23-03-2019 10:14

Kitap nasıl okunmalıdır?

Yüreklerimiz bombalanıyor her gün. İnsanlar sıcak savaş dönemlerinde düşen bombaları görürler de, soğuk savaş dönemlerinde başımıza yağan bombaların genellikle farkında olmazlar. Her gün binlerce söz, resim, melodi ve filmle beynimiz bombardımana uğrar. Bunların hangisi faydalı, hangisi zararlı? Nasıl ayırt edeceğiz? Elimizdeki ölçü ne olacak?

Kitap nasıl okunmalıdır?

Yüreklerimiz bombalanıyor her gün. İnsanlar sıcak savaş dönemlerinde düşen bombaları görürler de, soğuk savaş dönemlerinde başımıza yağan bombaların genellikle farkında olmazlar. Her gün binlerce söz, resim, melodi ve filmle beynimiz bombardımana uğrar. Bunların hangisi faydalı, hangisi zararlı? Nasıl ayırt edeceğiz? Elimizdeki ölçü ne olacak?

Okumak nefislerimizi inkılâba uğratmaktır. Okumak hayat anlayışınıza her gün yeni bir renk eklemektir. Okumak tazelenmektir, olgunlaşmaktır. Okumak kendimizi sorgulamaktır. Önümüze yığılan bilgilerin, efsanelerin, kabullerin ve dayatmaların sınanması, gönlümüzdeki gizli putların kırılması, ölü kalplerin dirilmesidir. Okumak mutlak gerçeğe sevdalanmaktır.

Cemil Meriç diyor ki; “…Uğrunda kaç gün aç kaldın? Hangi zillete katlandın? Sana yetiyor mu bu kitap? Bütün canlı hayaletlerden uzak onunla bir mağarada yaşayabilir misin? O kitap senin değil dostum! Açmayacaksın kapağını, okumayacaksın. Okusan da seninle konuşmaz. Sen kitabı cildine, insanı kürküne göre değerlendirecek kadar çocuksun.”[1]

Kitap; “Susturduğunuz zaman sessiz, konuşturduğunuz zaman konuşan, meşguliyetiniz varken sohbete başlamayan, çalışma zamanında sizi rahatsız ermeyen, kendisi için giyinip süslenme ve utanıp sıkılma zahmeti gerektirmeyen bir gece misafiri, yüzünüze karşı dalkavukluk etmeyen bir arkadaş, azdırıp saptırmayan bir dost, bıktırıp usandırmayan, münafıklık yapmayan ve size karşı yalan söyleyip dolap çevirmeyen bir yoldaştır.”[2]

Kutsal kitabının ilk emri “Oku!” olan bir toplumun; bu gün, onu okumaya teşvik eden, şahsiyetini ve yapısını geri kazanma hususunda okumanın önemini ona açıklayacak kimselere ihtiyaç duyması ne acıdır.

Kendini ve kâinat kitabını okuyabilmek

Okumak fizikten metafiziğe, dünyadan maveraya doğru derin düşüncelerle buluşturan erginlikteyse ve hakikate açlıktan kaynaklanıyorsa soylu bir eylemdir. Yoksa hayatımızın bir döneminin modası yahut karman çorman ve niteliksiz ise keçiboynuzu bir verim için boşuna gözlük numaranızı büyütmüşsünüz demektir. O zaman –Allah korusun- ukalalık olsun diye, insanlara malûmatfuruşluk taslayım diye okumuş olursunuz ki Âşık Veysel’in diliyle “Beyhude dolanır, boşa yorulursunuz.”

Atalar “En büyük âlem senin içinde gizlidir” demişlerdir. Âlemin özü, özetidir inan.

W. Channing, “Okumasını bilirsen her insanın bir kitap olduğunu göreceksin” der. Bu gerçeğin idrakinde olan Cemil Meriç de “Her kitapta kendimizi okuruz” diyerek çeker dikkatimizi.

Okumaktan maksat sadece yazılı metinleri okumak değildir elbette.

A benim bahtı yârim

Gönlümün tahtı yârim

Yüzünde göz izi var

Sana kim baktı yârim

manimizi hatırlamanın vaktidir şimdi. Yüzdeki göz izini okuyana ne denebilir ki?

Kitap gizli bir hazine mi, bataklık mı?

İnsan kendi bilgilerinin yeterli olduğu hissine kapıldığı an yani kitabı kapatınca, onunla bağını kesince uçurumun kenarında demektir.

Kitap çile çekilerek yazılabilirse, içindeki bilgi size bir birikim kazandıracak yoğunluktaysa ve rüştünü ispatlamışsa yeni keşfedilmiş bir hazine gibidir. Hazineye sahip olan kimse mirasyedi edasıyla tüketse bile mutlaka ondan faydalanır.

Her kitap böyle değildir kuşkusuz. Nasıl ki sağlıklı beslenmesini bilmeyen bir kimsenin midesi bozulursa, hangi kitabı, niçin ve nasıl okuyacağını bilmeyen kimsenin de zihni bulanır, gönlü bozulur. Kitap okumak ciddi bir iştir. Okuma ciddiyetle yapılmazsa insan bir bataklığa saplanabilir… Elimizde tuttuğumuz iki karton kapak arasına sıkışmış cümleler topluluğu zihnimizi aydınlatan, ışıklarıyla yol gösteren bir hazine olabileceği gibi, pis kokular arasında çırpındıkça bizi yutan bir bataklık da olabilir…

Kitap okuma usulleri

Franz Kafka’ya göre “Bir kitap içimizdeki donmuş denizi parçalayacak bir balta olmalıdır.” İçimizdeki buzları kırmanın yolu kitaptan geçtiğine göre nasıl okunmalıdır kitap?

Yeryüzünde kitap şeklinde belirmiş bütün kültür mahsullerini satır satır okumaya bir insanın ömrü yetmez. 10 yaşında okumaya başlayan bir kimse her hafta bir kitap okusa 60 yaşına geldiği zaman 2600 kitap okumuş olacaktır. Bu da çoğu kez mümkün değildir.

Okunacak o kadar çok kitap var ki, onları nasıl okumalı, nasıl faydalanmalı? Ne yapmalı, nasıl okumalı? Tahlili okuyuş, tarama şeklinde okuma ve kritik ederek okuma usulleri eminim ciddi okuyucular için yol gösterici olacaktır.

Bütün beşeri kültürleri karakteristik gruplar halinde sınıflandırmak mümkündür. Farklı kültür mahsullerinin yoğunlaştığı meseleler de aslında sınırlıdır. Özellikle sosyoloji, ahlâk, tarih, ekonomi, politika ve felsefe ile ilgili çalışmalar daima gölgesinde barındıkları büyük fikir hareketlerinin ya aynen ya da yorumlanarak tekrarından ibarettir. Konusunun uzmanı ehil bir kalemden çıkmış kült eserleri okumak işimizi kolaylaştıracaktır.

Önemli olan insanın kendini ve kendi kitabını iyi okumasıdır. Gideceğin limanı bilmelisin ki rüzgârın sana faydası olsun.

Hayrettin Durmuş

 

 

[1] Cemil Meriç, Jurnal, İletişim Yayınları. s. 290-291

 

[2] El Cahiz, Kitap Okuma Şuuru, Marifet Yayınları. s. 41

YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !