03-12-2020 10:07

Kur`an`ı, zerre miskal anlayamamış profesör ve hezeyanlarına kısa değini

Oysa sözünü edip durduğu, Ebu Leheb, Velid b. Muğire, Ebu Cehil gibi Mekke mele`sinin (Darun Nedve yöneticilerinin), Kur`an mesajı açısından tarihsel bir figür niteliği taşımadığı, tıpkı Firavun gibi, Karun gibi kıyamete kadar benzerleri görülebilecek bir prototip özelliğine sahip olduğunu en iyi bilmesi gerekenlerden bir olması icap ederdi. Değil mi ki kendisi meal ve tefsir yazacak kadar Kur`an ilimleriyle ilgili birisi.

Kur`an`ı, zerre miskal anlayamamış profesör ve hezeyanlarına kısa değini
Marmara İlahiyat Fakültesi öğretim üyelerinden, meal ve tefsir yazacak kadar Kur'an ilimleriyle ilgi ve iştigali bulunan Prof. Dr. Mustafa Öztürk, birçok defa olduğu gibi yine hezeyanlarıyla gündemde.
 
Kur'an'ın, (haşa) Allah'ın kelamı değil, Rasulullah'ın Allah'tan aldığı genel manaları kendi yorumu ve ifade tarzıyla ortaya koyduğu bir metin olduğunu iddia edecek kadar hezeyanda nirvana düzeyine çıkmış olan Öztürk, bu iddiasına dayanak olarak da Kur'an'da Mekke ileri gelenlerine yönelik eleştirel dili misal veriyor.
 
Ona göre, Kur'an'ın ufku (haşa) 7. asır Mekke'siyle sınırlı. Oysa sözünü edip durduğu, Ebu Leheb, Velid b. Muğire, Ebu Cehil gibi Mekke mele'sinin (Darun Nedve yöneticilerin), Kur'an mesajı açısından tarihsel bir figür niteliği taşımadığı, tıpkı Firavun gibi, Karın gibi kmıyamete kadar benzerleri görülebilecek bir prototip özelliğine sahip olduğunu en iyi bilmesi gerekenlerden bir olması icap ederdi. Değil mi ki kendisi meal ve tefsir yazacak kadar Kur'an ilimleriyle ilgili birisi.
 
Fakat görüldüğü üzere asıl mesele bilmek değil, idrak edebilmek, kavrayabilmek. Belli ki söz konus zat, bilgide zengin ve fakat idrakte, fıkhetmekte son derece fakir.
 
Arif Nihat Asya Anlamış, Bu Profesör Anlayamamış
 
Türkiye'deki talihsizliklerden biri de, ciddi şekilde tedavi görmesi gereken insanların, işi gücü bırakıp İslam hakkında konuşmaya yöneliyor olmalarıdır.
 
Mesela Cübbeli, hem ruhsal, hem ahlaki açıdan ciddi bir tedaviden geçmesi gereken hastalıklı biri. Ancak toplumun bir kesiminde hoca muamelesi görebiliyor ve her dönemde kullanışlı figürlere ihtiyaç duyan psikolojik harp enstrümanı belli başlı Tv kanalları tarafından hoca olarak ekranlara çıkarılıp konuşturuluyor.
 
Mustafa Öztürk de benzeri bir figür. Adam ağır bir psikoloji hastası. Bu da sır değil, bizzat geçtiğimiz yıl gazete yazılarında kendisi bu durumunu ifade ederek ağır psikolojik travmalar yaşadığını haber vermişti.
 
Be adam, hastaysan git hastalığını çek, tedavi yollarını ara. Niçin İslami değerleri tezyif ederek, insanlığın yegâne tutunacak dalı olan Kitabullah hakkında cahilce yorumlar yapıp gündem olarak psikolojik bunalımlarını ötelemeye çalışıyorsun?
 
Bu zat güya meal ve tefsir yazan birisi. Oysa yazıp söylediklerinden, Kur'an'ı zerre anlamadığı çok açık. Bakın, bu adam Kur'an'ın Ebu Leheb'i, (ismen olmasa da ) Velid b. Muğire'yi, Ebu Cehil'i vs konu edinmesini, Kur'an'ın bir dönemin Mekke'sini aşamayan bir ilgi alanı olduğu şeklinde ifade edebiliyor. 
 
Bunu yaparak da aslında Kur'an'ı, İslami ilimlerle ilgili olmayan, Mevlevilik kültürüne sahip şair Arif Nihat Asya kadar bile anlayabilmiş olmadığını gösteriyor. Ne diyordu o meşhur  şiirinde Asya; "Ebu Leheb ölmedi ey Muhammed, Ebu Cehil kıtalar dolaşıyor."
 
Rabbimizin Kur'an'da, bir tarihsel kesit ve toplumsal işleyiş üzerinden tarihler üstü, kıyamete kadar insanlara yol gösterecek evrensel mesajlarını verdiğini şair anlamış, fakat bu ilahiyat profesörü anlayamamış.
 
Lütfen sen git tedavine devam et Mustafa Öztürk, o hastalıklı dilini de Kitab-ı Kerim'den derhal çek.
 
(Şükrü Hüseyinoğlu / İslam ve Hayat)
 
YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !