22-07-2022 12:09

Kervan mı, ordu mu?

Son yirmi yıllık süreçte Türkiye’deki “İslami kesimler”in önemli bir kısmında, mevcut laik-kemalist câhiliye düzeninin akidevi açıdan konumlandırılması, fert ve topluluklar bazında Müslümanların düzen ve aktörleri karşısındaki konumlanmaları, takınılması gereken tutum konusunda yaşanan savrulmalara, Bedir’de yaşananlar çerçevesinde bakıp, bu zaviyeden bir muhasebeye tâbi tutmakta fayda vardır.

Kervan mı, ordu mu?
Son yirmi yıllık süreçte Türkiye’deki “İslami kesimler”in önemli bir kısmında, mevcut laik-kemalist câhiliye düzeninin akidevi açıdan konumlandırılması, fert ve topluluklar bazında Müslümanların düzen ve aktörleri karşısındaki konumlanmaları, takınılması gereken tutum konusunda yaşanan savrulmalara, Bedir’de yaşananlar çerçevesinde bakıp, bu zaviyeden bir muhasebeye tâbi tutmakta fayda vardır.
 
Bu süreçte yaşananlara ve gelinen noktada “İslami kesimler”deki irtifa kaybına baktığımızda, bu süreçte, Rabbimizin Kitab-ı Keriminde açık olarak bildirdiği ve Rasulullah ve beraberindeki ilk neslin mücadele sürecinde müşahhaslaştırdıkları İslami hareket perspektif ve ilkelerinin, istikamet bilincini diri tutmaya gayret gösteren az sayıdaki topluluklar dışında gözetilmediğini, İslam dâvâsının hakikat ve hâkimiyet iddiasıyla mutabık olmayan, bâtılı zail kılma hedefi yerine, bâtılın kanatları altında “var olma hakkı”na rıza gösterilen bir noktaya evrilindiğini görmek zor olmamaktadır.
 
YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !