Kudüs’ün kadın muhafızı konuştu
Kudüs’te siyonist işgal askerlerinin her türlü işkencelerine maruz kalan, evi yakılan Fevziye Cabir, tek başına büyük bir direniş örneği sergiliyor. Yıkılan evinin yanına kurduğu çadırda yaşamını sürdüren Cabir, Türkiye’de yaşadıklarını anlattı. “Kudüs’ü asla terk etmeyeceğim” diyen Cabir, Filistinliler tarafından Kudüs’ün kadın muhafızı olarak görülüyor.
- Evi siyonist işgal askerleri tarafından yakıldı. Bu saldırılarda kocasını kaybetti. Yıkılan evinin yanına kurduğu çadırı 7 defa söküldü, eşyaları alındı. Her defasında para cezasına çarptırıldı. Ancak o yılmadı ve her defasında yeni bir çadır dikerek direnişine devam etti. Fevziye Cabir (52), Kudüs’te İsrail askerleri tarafından evleri yıkılan 8 bin Filistinli aileden sadece biri. Cabir, tek kişilik direnişine kurduğu çadırda devam ediyor.
Filistinliler tarafından Kudüs’ün kadın muhafızı olarak görülen Fevziye Cabir (Ümmü Kamil) yaşadıklarını İHH İnsani Yardım Vakfı genel merkezinde düzenlenen basın toplantısında anlattı.
Mescid-i Aksa’nın yakılmasının 40. yıldönümünde İstanbul Barış Platformu’nun davetlisi olarak Türkiye’ye gelen Fevziye Cabir, sözlerine “Ben İsrail tarafından evleri yıkılan binlerce Filistinliden sadece biriyim” şeklinde başladı.
İsrail askerlerinin 2 yaşlı insana gece yarısı operasyonu
Evinin 9 Kasım 2008 tarihinde İsrail askerleri tarafından bir gece yarısı operasyonuyla yakıldığını söyleyen Cabir, o geceyi şöyle anlattı: “İsrail yetkilileri evimi terk etmem için bana her türlü baskıyı yaptılar. İsrail turizm bakanı evime gelerek evimi terk etmem karşılığında bana para teklifinde bulundu. Evimi terk etmemem üzerine gece yarısı silahlı 50 İsrail askeri evimi bastı.
İki bayan asker, beni kollarımdan tutarak evimden dışarı çıkardı. Tekerlekli sandalyede yaşamını sürdüren kocamı da kollarından sürükleyerek yere attılar. Kocam kalp krizi geçirdi. İsrail askerleri gelen ambulansın eşimi hastaneye götürmesine müdahale ettiler.
Evimizin gasp edilmesi üzerine kocamla evimizin yayına kurduğumuz çadırda yaşamaya başladık. Bu çadırı da 7 defa söküp, içindeki her şeyi aldılar. Ancak ben her defasında çadırı yeniden dikerek, topraklarımı terk etmeyeceğimi söyledim. Mart ayında çadırım söküldüğünde hava çok soğuktu, buna rağmen şemsiyemi açıp, bir sandalyede oturdum. Bu saldırıların birinde kocam yine kalp krizi geçirdi ve hayatını kaybetti. Çünkü ilacını İsrail askerleri alıp götürmüştü. İsrail çadırı yıktığı gibi her defasında bana para cezası verdi.
Ama ben yılmayacağım. Baskılara boyun eğemeyeceğim. Sonuna kadar mücadele edeceğim.”
Siyonist işgalcinin Filistin halkına yaptıklarını anlatmak için Türkiye’ye geldiğini ifade eden Fevziye Cabir, “Biz hiçbir dine ve Yahudilere düşmanlık beslemiyoruz. Ancak karşı karşıya kaldığımız insan hakları ihlallerini dünyaya göstermek istiyoruz. Bizim dinimiz barış içerisinde yaşamayı emreder. Başka aileler de benimle aynı kaderi paylaştı. İsrail şimdi de 28 binayı yıkmak istiyor. İsrail’in amacı 2020 yılına kadar Kudüs’teki bütün İslam eserlerini yok etmek ve Kudüs’ü tamamen Müslüman nüfusundan tecrit etmek. Ayrımcı duvarı da bunun için inşa ettiler. Maalesef bu duvarın inşası devam ediyor” dedi.
‘İsrail topraksız bir halk oluşturmak istiyor’
Cabir, Filistin halkının Kudüs’te yaşadığı diğer hak ihlallerini şöyle anlattı: “Filistin halkı Kudüs’e girmek için onlarca kontrol noktasından geçiyor. Mescid-i Aksa’nın altındaki tünel kazıları devam ediyor. Müslümanların Aksa’da Cuma namazı kılmaları engelleniyor. İsrail, Mescid-i Aksa’yı halksız ve cemaatsiz bırakmak istiyor.
İsrail topraksız bir halk oluşturmaya çalışıyor. Biz Filistin halkı olarak her ortamda işkencelere, hak gasplarına maruz kalıyoruz. Topraklarımıza ve evlerimize el konuluyor. Ancak Kudüs’ü terk etmeyeceğiz. Bu konuda Türkiye halkından da destek bekliyoruz.”
İHH Başkanı Bülent Yıldırım ise “Mescid-i Aksa ve Kudüs sadece Filistin halkının değil bütün Müslümanların davasıdır. Bu davaya sahip çıkarsak İsrail amacına ulaşamayacaktır” dedi.