15-03-2008 14:06

Kapatma davasına tepkiler: Devlet kendine yeni halk bulsun

Prof. Dr. Ergun Özbudun: Uzaydan yeni halk getirsinler En iyi ve sağlam yol, halkı kapatmaktır. Uzaydan halk getirmektir.

Kapatma davasına tepkiler: Devlet kendine yeni halk bulsun

 

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, 'Laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği' iddiasıyla AK Parti'nin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi'nde dava açtı. Yalçınkaya, dün borsanın kapanmasının hemen ardından akşam saatlerinde iddianameyi Anayasa Mahkemesi Başkanlığı'na gönderdi.

 

Yalçınkaya kapatma davasına ilişkin 17 klasör ve bin sayfadan oluşan iddianamesinde AK Partili tüm üyelelerin siyasi yasağını istedi.

Yalçınkaya Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün de yasaklılar listesine alınmasını talep etti. Başsavcı, Cumhurbaşkanı Gül, Başbakan Erdoğan ve Bülent Arınç'ın da bulunduğu 71 siyasetçi için 5 yıl yasak talep etti. Başsavcının kapatma gerekçeleri de hayli ilginç.

 

YENİ ANAYASA SAKINCALI

Anayasa değişikliğini, 'halkı bilinçlendirir' diye eleştiren Başsavcı, kapatma gerekçesi olarak, gazetelerde yayınlanan ve daha sonra uydurma oldukları ıspatlanan haberleri dosyaya koydu. 'Gerekçe' diye dosyaya konulan haberlerden bazıları şunlar: 'İçki yasağı, kırmızı sokak, mayo reklamı yasağı, kadınlara özel park, İHL için özel ücretsiz otobüs' haberleri bulunuyor.

 

DANIŞTAY SALDIRISI

İddianamede, kapatma talebine gösterilen deliller arasında en ilginç olanı ise, Danıştay saldırısı. Başsavcı, Danıştay'ın "öğretmenin türbanla okula giremeyeceği" yönündeki kararı üzerine, Danıştay'a gerçekleştirilen kanlı saldırıyı da iddianameye koydu. İddianameye iki belediye başkanının sözleri ve üniversitelerde başörtüsü yasağını kaldıran Anayasa değişikliği de var.

 

SEZER İKİNCİ SIRADAN ATADI

Başsavcısı Yalçınkaya, Başbakan Erdoğan'ın, "Başörtüsünün, siyasi simge olsa bile, serbest olması gerektiği" açıklamaları, ardından MHP'nin de bu yönde değişiklik teklifini gündeme getirmesi üzerine 'Kapatma davası açarım' uyarısında bulunmuştu. Yalçınkaya şu açıklamayı yapmıştı: "Siyasi partilerin; Cumhuriyetin laiklik niteliğinin değiştirilmesi amacını güdemeyecekleri gibi bu amaca yönelik faaliyetlerde, beyanlarda bulunamaz. Kurallara uymayan partilere karşı yaptırımlar Anayasa ve yasalarda belirtilmiştir."
Atatürkçü Düşünce Derneği tarafından Başkent Üniversitesi'de düzenlenen "2008 Türkiye'sinde olaylar ve yorumlar" konulu panelde eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıları Vural Savaş ve Sabih Kanadoğlu biraraya gelmişti.

 

Sabih Kanadoğlu, AK Parti'yi ülkeyi dinci diktaya götürmekle itham ederek, "Hukuk en önemli silahtır. Hukuku çok etkili bir biçimde kullanmak gerekir" demişti.

 

GÜL SEÇİLMEZDİ

Eski Başsavcı Vural Savaş ise Ak Parti'nin çoktan kapatılması gerektiğini ileri sürerek, bunun için geç kalındığını, biraz daha beklenildiği taktirde, mevcut üye profilinin emekli olanlar ve yeni atanacak olanlar suretiyle "bozulacağını" öne sürmüştü. Savaş, "Ben türban istismarı yapıyor diye iki parti kapattım. AKP'nin de bu nedenle şimdiye kadar kapatılması gerekirdi. Eğer kapatılmış olsaydı, Abdullah Gül Cumhurbaşkanı olamayacaktı. Şu Anayasa değişiklikleri yapılamayacaktı... Yarın 8 tane safkan Fethullahçı-Nakşibendi bu dava görüşülürken oraya (Anayasa Mahkemesi üyeliğine) atanacaktır."

 

KARAR VERECEK OLAN ÜYELER

Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın AK Parti hakkında kapatma davası açmasıyla birlikte, gözler davaya bakacak Anayasa Mahkemesi üyelerine çevrildi. Yüksek Mahkeme üyelerinin profili, mahkemeden çıkacak karar konusunda ipuçları veriyor. Üyelerin büyük çoğunluğu 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından atandı.

 

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç : Özal tarafından atandı. Kalan görev süresi 7 yıl. Kılıç, Refah Partisi ve Fazilet Partisi'nin kapatılmasında karşı oy kullanmıştı.

Başkan Vekili Osman Paksüt: Sezer tarafından atandı. 11 yıl görev yapacak.

 

Üye Sacit Adalı: Özal tarafından 1993'te üyeliğe seçildi. Kalan görev süresi 2 yıl. Adalı, Refah Partisi ve Fazilet Partisi'nin kapatılmasında karşı oy kullanmıştı.

 

Fulya Kantarcıoğlu: Demirel tarafından 1995'te atanadı, kalan görev süresi 5 yıl.

 

Ahmet Akyalçın: Sezer tarafından atandı. Kalan görev süresi 6 yıl.

 

Mehmet Erten: Sezer tarafından 2002'de atandı. Kalan görev süresi 6 yıl.

 

Serdar Özgüldür: Sezer, 2004'te üyeliğe atadı. Kalan görev süresi 12 yıl.

 

Abdullah Necmi Özler: Sezer tarafından atandı. Kalan görev süresi 2 yıl.

 

Şevket Apalak: Sezer tarafından 2005'te atandı. Kalan görev süresi 2 yıl.

 

Serruh Kaleli: Sezer tarafından 2005'te atandı. 11 yıl görev yapacak.

 

Ayla Perktaş: Sezer tarafından atandı. Kalan görev süresi 6 yıl.

 

AKLINA ESEN YASAK İSTEDİ

Cumhurbaşkanı Gül: Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir Cumhurbaşkanı için siyasi yasak talep edildi. Başsavcı Gül'ün Dışişleri Bakanlığı döneminde yurtdışındaki Türk okulları için büyükelçiliklere yardımcı olmaları yönündeki talimatı gerekçe olarak gösterdi.

Başbakan Erdoğan için siyasi yasak gerekçeleri ise İspanya'da yaptığı başörtüsü hakkındaki 'Velev ki bir siyasi simge olarak taktığını düşünün' sözleri ve teknik liseler için düşünülen katsayı düzenlemesi oldu.

 

TBMM eski Başkanı Arınç: Manisa Milletvekili Bülent Arınç için istenen siyasi yasağın gerekçesi ise iddianamede "Dindar bir Cumhurbaşkanı seçeceğiz, Ben laikliğe inanmıyorum en azından bizdeki uygulanış biçimine" sözleri gösterildi.

 

BRAYZA: SEÇMEN 2007'DE KARARINI VERDİ
ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Avrupa ve Avrasya işlerinden sorumlu üst düzey yetkilisi Matt Bryza, AK Parti hakkındaki kapatma davasına ilişkin olarak, ilgili bütün tarafların demokratik kurumlara ve hukukun üstünlüğüne saygı göstermesi gerektiğini, demokrasilerde ülkelerin geleceğini seçmenlerin belirlediğini ve Türk seçmeninin geçen yıl tercihini yaptığını söyledi.

 

Konuya ilişkin Bryza, "ilgili bütün tarafların, Türkiye'nin demokratik kurumlarına ve hukukun üstünlüğüne saygı göstermesi gerektiğine inanıyoruz. Bu, bizim Türkiye'nin demokratik laikliğine verdiğimiz desteği yansıtıyor. Herhangi bir demokraside, seçmenlerin, ülkelerinin siyasi geleceğini belirlemesi esastır ve seçmenler, 2007'de kararlarını verdi" dedi.

 

AK Partini'nin kapatılmasına ilişkin yapılan başvuru dünyada şaşkınlığa neden oldu. Avrupa Parlamentosu üyelerinin tepkileri şöyle:

Graham Watson: Çok şaşırdım. Avrupa'da bir siyasi partiyi kapatamazsınız.

 

Ria Ruijten-Oomen: Bu tamamıyla delilik. İnanamıyorum.

Jan Marinus Wiersma: Hayatımda böyle şey görmedim. Bu tamamıyla bir savcının siyasi bir müdahalesi. Türk adaletinin hâlâ tarafsız olmadığını gösteriyor.

 

Cem Özdemir: Bu, Türkiye'nin yüzde 50'sine 'siz bu ülkenin bir parçası değilsiniz' mesajı vermektir.

 

Emine Bozkurt: Çok tuhaf. İnanamadım.

 

SAVCI KENDİNİ KOMİK DURUMA DÜŞÜRDÜ
Ria Ruijten-Oomen (AP Türkiye Raportörü): Bu, tamamıyla delilik. Ben hayatımda böyle bir şey görmedim. İnanamıyorum. Hayatımda bir devlet savcısının yapmak istediklerini icra etmek için siyaseti kullandığına şahitlik etmedim. AK Parti demokratik yollarla seçilmiş, kanunları Meclis'in çoğunluğunun desteği ile çıkarmış bir parti. AK Parti'nin laiklik karşıtı bir kanun çıkardığına, bir faaliyette bulunduğuna şahitlik etmedim. Savcılar, bu tür davalarla kendilerini komik duruma düşürüyor. Bu dava, benim de raporumda işaret ettiğim gibi yargının acilen derinden ıslah edilmesi gerektiğini bütün çıplaklığıyla ortaya koyuyor.

 

Graham Watson (AP'nin Liberal Demokrat Parti Başkanı): Çok tuhaf bir hadise

 

Bu habere çok şaşırdım. Bu, Avrupa'da çok tuhaf bir hadise olarak algılanacaktır. Avrupa'da hiçbir savcı ılımlı, muhafazakar bir partiyi hele halktan kısa süre önce çok büyük bir vekalet aldıysa kapatmayı tahayyül dahi etmez. Başörtüsü konusunda son derece kısıtlı bir adım atan bir siyasi partiyi kapatamazsınız.

 

Hannes Swoboda (AP üyesi, Sosyalist Grup Başkan Yardımcısı): Şoke oldum, bu delilik

 

Bu delilik. Tamamıyla şoke oldum. Bu, Türk insanının iradesine ve demokrasiye tamamen aykırı. AK Parti'nin nasıl olup da laiklik karşıtı faaliyetlerin merkezi olduğunu anlamış değilim. Bu, tamamen icat edilmiş bir bahane, hakikatle hiçbir irtibatı yok. Bu, açık şekilde Türk demokrasisinin hâlâ ne kadar kırılgan olduğunu gösteriyor. Türkiye acilen siyasi partiler kanununu tekrar ele almalı ve siyasi partilerin kapatılmasını neredeyse imkansız hale getirmeli.

 

Jan Marinus Wiersma (AP üyesi, Sosyalist Grup Başkan Yardımcısı): Türk yargısının tarafsız olmadığının göstergesi

 

Siyasi hayatımda böyle bir şey görmedim. Bu, tamamıyla bir savcının siyasi bir müdahalesi. Avrupa için çok rahatsız edici bir haber ve çok tuhaf. AK Parti'nin gizli gündemi ya da Türkiye'yi İslamileştirdiği iddiası ile girmek büyük bir garabet. Ben AK Parti'nin böyle bir gündemi olduğunu hiçbir yerde görmedim, çıkardıkları kanunlarda bu tür bir iz yok. Başörtüsü konusu da bir sebep olamaz, zira bu yasağı MHP ile birlikte kaldırdılar. Bu olay Türk adaletinin hâlâ tarafsız olmadığını gösteriyor.

 

Emine Bozkurt (AP üyesi-Kadın Hakları Raportörü): Avrupa'ya güven veren bir partiydi

 

Türkiye'de halkın büyük bir kısmının oyunu alan ve Avrupa'ya güven veren bir partiye karşı birdenbire kapatma davası açılması çok tuhaf. Bu partiyi Türk halkı hükümet yaptı. Siyasi bir partiyi kapatmak için çok ağır suçlamalar olmalı ve bu ithamlar ispatlanmalı. Farklı fikirleri, programları olan partilerin sürekli kapatılması demokratik değil. Bu haber benim için de çok sürpriz olmadı, zira Türkiye'de maalesef siyasi partiler sürekli kapatılıyor.

 

Cem Özdemir (AP üyesi): Devlet, kendisine başka bir halk seçsin
Bu dava Türkiye'nin yüzde 50'sine "siz bu ülkenin bir parçası değilsiniz" mesajı vermektir. Devlet, kendisine başka bir halk seçsin. DTP'yi de eklerseniz halkın yarısından fazlası bir azınlık tarafından dışlanıyor. Avrupa'da yerleşik bir anlayış var: Parti yasakları demokrasilere yakışmıyor. Almanya'da Nazi partilerini bile yasaklamak zor. Bizim böyle bir müracaatımızı Alman mahkemeleri reddetti. Burada AK Parti'yi de eleştirmek istiyorum. AK Parti siyasi partilerle ilgili kanunu düzenlerken daha net tavır almalı ve parti yasaklamayı imkansız hale getirmeliydi. Türkiye, maalesef bir partiler mezarlığı.
Joost Lagendijk (AP üyesi-Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı): Türkiye'nin, 21. yüzyıla uygun hakim ve savcılara ihtiyacı var

 

Şok içerisindeyim. Böyle bir davayı ciddiye almakta zorlanıyorum. Bir hakim nasıl böyle bir sonuca ulaşabilir, anlayabilmiş değilim. Bu 21. yüzyıla uyum sağlayamayan eski bir zihniyeti temsil ediyor. Adalet kurumlarından böyle bir karar çıkması çok şaşırtıcı. Türkiye'nin acilen yeni bir hakimler, savcılar, hukukçular nesline ihtiyacı var. Bu her halükarda Türkiye için kötü haber. Türkiye'nin Avrupa'daki imajına darbe vuracak. Umuyorum ki, hakim hemen reddedecek davayı.

 

AYDINLARIN TEPKİLERİ
Prof. Dr. Ergun Özbudun: Uzaydan yeni halk getirsinler
En iyi ve sağlam yol, halkı kapatmaktır. Uzaydan halk getirmektir. Bu gerekçelerin hiçbiri hiçbir demokratik devlette parti kapatma nedeni olmaz. Türkiye zaten yarı demokrasiye sahip devlet olarak görülüyor. Bundan sonra nasıl görüleceği malum. Anayasa Mahkemesi'nin böyle bir kapatma kararı verebileceğini sanmıyorum.

 

Prof. Dr. Toktamış Ateş: Böyle saçmalık olmaz
Dava manasız. Böyle saçmalık olmaz. Bunun aksini düşünmek mümkün değil. Kapatma davasını gerektirecek bir şey yok.

 

Prof. Dr. Mustafa Kamalak: Milleti kapatmaya çalışıyorlar
Demokrasilerde meşruiyetin tek kaynağı milli iradedir. Bu kapatma davası milli iradeye kilit vurmak demektir. Türkiye'de hukuk çok belirsiz bir kavram. Neyin hukuka uygun, neyin hukuk dışı olduğunu baştan kestirmek mümkün değil.

 

Milliyet Gazetesi yazarı Taha Akyol: Demokrasiye aykırı
Dava, demokrasiye aykırıdır. Anayasa koyucu parti kapatmayı zorlaştırmıştır. Demokrasilerde anayasa koyucunun üzerinde bir makam yok. Şiddete başvurmuyorsa bir partiyi kapatmak çağa uymuyor.

 

Milliyet Gazetesi yazarı Derya Sazak: Türkiye, bunları aşmalı
 Davayı demokratik bulmuyorum. Yüzde 47 oy almış bir iktidar partisinin kapatılmak istenmesi hukuki yönden değerlendirilebilir; ama demokratik açıdan sağlıklı değil. Siyasi partilerin kapatılması, müdahale dönemleri, ara dönemlerde veya postmodern dönemlerde olmuş. Türkiye, artık bu yöntemleri aşabilmeli.

 

İŞ DÜNYASININ TEPKİLERİ

 

Hüseyin Üzülmez (TOBB Başkan Yardımcısı): Ekonomi zarar görecek
Halkın verdiği oylarla iktidar olan bir partinin önünün parti kapatma ile kesilmesi yanlış. Gelişmelerden ekonomi olumsuz etkilenecek. Bu tür hareketler, gelişen ekonomiye zarar verir. Türkiye'yi istikrarsızlığa götürür.

 

İbrahim Kefeli (TÜSİAD üyesi): İş dünyası olumsuz etkilenecek
Demokrasiye zarar veren bu girişime şiddetle karşı çıkıyorum. İstikrar bozulacak, büyüme duracak. Tekrar koalisyon dönemlerine geri dönmek ülkeye herhangi bir fayda sağlamaz. İş dünyası, bu süreçten olumsuz etkilenecek.

 

Mehmet Kaya (Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı): İki kişiden birinin oyunu aldılar

 

AK Parti, her iki kişiden birinin oyunu aldı. Meşruiyetini ispat etti. Bu tür partilerin kapatılması demokrasiye zarar verir; büyüme sürecini sekteye uğratır.

 

Ömer Bolat (MÜSİAD Başkanı): İnanılmayacak kadar yanlış
Türkiye'nin siyasi ve ekonomik istikrar aradığı bir dönemde iktidar partisine kapatma davası açmak hukuk ve demokrasi açısından son derece yanlış bir tutum. İnanılmayacak kadar yanlış bir karar. Partileri vatandaşlar değerlendirir, vatandaşlar büyütür ya da kapatır. Bunun yolu da demokrasilerde seçimdir.

 

Hazim Sesli (Türkiye Genç İşadamları Derneği Başkanı): Gelişmemizi engeller

 

Böyle bir adım Türkiye'nin gelişmesini engeller. Türkiye demokratik bir ülke, ne olursa olsun bir partinin kapatılması düşünülemez. Kararı demokrasi ve ekonomik açıdan olumlu bulmuyorum. Türkiye'nin daha ileriye gitmesi gerekiyor. Demokrasinin geliştirilmesi gerekiyor. (Dünya Bülteni)

YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !