Hızır YILDIRIM
KARDEŞLİK ÜZERİNE
İslâm’da kardeşlik sonsuzdur. Bu kardeşlik dünyada elde edilir ve Âhirette ebedi olarak devam eder. Dünyada miras taksimi anne-baba ve diğer akraba arasında yapılır. İslâm kardeşliğinin dünyada miras taksimi yoktur. İnfak ve kardeşini kendi nefsine tercih vardır. Niçin diye sorulacak olursa; Âhiret hayatında mirasın en büyüğü olan karşılıklı tahtlar üzerinde sonsuz bir hayat bizleri beklemektedir.
Aile arasında sağlıklı miras taksimi yapılmadığında veya İslâm üzere yaşanmadığında Âhirette birbirinden kaçmak var. Sağlıklı İslâm kardeşliği dünyada olduğunda, sıkıntısız bir hayat var. Birbirlerine karşı kin varsa dahi Rabbimiz o kini söküp atacak ve cennete tertemiz girilecek. Bu kriter üzere düşünmek lazım.
Pekâlâ! Niiçin insanlar kardeşliğin zarar göreceği şekilde basit ve nefsani meseleler yüzünden küsüp birbirlerinden ayrılıyorlar? Kur’an bizlere “Mü’minler ancak kardeştir” diyor. Demek ki mü’minlik vasfı tam oluşmadı, henüz bedevilik hastalığını üstümüzden atamadık! Mü’min olmak demek, tam teslimiyet demek. Oysa bizim saflarımız ayrık. Rabbimiz ise safları sık tutun diyor.
Dünya hayatında kardeşliği sağlam temeller üzerine kurmak gerekiyor. Akidede aynı olmamız lazım. Teferruatlarda takılı kalmamalı, bunların bizim zenginliğimiz olduğunu düşünmek ve idrak etmemiz gerek.
Bizler sıradan İnsanlar değiliz: Kötü, aşağılık söz söylemeyiz, adaletsizlik yapmayız, Allah için severiz, Allah için buğz ederiz, kinimiz ve düşmanlığımız sadece zalimleredir. Saf saf kenetleniriz, güzel bir şekilde uyarırız, ilmi delil ile hareket ederiz, insanların sıkıntısını gideririz, yanında olduğumuzu hissettiririz. Yalnız bırakmayız, mazlumlara sürekli dua ederiz, kalbi, kavli ve fiili olarak. Çünkü, elhamdulillah bizler mü’min şahsiyetleriz.
Her ortamda sürekli irtibat halinde birbirimizden haberdar olmalıyız.
“Muhakkak ki müminler ancak kardeştirler. O halde kardeşlerinizin arasını düzeltip barıştırın. Allah’tan korkun ki, merhamet olunasınız.” (Hucurat Suresi 10)
“Müminler ancak o kimselerdir ki Allah’a ve Resûlüne iman ederler. Sonra imanlarında şüpheye düşmezler. Mallarıyla ve canlarıyla Allah yolunda cihâd ederler. İşte (imanlarında) sadık olanlar onlardır.” (Hucurat Suresi, 15)
“Allah’a ve Rasûlüne itaat edin. Birbirinizle çekişmeyin, yoksa korkuya kapılıp gevşersiniz ve gücünüz gider. Sabredin, şüphesiz ki Allah, sabredenlerle beraberdir.” (Enfal Suresi 46)
“Şüphesiz ki Allah, kendi yolunda birbirine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak savaşanları sever.” (Saff Suresi, 4)
“Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın. Ve sakın ayrılığa düşmeyin. Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz birbirinize düşman idiniz. Allah, kalplerinizi birbirine kaynaştırdı da O’nun nimetiyle kardeşler oldunuz. Siz, bir ateş çukurunun kenarında idiniz. Allah sizi ondan kurtardı. İşte Allah, âyetlerini size böyle açıklar ki, hidayete eresiniz.” (Al-i İmran Suresi, 103)
Bu ayetler ışığında kendimizi bir daha gözden geçirip kardeşliğimiz nasıl diye tefekkür etmeliyiz.
“…Abdullah gitmek üzere ayağa kalktı. Aradığı cevabı bulamamıştı. Resûl-i Ekrem bu adamı neden hem de üç kez üst üste Cennetle müjdelemişti. Bu adamda olup da kendinde ve diğer kimselerde olmayan özellik hangisiydi?
Bunları düşündüğü sırada Medineli sahâbinin sesini duydu: ‘Dur yeğenim, söylediğim gibi gördüğünün dışında benim hiçbir amelim yoktur, ancak şu var ki ben hiçbir Müslümana kin gütmem ve Allah’ın bir başkasına verdiği nimeti asla kıskanmam.’
Abdullah bunun üzerine: ‘Seni Cennetlik yapan ve bizim sahip olamadığımız şey işte budur.’ dedi.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 166.)
“Enes b. Malik, Rasulullah'ın şöyle buyurduğunu bizlere haber verir: “Birbirinize kin tutmayınız, hased etmeyiniz, sırt dönmeyiniz ve ilginizi kesmeyiniz. Ey Allah’ın kulları, kardeş olunuz.” (Buhârî, Edeb 57, 58, 62)
"Onlardan (Muhacir ve Ensardan) sonra gelenler ise: “Rabb’imiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla. Müminlere karşı kalbimizde bir kin bırakma. Rabb’imiz! Şüphesiz ki Sen, çok şefkatli ve çok merhametlisin” derler." (Haşr Suresi 10)
Kardeşlerimize sahip çıkıp onlara halisane ve gönülden dua etmeliyiz.
Selâm hidayete tabiî olanların üzerine olsun.