Kitap Tanıtımı: Kur’an Kıssaları Işığında Mücadele Fıkhı
Servet Karadeniz yazdı...
Kitap, hacmi az olmasına rağmen okuyucusunda merak uyandırmakta ve dikkatlice okunacak bir eser niteliği arz etmektedir. Şükrü Hüseyinoğlu’nun yakın zamanda kaleme aldığı Kur'an Kıssaları Işığında Mücadele Fıkhı kitabına başlarken sözü bir soruyla başlatmak isterim:
Yazarı, bu kitabı yazmaya iten sebep ne olabilirdi?
Söz konusu kitabın, yakın zamanda toplumumuzda kendisini İslam’a nispet eden kesimlerin bir zamanlar meydanlarda haykırdıkları ve taviz vermedikleri söylemlere nispeten değişen konjüktürel sebeplerden ötürü sözlerini eğip bükmeleri ve insanların yanlış yönlendirilmesi gayretlerine karşı yazıldığı anlaşılmaktadır.
Kitabımız giriş, gelişme ve sonuç bölümünün yanı sıra, ek olarak son sayfalara eklenmiş iki makaleden oluşmaktadır.
Giriş bölümünde daha çok kavramlar üzerine yoğunlaşırken, gelişme bölümünde bu kavramların mahiyetini oluşturan kıssaların günümüzdeki yanlış tasavvurundan bahsedip, aynı şekilde yaşanmış tecrübelerin mücadelesinden ve sonucundan bahsedilmektedir.
Bunları biraz daha açarsak yazarımız kitabı yazarken istikamet krizini yaşamakta olan insanların uyanmasını göz önünde tuttuğu içindir ki kitabın girişinde, ileride sık tekrarlanacak konuların temel kavramını vermektedir.
Bu kavramlardan ilki olan, mücadele fıkhıdır. Bu kavram kitaba da isim teşkil etmektedir. Mücadele fıkhı kavramına geleneksel anlayışlarda verdiği algıların eksik olduğunu söyledikten sonra "fıkıh deyince geleneksel anlayışlarda daha çok dar anlamda ibadet ve muamelat konularıyla sınırlı bir şekilde değerlendirdiğini söyledikten sonra kendi tanımlamasıyla tezekkür, tedebbür ve tefekkür şeklinde ifadesini bulan anlama ve kavramaya yönelik zihni/kalbi süreçler yoluyla rabbani ölçüleri anlama ve onlarla hayat arasında doğru bağları kurma çabası diye de anlamlandırmakta" olduğunu görmekteyiz.
Bu kavramlardan ikincisi olan ‘’Kıssa’’ mefhumuna ise "Toplumdaki algılayışın aksine kıssaların maksadı, geçmişe dair bilgiler aktarmak olan birer tarih anlatımı ve hikâye değil; yoldaki işaret taşları, istikamet tabelaları hükmünde olduğu gerçeğini bu kelimenin bu anlam boyutu da teyit etmektedir.’’ demiştir.
Kıssa mefhumuna yanlış yaklaşım biçimlerinden de bahseden yazarımız Hüseyinoğlu, bunlardan birinin Kur'an kıssalarının vakiliğinin/yaşanmışlığının bir gereklilik olmadığını savunan yaklaşım, diğerinin kıssalardaki anlatımların sembolik olduğunu iddia eden yaklaşım biçimleri olduğunu dile getirmiştir.
Yazarımızın bu iki yanlış söylemine ek olarak özellikle toplumumuzda bir veba gibi yayılan diğer bir yanlış algıyı, kıssaların sadece belli bir topluma, belli bir kesime indiği; bunlardan da Müslümanların sorumlu tutulmayacağı algısını da göz önünde bulundurmasını da umardık.
Bu durumlardan sonra peygamber kıssalarından çıkarmamız gereken sonuçları; kıssalara giriş yapmadan maddeler halinde kitabın gelişme bölümünde sunması; okuyucunun bu maddeleri zihnine işlemeden geçebileceğini görmekteyiz ki, okuyucuya aktarılmak istenen mesaj tam verilmemiş olabilir.
Gelişme-sonuç paralelliğinde ele aldığı Peygamber kıssalarında biz Müslümanlar olarak çıkarmamız gereken metod ve sonuç mefhumlarının alt yapısını ayetler ışığında temellendirerek insanlık sürecinin Kur'andaki başlangıcı Âdem (a.s.) ile başlayıp silsile takibiyle Son elçi Muhammed'e (a.s) kadar sırayla ele alarak değerlendirmektedir.
Bu değerlendirmeleri; kıssa sonucu ve metodları maddeler halinde özetle sıralayacak olursak;
1-Âdem(a.s.) ve İdris (a.s) = Toplumsal anlamda mücadelelerinden bahsedilmez.
2- Nuh (a.s.) ve Daveti = Akidevi ayrışma, batılla uzlaşma değil restleşme, vahyi tebliğ ederken ücret talep etmeme, mesajı 950 yıl süresince gece gündüz demeden, açıktan gizliye tebliğinin yapılması örnekliği.
3-Hud (a.s.) ve Salih (a.s.) = Bulunduğu kavminin dünyevileşme tablosu, tekebbür, zorbalık ve zayıfların hakkının gasp edilmesine yönelik mücadelesi. Rasulun mücadelesine karşı zulmetme tavırları.
4-İbrahim (a.s.) ve Daveti = Kavmine karşı mesajı açığa vurmasıyla beraber, baltasıyla zihinlerdeki putları sorgulamaya götüren pratik eylemi. Hak ve Batıl mücadelesinin temel ekseninin Tevhid ve şirk mücadelesinin örnekliği ve adayışı.
5-Lut (a.s.) ve Daveti = Ahlaken yozlaşma ve sapkınlığa yönelik mücadele, toplumun ıslahı çabası ve kavminin Lut (a.s.)’a eziyeti.
6-Şuayb (a.s.) ve Daveti = Şımarmış bir azınlığın ekonomi sömürüsü ve Muttafifin algısının tablosu. Elçinin ikame ettiği namazın toplumsal ve siyasal işleyişe etkisine tavırlar, elçiye eziyetler.
7-Yusuf (a.s.) ve Daveti = Kuyulardan saraylara, saraylardan zindanlara yolculuk yapan Yusuf (a.s.)’in Melikin tahtına geçmesiyle yaşanılan durum ve uçlara çekilmiş yorumlar, iftiralar.
‘’Toplumda özellikle çarpıtılan Hz. Yusuf’un kıssasındaki ‘’kaleyi içten fethetme’’ durumlarını ayrıntılı şekilde açan yazarımız daha önce şahit olduğu birkaç olaya atfen çözümler sunup bu durumları delil getirenlere yönelik soruları ve bu olayı daha da açacak kaynaklardan delil getirip kişileri bu makaleye yönlendirmesi de takdire şayan bir harekettir.’’
8-Musa(a.s.) ve Daveti = Beşikten olgunluğa süren bir sürecin olgunlaşmasıyla beraber geçen süre zarfı, kavminin köleleşmiş zihniyete rağmen bir yandan tebliğ davetleri diğer taraftan Tağutlaşmış zümreye (Firavun, Mele-Mutref, Belam, Karun) davet süreci, Dilin Yumuşaklığı Korku ve tevazünün adresi Musa(as)’in haksözü meydanlarda haykırıp zafere ulaşması.
9-Firavunun sarayında imanı saklayan Mu’min = Sarayda Musa(a.s) ‘yı öldürme planlarının yapıldığı bir toplantıda öldürülme kaygısı taşımadan, sözü örtmeden, tam vaktinde haksözü haykırması olayı ve toplumun bu mümin üzerine kurduğu pembe senaryolarla, insanların yanlış yönlendirilmesine cevaplar.
10-Ashabı-ı Kehf ve Mücadelesi = Bir grup gencin akidevi duruşlarında sabit kalmak için toplumundan hicret edilme sürecinin örnekliği ve toplumun bu örnekliği; mağaraya çekilip sessizlikle suçlaması olaylarına cevaplar ve dik duruşun her daim olduğunun söyleminin vurgusu.
11-Muhammed (a.s) ve Davetinde İse = Toplumdaki algıya nazaran Önceki resullerin örnekliğindeki hareket metodundan sapmayan ve Kur'an kıssalarının Muhammed (a.s.) ve arkadaşları için Rabbani istikametin müşahassas işaret anlamı taşıdığı ve bu ölçüler dâhilinde hareket ettiğini dillendirmiştir.
Gelişme-sonuç paralelliğinde ele alınan kısımdan sonra yazarımız Hüseyinoğlu’nun ‘’Fıkıhsızlığın, sorumsuzluğun, başına buyrukluğun; Müslümanları ve ümmet coğrafyasını kasıp kavurduğu ve emperyalist kâfirlerin alçakça müdahalelerine daha da açık hale getirdiği günümüzde, İslami mücadelenin ilkelerine dair bir farkındalık ve bilinç oluşturmaya’’ yönelik yazdığı bu kitabın mahiyetini belirterek sonuç bölümünü de böylece bitirmiş olmaktadır.
Ve son olarak kitabın son sayfalarında okuyuculardan okumasını istediği iki makalenin ana ekseninde de belirtirsek;
-ilk makalesinde Türkiye'de ve İslam coğrafyasının sair bölgelerinde bir yandan Kur'anın, cahiliyeye dayalı toplumsal/siyasal işleyişlerden ilkesel ayrışmaya dayalı açık ve net ölçülerine rağmen,cahiliye düzenlerinin cahili iç siyasetlerine dâhil ve angaje olanların da Kuran’ın cihad ve kıtal konusundaki yine açık ve net ölçülerine rağmen ölçüsüz İslam ve insanlık dışı bir şiddet politikasını benimseyenlerin de bu noktaya gelmelerinin temel sebebi ‘’Söz konusu olan İslam ise, hiç bir şey teferruat değildir’’ hakikatini kavrayamamış olmalarıdır’’ demiştir.
İkinci makalesinde ise Müslümanların geçtiği bu dönemde atmaları gereken iki adım olduğu bu adımlardan bir tanesinin
*STK formatından cemaat formatına geçmek,
*İslami çalışmalarda hali hazırda yaygın durumda olan kilise formunu terk edip, mescid formuna geçmek’, diyerek bu iki madde üzerinde daha da açarak Müslümanların evrildiği yerden tekrar öze dönüşe yönelmek gerektiğini söylüyor.
Kitabın Adı: Kur’an Kıssaları Işığında Mücadele Fıkhı
Yazar: Şükrü Hüseyinoğlu
Yayın Evi: Ma’ruf Yay.
Sahife: 144
Basım Tarihi: Kasım 2016