10-01-2022 09:11

Kur Krizi Düzen Sorunu mu, Sistem Sorunu mu?

Açık bir kapitalist düzen krizi olan kur krizini halka “sistem krizi” olarak propaganda edip, çözümü de “eski sisteme dönüş” olarak ifade eden muhalefet de, buna karşılık parlamenter sistemin işler olduğu dönemdeki daha büyük krizleri gündeme getirerek “cumhurbaşkanlığı sistemi”ni çözüm olarak sunan iktidar da, bu yaklaşımlarıyla kapitalizm adlı kralın çıplaklığını perdelemeye ve onun beyin ölümünü geciktirmeye çalışıyorlar.

Kur Krizi Düzen Sorunu mu, Sistem Sorunu mu?
Türkiye’de yakın geçmişi hatırlayanlar, ikide bir patlak veren kur krizlerine hiç yabancı değildir. Yakın dönemde 1994, 2001, 2008, 2018 krizleri, zaten düşe kalka yürüyen mevcut ekonomiyi ciddi hasarlara uğratan, halkın yoksulluğunu derinleştiren krizler oldu. 2001 yılında bir hafta öncesinde iktidar medyası “Pembe Perşembe” manşetleri atarken, bir hafta sonra yaşanan “Kara Çarşamba” krizi unutulacak gibi değildir mesela. 
 
Geçtiğimiz yıldan bu yana dalgalı biçimde yaşanan ve Kasım ayı içinde adeta freni patlayıp ciddi bir krize dönüşen döviz kurlarındaki ani yükselişler, politika arenasını da hareketlendirdi doğal olarak. Doların bir ara 13.50 TL rakamını görmesi, yaşanan krizin boyutunu anlamak için yeterli olsa gerek. 2001 yılında yaşanan krizin o dönemin iktidarını yolcu etmiş olmasına kıyasen, benzer bir neticenin bugün için de ufukta belirdiği yorumuyla, muhalefet sesini yükseltmeye başladı. 
 
Muhalefetin yaşanan krizle ilgili ana argümanı, krizin müsebbibinin “cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” olduğu yönündedir. Muhalefete göre çözüm ise, yeniden “parlamenter sistem”e dönmektir. CHP’den İyi Parti’ye, SP’den Gelecek Partisi’ne, Deva Partisi’nden Memleket Partisi’ne ortak teşhis bu noktadadır. Kısacası muhalefete göre, sorun kapitalist düzen, faize ve sıcak paraya dayalı rant ekonomisi değil, bu düzen ve ekonomiyi işletme sistemindedir! Birkaç yıldır muhalefet ve iktidarın, halkı sistem tartışmasıyla manipüle ederek, rejim sorununu itinayla gündemden düşürdükleri gözlerden kaçmamaktadır. Sanki Türkiye’de bir rejim sorunu yokmuş, bütün mesele bu rejimin hangi sistemle yönetilmesi imiş gibi bir algı oluşturulmaktadır, hem muhalefet hem iktidar tarafından.
 
Oysa Türkiye’de de tüm dünyada da yaşanan temel sorun rejim sorunudur. Kapitalizm, insanlığın kaynaklarını har vurup harman savurmakta, her şeyin fıtratını tahrif etmeye yönelmekte, tüm yeryüzünün dengelerini altüst etmekte, Allah’ın kulları için bahşettiği kaynakları yağmalamakta ve dünyayı aşırı zenginler ve fakirler kulübüne çevirmektedir.
 
Faize, ranta dayalı kapitalist ekonomi düzenini uygulayan tüm ülkeler, kapitalist sömürü ağının parçası olmakta, kendi kaynaklarını kendi elleriyle emperyalistlere peşkeş çekmektedirler. Faizle borçlanmaya, sıcak paraya dayalı olarak işlettikleri ekonomileri, bu sebeple kırılganlığa mahkum olmakta, her türlü operasyona açık bulunmaktadır. 
 
Nitekim son dönemde Türkiye’de yaşanan kur krizinde Hükümet’in faiz indirimlerinin etkisi açıkça görülmektedir. Yirmi yıldır ülkeyi yöneten kadro, her nasıl olmuşsa birden bire “faizin haramlığı konusunda nas bulunduğunu” hatıra getiriyor (!), ancak yirmi yıldır semirtilen küresel ve yerli “faiz lobisi” adeta “Durun bakalım daha karpuz kesecektik” diyerek faizde bu aşamadan sonra bir puan indirimine bile tahammül etmeyeceği mesajını veriyor.
 
Açık bir kapitalist düzen krizi olan kur krizini halka “sistem krizi” olarak propaganda edip, çözümü de “eski sisteme dönüş” olarak ifade eden muhalefet de, buna karşılık parlamenter sistemin işler olduğu dönemdeki daha büyük krizleri gündeme getirerek “cumhurbaşkanlığı sistemi”ni çözüm olarak sunan iktidar da, bu yaklaşımlarıyla kapitalizm adlı kralın çıplaklığını perdelemeye ve onun beyin ölümünü geciktirmeye çalışıyorlar.
 
(İktibas Dergisi -Aralık 2021 Sayısı- Yorum)
YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !