıllardır İslami ahkama inkarı sürerken, Reisicumhur’un serzeniyor gibi gözükmesi beyhudedir. Zira İslam’ın güncellenip yeniden yorumlanması gereken yerlerinin olduğunu söylemesi de unutulmuş değildir.
 
O gün kısık bir sesle dahi olsa şeriat, ahkam, İslam gibi kavramlar dile getiriliyormuş ki devletin en tepesini huzursuz edebiliyormuş. Şimdilerde ise bu şiarlardan eser yok. Ahkam mı değişti yoksa hakikatı dile getirecek müslüman mı? İşte bu vebal olarak iman edenleri düşündürmelidir.
 
(Venhar Haber)
YORUMLAR
  • Ferhat Karasari   01-01-2022 22:20

    Mizraklarin üzerine naslar takilmistir bugünde .. Tarih tekerrür ediyor..Allahin azabidanda korkmuyorlar.. Hakkinda kesin nas olan bir harami kafir demirel vari hayatin icine almaya calisiyorlar ve harami helal etmeye ugrasiyor bin dereden su getiriyorlar.. Ilahi hükümlere "ISTTIK VE ITAAT ETTIK " diyecekleri yede hakki ve hakikati örtmeye gizlemeye calisiyor hakikatin kaynagina asi oluyorlar...yazini basinda sözleri bulunan bu kuran dusmanina DIB hocalari cenaze namazi bile kilarak denetmislerdi.. Bunlar icinde yarin öldüklerinde cenaza namazi kilarak defnedeceklerdir..Bunlarin kabirleri baslaridada duranlari olacakitir... ne deyim nasil anlatayim...Iste toplumumuzun pür melali.. Islamin temel tasi mihengi tevhid yerinden edilmistir. bunun vabalindaen hic bir kimse kurtulamayacaklardir..Rabbim bizleri bagislasin emanete sahip cikamadik ve yilamlari deliginden bir degil yüzlerce sokulup zehirlendik.. Ayilmak icin Panzehir elimizde ama ondanda yüz cevirdik sirtimizi döndük.. Mehcür birakmak ondan mahrum olmak degildi yani basimizda oldugu halde ondab yür cevirmekti..Allah Resulü (s) nin skayetinden nasil kurtulacagiz dersiniz..