Kemalistlerin andı, bizimse akidemiz var
1940’larda yayınlanan TDK sözlüğündeki “Din” maddesinde yer verilen “Türkün dini Kemalizm’dir” ifadeleri de, söz konusu “Türk ulusu” için hangi hayat nizamının/dinin uygun görüldüğünü özetler niteliktedir. Evet, fıtri bir kavim olarak Türklerin çoğunluğunun kendilerini nisbet ettiği din İslam olabilir, fakat Kemalist kadro, bir irtidat projesi olarak projelendirdikleri Türk ulusu için din (hayat nizamı, ülke, ideoloji) olarak Kemalizmi belirlemişlerdir.
Osmanlı bakiyesi Anadolu topraklarında, 1923 yılındaki Cumhuriyet ilanıyla birlikte baştan sona bir toplumsal mühendislik çalışması ve devlet gücü dayatmasıyla batı tipi laik bir “ulus yaratma” çabasına girişen Kemalist rejim, toplumu kendisi için biçilen işbu ulus gömleğine uygun hale getirmek için batının kültür, eğitim-öğretim, hukuk, ekonomi alanlarındaki normlarını kopyaladığıgibi, Almanya ve İtalya gibi ülkelerde yükselişte olan faşizm ve nazizmin tektip insan ve toplum inşa etme yöntemlerini de ithal etmeyi ihmal etmedi.
İlkokullar dahil okullarda İtalyan faşizminin tören, marş ve propaganda biçimleriyle askeri nizamı esas alan eğitim metodunu benimsenerek uygulamaya konuldu. Ulus inşası, nationalizm ideolojisini doğası gereği, fıtri kimlikleri yok sayıp tamamen ulus inşansa girişen kadronun ideolojik tercihlerine dayalı bir toplum mühendisliğini ifade ettiğindendir ki, söz konusu törenlerde, oralarda okunacak marşlarda atılacak nutuklarda ve yapılacak propagandalarda bir gerçekliğe dayanmaya ihtiyaç duyulmaz.
Bir Çek yazarın isabetli tesbitiyle “Uluslar ulusçuluğu değil, ulusçuluklar ulusları üretir.” Nitejim M.Kemal’in kendisine soyadı olarak “Atatürk” ismini uygun görmesinin sebebi de burada yatmaktadır. Türk kavmi kökenleri ancak 19. Yüzyıla dayanan köksüz bir kavim olmadığına göre, M. Kemal’in “atası olduğu” Türklük, fıtri bir kavim olan Türkler değil, bizatihi onun projelendirip ürettiği bir toplum mühendisliği ürünü olan “Türk ulusu”dur.