14-06-2007 12:00

İsrail’in “Filistinli (!)” askerleri

Fitne çetesinin işgal devleti hesabına çalıştığını ispat eden en önemli belgeler ise İsrail ve ABD tarafından bu çeteye gönderilen silahlardır.

İsrail’in “Filistinli (!)” askerleri

Ahmet Varol / Vakit Gazetesi

Filistin’de fitne çetesinin özellikle işgal devletinin köşeye sıkıştığı yahut Filistin’de hükümetin istikrar oluşturma amacıyla müşahhas adımlar attığı dönemlerde harekete geçmesi, Siyonist devletle irtibatına işaret etmiyor mu?
Bu irtibatı açığa çıkaran ilişkilerin ve görüşmelerin görüntüleri de birer belge olarak Filistin halkının dikkatine sunuldu.

Fitne çetesinin işgal devleti hesabına çalıştığını ispat eden en önemli belgeler ise İsrail ve ABD tarafından bu çeteye gönderilen silahlardır. Bu silahların bazıları İçişleri Bakanlığı’na bağlı Tenfiz Kuvvetleri tarafından ortaya çıkarılarak teşhir edildi. Her şey açık olduğundan fitne çetesi bu gerçeği gizleyemiyor. ABD ve İsrail o silahları işgalci askerlere karşı kullanılması için gönderecek değil herhalde.

Son dönemde işgal devleti, Sderot ve Askalan Yahudi yerleşim merkezlerinde meydana gelen sarsıntı sebebiyle Gazze’ye yönelik geniş çaplı bir operasyon planladığını ve HAMAS’ın bazı ileri gelenlerini tasfiye amacıyla cinayet planları yaptığını açıklamıştı. Ancak direnişçilerin savunma amaçlı eylemleri işgalcileri tereddüde itti ve Gazze içine girmeleri durumunda karşılaşacakları direniş yüzünden askerlerinin ciddi sarsıntı geçirebileceklerini hesaba katma ihtiyacı duydular. Hatta bazı askeri yetkililer Gazze’ye girmeleri halinde pusuların, gizli tünellerin ve gerilla tuzaklarının kendilerini beklediğini dile getirdiler. Bu sebeple kara operasyonunu genişletmeden hava saldırılarına devam kararı aldılar. İşgalcilerin hava saldırılarına ise HAMAS’ın ve İslâmî Cihad’ın askeri kanadının füze saldırılarıyla karşılık veriliyordu ki bu da zikrettiğimiz yerleşim bölgelerinde güvenlik sorununun Olmert’in altından kalkamayacağı bir dereceye ulaşması sonucunu doğuruyordu. Zira atılan füzelerin hedefe isabet ve zayiat verme oranlarında belirgin bir artış gözleniyordu.

Ayrıca operasyonda kullanılan bir askeri uçağın düşmesi de en azından hava saldırılarında istihdam edilen pilotlarda bir endişenin ortaya çıkmasına sebep olmuştu. Çünkü her ne kadar uçağın arıza yüzünden düştüğü açıklandıysa ve Filistin tarafından tersi bir açıklama yapılmadıysa da pilotlar kendilerine “Filistinlilerin uçak düşürme teknolojisi geliştirmeleri veya bu yönde çalışma yapıyor olmaları ihtimali de var mı?” sorusunu sorma ihtiyacı duydular.

Gazze çevresinde gasp edilen arazilere kurulmuş Yahudi yerleşim merkezlerinde yaşanan ve gittikçe çetrefil hale gelen güvenlik sorununun yol açtığı çalkantıların tam da işgalci saldırgan devletin cumhurbaşkanlığı seçimlerine hazırlandığı günlere denk gelmesi, Siyonist devletin başbakanını ve hükümetini ciddi sıkıntıya sokuyordu. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yaklaştığı günlerde kendi tarafında kısmen de olsa bir durulma dönemine girilmesini istiyordu. Bunun gerçekleştirilebilmesi için de çalkantıların Filistin’in içine taşınması gerekiyordu.

İşte bütün bu gelişmelerin ardından Filistin içindeki katiller çetesinin yeniden fitneyi ateşlemesi ve kendilerini rencide edecek herhangi bir gelişme olmadığı halde saldırılar başlatmaları işgalci Siyonist devlet hesabına çalıştıklarının çok açık bir göstergesiydi. Bundan dolayı biz o katiller çetesini İsrail’in “Filistinli (!)” askerleri olarak niteliyoruz. O çetenin mensupları her ne kadar etnik yönden Filistinli olsalar da, Filistin davasını üç kuruşluk menfaat karşılığında sattıklarından ve işgalci düşmanın hesabına Filistin halkını sıkıntıya sokan iğrenç saldırılar gerçekleştirdiklerinden dolayı gerçekte Filistinli değildirler.

Katiller çetesinin Başbakan Heniyye’nin evine füze saldırısı, bazı önemli şahsiyetlere yönelik cinayetleri veya cinayet teşebbüsleri de bu çetenin Siyonist devletin “öldürülecekler listesi”ne aldığı kişilere yönelik infaz operasyonlarıdır. İşgal devleti bu kişilere yönelik infaz saldırılarını kendisinin gerçekleştirmesinin kendine ağır bir maliyetinin olacağını, direnişçilerin sert karşılıklar verebileceklerini hesapladığından bu işi Filistin’in içinden istihdam ettiği katiller çetesine yaptırmaya çalışıyor. Dolayısıyla Siyonist devletin öldürülecekler listesine aldığı şahsiyetlere yönelik cinayetler ve cinayet teşebbüsleri de söz konusu çetenin İsrail’e çalıştığını belgelemektedir.

Fitnecilerin kullandığı güvenlik noktalarının kontrol altına alınması operasyonları, el-Fetih’in hükümet ortaklığını askıya alma kararı ve el-Fetih ile Mahmud Abbas’ın bu konudaki yanlış politikası hakkında değerlendirmemizi de inşallah müteakip yazımızda yapacağız.

 


 

YORUMLAR
  • ali   18-06-2007 17:19

    benim ki bir yorumdan çok bir soru niteliğinde ; filistin konusunda Türkiyenin yapması gerekenler bu kadar sınırlımı