İstilal Mahkemeleri lânetle anılıyor
Yunan işgaline karşı savaş sırasında iç güvenliği sağlamak amacıyla özel kanunla kurulan, ama daha sonra tam bir kıyım makinesine dönerek binlerce masum ve mazlum insanı idam eden İstiklal Mahkemeleri, kuruluşunun yıldönümünde lanetle anılıyor.
Yunan işgaline karşı savaş sırasında iç güvenliği sağlamak amacıyla özel kanunla kurulan, ama daha sonra tam bir kıyım makinesine dönerek binlerce masum ve mazlum insanı idam eden İstiklal Mahkemeleri, kuruluşunun yıldönümünde lanetle anılıyor.
Özgür Üniversite Rektörü Prof. Dr. Fikret Başkaya; “27 Mayıs Mahkemelerini de, İstiklal Mahkemelerini de mahkeme olarak kabul etmek mümkün değil. Katliam yapılmıştır. İttihatçı kafalar ‘kendi’ halkına tam bir sömürgeci gözüyle bakar ve öyle davranır. CHP, Ergenekon, hepsi İttihatçıdır. Ulusalcılar ve ulusalcılık İttihatçılıktır, onun devamıdır. Çeteciliktir, darbeciliktir, komplo, provokasyon ve linç geleneğidir” dediler.
ÖNCE ASKER KAÇAKLARI VE CASUSLAR İÇİN KURULDU
İstiklal Mahkemelerinin yargıladığı insan sayısı 60 bini buldu. 3 bini idam, 2 bini kalebentlik ve kürek cezâlarına çarptırıldı, 10 bin kadarı berâat etti, 50 bin civarında insan da para ve hapis cezalarına çarptırıldı. İdam edilenlerin sayısının 15 bin olduğu da iddia ediliyor. Mahkemelerin çalışmalarına âit dosyalar daha sonra kayıplara karıştı.
TAM BİR KIYIM OLDU
İstiklal Mahkemelerinin en temel özelliği, yargılananların itiraz hakkının bulunmayışı idi. Mahkemelerde yargılananların birçoğu aynı gün içerisinde tutuklanmış, yargılanmış, cezaları verilmiş ve ilan edilmişlerdi
HALKI RESMEN SOYDULAR
İstiklâl Mahkemeleri üyelerinden İbrâhim Arvas’ın hâtıratına göre: “Elazığ’da çeşitli suçlarla mahkemeye sevk edilenler îdam cezâsına çarptırılıyor ve sonra da 500 altın getirmesi karşılığında serbest bırakılıyordu. Bu sûretle Şark İstiklâl Mahkemesi Reisliğinden Ankara’ya dönen Ali Saib Beyin yanında 60 bin altını olmuştu.”
İstiklal Mahkemelerinin katlettiği büyük insanlardan biri de İskilipli Atıf Hoca’ydı. “Frenk Mukallidliği” adlı kitabında batılılaşmayı eleştiren Atıf Hoca kitabını yazdıktan tam 1,5 sene sonra çıkarılan ‘Şapka Kanunu’na muhalefetten dolayı bir kısım arkadaşlarıyla birlikte 26 Aralık 1925’te evinden alınarak Ankara’ya gönderildi. 26 Ocak 1926 Salı Günü, İstiklâl Mahkemesi’ne sevk edilerek yargılanan ve 3 Şubat 1926 tarihinde “idamına” karar verilen İskilipli Atıf Hoca, 4 Şubat 1926 tarihinde sabah namazını edasını müteakip infaz edilerek şehit edildi.
MEZARLARI BİLE AÇTIRILDI
İstiklal Mahkemelerinin nasıl bir zulüm makinesi olduğuna çarpıcı bir örnek de Mevlevi İbrahim Hakkı Efendi’nin başına gelenler. Erzurum’dan Erzincan’a gelen İstiklal Mahkemesi, burada da darağaçları kurdu. İstiklal Mahkemesi, İbrahim Hakkı Efendi’ye gıyabında idam cezası verdi. Fakat Erzincan’da olmadığı için bu ceza infaz edilemedi. İbrahim Efendi, hakkındaki idam kararı haberini aldığı günün ertesi sabahı namazını kılarken ruhunu teslim etti. Çocukları babalarının vefatını Şark İstiklal Mahkemesi’ne bildirdiler. Ölüm haberinin doğru olup olmadığını araştırmak için köye gelen Müfreze, İbrahim Hakkı Efendi’nin yaşadığı Kemah ilçesine bağlı Müşekrek Köyü’ne gelip merhumun kabrini açtırdı.
(Kaynak: Vakit)