20-08-2009 18:44

Kur`an ayı Ramazan`ı Kur`an`la ihya edelim

Ramazan`ı Ramazan yapan onun Kur`an`ın doğum ayı olmasıdır. Öyleyse bu kutlu ayı Kur`an`la daha fazla hemhal olmak ve Kur`an`ın Rabbani çağrısını daha fazla insanla buluşturmak için bir fırsat bilelim.

Kur`an ayı Ramazan`ı Kur`an`la ihya edelim

İslam ve Hayat

  • Kur'an'ın doğduğu ay olma özelliği taşıyan ve bu itibarla Kur'an ayı vasfı taşıyan ayların sultanı Ramazan yeniden ufkumuzda belirdi. 

Onu özlemiştik. Bu kutlu ayın rahmetini, bereketini, eşsiz manevi atmosferini yeniden yaşamak özlemi her zaman içimizde taptazeydi. Ve Rabbimize hamdolsun ki bu yıl da özlem bitti. Şimdi Ramazan'ı onu ayların sultanı yapan anlamına uygun olarak idrak etme vaktidir.

Ramazan'ı Ramazan yapan onun Kur'an'ın doğum ayı olmasıdır. Öyleyse bu kutlu ayı Kur'an'la daha fazla hemhal olmak ve Kur'an'ın Rabbani çağrısını daha fazla insanla buluşturmak için bir fırsat bilelim.

Ramazan'ı Kur'an'la arınma, Kuır'an'la kuşanma ve Kur'anla dirilme ayı olarak idrak edelim. Ramazan'ımız bereketli olsun, yüreklerimiz, zihinlerimiz, evlerimiz, meydanlarımız Kur'an'ın mesajlarıyla dolsun. 

YORUMLAR
  • HUSEYİN SASMAZ   20-08-2009 22:48

    Hilâfet'i Tekrar Kurarak Ramazan'ı Yeniden Zafer Ayı Haline Getirin, Ey Müslümanlar! el-Hamdulillah, Müslümanlar bir kez daha mübârek Ramazan ayına kavuştular. Ramazan; el-Kur'ân-il Kerîm'in Levh-il Mahfûz'dan Beyt-ul İzze'ye inzâl edildiği aydır. O ayda öyle bir gece vardır ki o Leylet-ul Kadr, kulluk halindeyken ona şâhit olanlar için bin aydan daha hayırlıdır. Yine bu ay, Allah [Subhânehu ve Te'alâ]'nın, Müslümanlara savmı tutmalarını emrettiği, içerisinde şeytanları bağladığı, Cehennem kapılarını kapattığı ve Cennet kapılarını açtığı ve Müslümanların kendilerini takvâ ile yükselttikleri ve el-Kaviyy-ul Azîm olan Rableri ile güçlendikleri bir aydır. Allah [Subhânehu ve Te'alâ]'nın Şeriatı ile hükmedilen dönemleri yaşayan önceki nesil Müslümanlar, bu Ramazan ayını, Kâfirlere karşı elde ettikleri zaferler ile karşılıyorlardı. Nitekim Rasulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem] liderliğinde İslâmî Devlet, Arapların lider kabilesi olan Kureyş'i, Büyük Bedr Muhârabesi'nde en kötü bir hezîmet ile yenilgiye uğratmışlardı. Oysa güçlü, deneyimli ve donanımlı düşmanı karşısında İslâmî Devlet'in Ordusu, sayıca az ve teçhizatça zayıf idi. Allah [Subhânehu ve Te'alâ] şöyle buyurmuştur: وَلَقَدْ نَصَرَكُمْ اللَّهُ بِبَدْرٍ وَأَنْتُمْ أَذِلَّةٌ فَاتَّقُوا اللَّهَ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ "Gerçekten Allah size Bedir'de nusret verdi. Oysa sizler, oldukça düşük idiniz. O halde Allah'a ittikâ edin, umulur ki şükredersiniz." [Âl-i İmrân 123] Yine Ramazan ayında İslâmî Devlet, Mekke'nin Fethi'ni gerçekleştirdi ki bu, nihâî olarak Kureyş'in İslâmî Sulta'ya boyun büktürülmesi, başkaları üzerinde zorbalığına son verilmesi ve İslâmî Devlet'in diğer beldelere süratle genişlemesinin önünün açılması anlamına geliyordu. Nitekim Allah [Subhânehu ve Te'alâ] Mekke'nin Fethi'nden sonra şöyle buyurdu: إِذَا جَاءَ نَصْرُ اللَّهِ وَالْفَتْحُ ، وَرَأَيْتَ النَّاسَ يَدْخُلُونَ فِي دِينِ اللَّهِ أَفْوَاجًا "Allah'ın nusreti ve fethi geldiği [1] ve insanların fevç fevç Allah'ın Dîni'ne girdiklerini gördüğün zaman..." [en-Nasr 1-2] Rasulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem] ve Hulefâ-ur Râşidîn [Rıdvânullahi Aleyhim] sonrasında asırlarca süren İslâmî yönetim boyunca İslâmî Hilâfet Devleti, nice zorlu düşmanlar ile karşılaşmalarında Ramazan sırasında büyük zaferlere ulaştı. Bazı bölgelerinden bir asırdan fazla çöreklenmelerine rağmen, Müslümanlar Haçlıları eş-Şâm beldelerinden kovmayı başardılar. Daha önce Müslümanları korkunç tahribatlara uğratmalarına rağmen, Müslümanlar barbar Tatarları Ayn Câlut'ta hezîmete uğrattılar. Bunun içindir ki Müslümanların İslâm ile yönetildiği, işlerinin Allah'ın inzâl ettikleri ile yürütüldüğü dönemlerde Ramazan, İslâm'ın ve Müslümanların düşmanlarına karşı kazanılmış zafer destanları ile süslü idi. Oysa İslâmî Hilâfet Devleti'nden mahrum olduğu bu Ramazan'da Ümmet, hayatın hemen hemen her alanında Kâfirlerin dayatmaları ile karşı karşıyadırlar. Bu Ramazan Müslümanlar, Kâfir milletlerin, Müslümanların Afganistan, Irak, Filistin ve Keşmir topraklarındaki işgâllerinin katlettiği ölülerini saymakta, yaralarını sarmaktadır. Bu Ramazan, Müslümanların orduları Müslümanlara yardımdan alıkonulmaktadır, ama Kâfirleri Müslümanlardan korumak için tereddütsüz gönderilmektedir. Bu Ramazan, Müslümanların en değerli varlıkları olan dînleri saldırı altındadır, Batılı Sömürgeciler bu fâsid Batılı kültürünü, eğitim müfredatlarını reforme ederek, medya ve pazarlama araçları ile yaymaktadır. Yine bu Ramazan Müslümanlar, ardı ardına gelen zorluklar ile karşı karşıyadırlar, nitekim Batılı Kâfirler, Ümmet'in muazzam kaynaklarını sömürmektedirler. Dolayısıyla gerçekte bu Ümmet; toprakları ile, maddî kaynakları ile, nüfusu ile, orduları ile ve en büyük varlıkları ve yegâne sahîh dîn olan İslâm'ları ile muazzam bir Ümmet olduğu halde, yazıktır ki Kâfirler karşısında zillet içerisindedir. Bu vâkıa zaten kaçınılmazdı, zîra İslâmî Hilâfet Devleti olmadığı için siyâsetin ve yönetimin, emr-i bi'l ma'rûf ve'n nehy-i ani'l munkerden mahrum kalmasından ötürü, artık siyâset ve yönetim, Sömürgecilere göre ma'rufları emretmeye ve onlara göre münkerlerin nehyetmeye mahkum edildi. Siyâset, Allah'ı râzı etmek üzere Müslümanların işlerinin ihsân ile gözetilmesi olmaktan çıkarıldı, iktidardaki yöneticiler ile iktidara ulaşmak isteyen muhâlifler arasında Sömürgecileri hoşnut etmeye yönelik ucuz bir rekâbet ile kirletildi. Ey Müslümanlar! Bu Ramazan, Kâfirlerin uğrattığı zararlardan ötürü Ümmet'in çektiği son derece ağır acılar için sırf salâhı edâ edip savmı tutmakla yetinmemelisiniz. Bilakis Allah'ın Dîni'ni yeryüzüne tatbîk etmek ve İslâmî Hilâfet Devleti'ni yeniden kurarak İslâm'ı diğer tüm dînlere ve yaşam tarzlarına üstün kılmak için de çalışmalısınız ki Ramazan, yeniden zafer üstüne zafere şâhit olsun. Mevcut bozuk yöneticileri değiştirmek ve yerlerine Hilâfet'i kurmak için çalışmak, sırf bir ölüm-kalım meselesi değildir, daha da ötesi, Allah'ın bir farzıdır. Müslümanlar bu farzı yerine getirmedikleri sürece, bu yöneticilerin çoğu günahlarını ve cürümlerini de dolaylı olarak kabullenmiş olurlar. Müslümanlar durumu, bu dünyada daha da kötüleşir ve Âhiret'te de azâba müstahak olurlar. Rasulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem] şöyle buyurmuştur: إِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ لاَ يُعَذِّبُ الْعَامَّةَ بِعَمَلِ الْخَاصَّةِ حَتَّى يَرَوْا الْمُنْكَرَ بَيْنَ ظَهْرَانَيْهِمْ وَهُمْ قَادِرُونَ عَلَى أَنْ يُنْكِرُوهُ فَلاَ يُنْكِرُوهُ فَإِذَا فَعَلُوا ذَلِكَ عَذَّبَ اللَّهُ الْخَاصَّةَ وَالْعَامَّةَ "Muhakkak ki Allah, özelin (belirli kimselerin) yaptıklarından ötürü geneli (insanların genelini) cezalandırmaz. Tâ ki onlar, kendi aralarında münkeri görürler ve onu reddetmeye kâdir oldukları halde onu reddetmezler. Ne zaman ki böyle yaparlar, o zaman Allah hem özeli hem de geneli cezalandırır." [Ahmed b. Hanbel] O halde Ramazan'ın bereketinden bütünüyle istifade ediniz, Allah Subhânehu'ya, yerlerine Hilâfet'i yeniden kurmak üzere fâsid yöneticilere karşı mücâdelenizi yoğunlaştırarak da yöneliniz. Ancak ve sadece Hilâfet, İslâm'ı yeniden bir otorite olarak ikâme edecektir, böylece Müslümanların dînleri koruma altına alınacak ve düşmanlarının kalplerine müthiş bir korku salınacaktır. Biliniz ki Allah size zafer vaat etmiştir, ama siz O'na karşı sâdık ve muhlis olursanız... وَلاَ تَهِنُوا وَلاَ تَحْزَنُوا وَأَنْتُمْ الأَعْلَوْنَ إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ "Gevşeklik göstermeyin ve üzüntüye kapılmayın, üstün gelecek olanlar mutlaka sizlersiniz, eğer gerçekten mü'minler iseniz." [Âl-i İmrân 139]