Koronavirüs salgını ve içimizdeki akl-ı evveller

Koronavirüs salgını sürecinde birçok kıymetli Müslümanı kaybettik. Halen de durumu ağır olan, entübe durumda tedavi gören Müslümanlar var. Rabbim vefat edenlerimize rahmet, hasta olanlarımıza şifa ihsan etsin.

 

Hal bu iken, İslami camiada bazı akl-ı evveller, bu salgın ve tedbirler konusunda baştan beri komplocu ve alaycı bir yaklaşımla insanları yanlış yönlendirdiler ve yönlendirmeye devam ediyorlar. 

 

Bazılarının ağızları da iyi laf yaptığından maalesef Müslümanlar üzerinde, özellikle de gençler üzerinde etkili de oluyorlar. Bu kişiler, salgın sürecinde vefat eden Müslümanlar konusunda hiç vicdan azabı duyuyorlar mıdır acaba?

 

Oysa herhangi bir Müslümanın, salgın ve tedbirler konusunda alaycılığa yönelmek gibi bir cahilane tutum yerine, bu tür tutumlar takınan başkalarına müdahale eden bir konumda olması gerekir.

 

Rasulullah (a.s.)'dan rivayet edilen şu ölçü bu konuda yeterince yol gösterici olsa gerektir: “Bir yerde veba olduğunu duyarsanız oraya girmeyin, bulunduğunuz yerde veba çıkarsa da oradan ayrılmayın.” (Buhari, Tıb, 30; Müslim, Selâm, 32/92-100)

 

Kimi tedbirleri tartışmak, farklı ve mesela bağışıklığı güçlendirmeye yönelik daha etkili tedbirler önermek mümkün tabii ve dahası gerekli. Fakat burada sözüm, başından beri salgın ve tedbirler konusunda tamamen komplocu ve alaycı yaklaşımlar sergileyen akl-ı evvelleredir.

 

(Şükrü Hüseyinoğlu / İslam ve Hayat)