Şükrü HÜSEYİNOĞLU

03 Haziran 2010

KAHROLUYORUM

Bir tarafta Allah’ın rızasını gözeterek mazlum kardeşlerine karşı yıllardır sürdürülen amansız bir ambargoyu delebilmek cehdiyle her türlü bedeli göze alarak yola çıkmış Müslüman yürekler…

 

Büyük çoğunluğu her türlü ulusal kirliliği reddetmiş, tevhid akidesini ve ümmet bilincini her şeyin üstünde tutan Ashab-ı Sefine…

 

Evrensel İslami bilinçle donanmış ve bu bilinçle kardeşlerine sahip çıkmak için gemilere koşmuş muvahhidler…

 

Yeryüzü coğrafyasının sair bölgelerinde yaşayan Müslümanların emaneti olan gemi ve yükünü korumak için kendilerine ağır silahlarla saldıran Siyonist işgal rejiminin saldırganlarına yumruklarıyla, elerindeki sopalarla direnecek kadar da sözlerine sadık, yiğit Mü’minler…

 

Şu ana kadar elde edilen bilgilere göre bu yiğitlerden 9’u Siyonist işgal kurşunlarıyla şehadete yürüdü. İnşaallah feda ettikleri canlarıın bedeli olarak Rableri katında rızıklanmaktalar…

 

Bu kıymetli yiğitlerimizden biri de Cevdet Kılıçlar’dı. Zor zamanlarda zor olanı söylemeyi başarmış olan Selam gazetesinin tam anlamıyla yiğit editörü... Kimsenin cesaret edemediği konular üzerine, editörlüğü unutup fotoğraf makinası ve teybini çantasına koyup muhabirliğe soyunarak bizzat yürüyen, önemli haber ve dosyalara imza atmış olan kıymetli bir Müslüman… Editörden öte bizlerin öğretmeniydi gazetede…

 

Cevdet abi muvahhid bir Müslümandı. İslami siyaset bilincine sahip, evrensel İslami değerleri savunan, ümmet şuurunu yaşatan önemli değerlerimizden biriydi… Rabbim, Cevdet abinin ve onunla birlikte şehadete yürüyen kardeşlerimizn şehadetini kabul etsin…

 

İnşallah onlar Rabbimiz katında rızıklanmakta ve “Ne güzel ettik de bu yola çıktık. Keşke geride kalan kardeşlerimiz de bilseler” demektedirler…

 

Dolayısıyla onlar adına üzülmeye, ye’se düşmeye gerek yok. Aramızdan ayrılışlarını kabul etmek zor olsa da, Rabbimizin aramızdan şehidler seçmesine sevinmeyi öğrenmeliyiz…

 

Ne var ki şehadet haberleriyle dirildiğimiz, ümmetin geleceği adına ümitlendiğimiz bu bereketli günlerde, üstelik bu kıymetli şehidlerimizin kanları üzerinden “Vatan, millet (ulus), Sakarya” edebiyatının köpürtülmeye çalışıldığını görmek, Siyonist rejimin başat müttefiklerinden laik devletin ve sembollerinin Müslümanlara pazarlanmaya çalışıldığına tanık olmak bizleri kahrediyor.

 

Allah’ın rızası için, Gazze ve ümmet için gece yarıları demeden meydanlara toplanan Mü’min yüreklere kürsülerden laik devlet propagandası yapılması, ulusal semboller dışında sembol taşınmaması çağrısı yapılması son derece yanlış ve bâtıl yaklaşımlardır.

 

O organizasyonlarda görev alanları ve o kürsülere çıkanları en azından, muvahhid kardeşlerimizin canları karşılığında kazandığı bu zafere saygı göstermeye davet ediyorum.