20-09-2018 14:59

Kur’an’daki peygamber kıssalarının ortak noktaları

Kur’an-ı Kerim’in yaklaşık üçte birini oluşturan kıssaların büyük bir bölümü peygamber kıssalarını işler. Peki peygamber kıssalarının iletmeyi amaçladığı temel mesajlar nelerdir?

Kur’an’daki peygamber kıssalarının ortak noktaları

Kıssalar, Kur’an-ı Kerim’in yaklaşık üçte birini oluşturmaktadır. Bunların büyük bir bölümünü de peygamber kıssaları oluşturur. Peygamber kıssaları Kur’an’da bütünlük içinde ele alınmamıştır. Bunun tek istisnası Hz. Yusuf’un kıssasının aktarıldığı Yusuf suresidir. Peygamberlerin isimlerini alan sureler olmakla birlikte, aynı sure içinde birden fazla peygamber kıssası yer alabilmektedir. Bakara suresinden başlayarak kısa süreler de dahil olmak üzere hemen hemen her surede peygamber kıssalarına dair bölümler mevcuttur.

Kur’an-ı Kerim’in peygamber kıssalarını aktarırken kullandığı bu yöntem ilk bakışta dağınık, bölük pörçük veya bütünlüğü olmayan bilgiler yığını şeklinde görülebilir. Ancak her surede anlatılan kıssaların genel olarak o bölümde yer alan ayetlerin işlediği konuyu örneklendirmek, pekiştirmek, somutlaştırmak suretiyle kuvvetlendirdiği görülür.

İmlam inancının temel meselelerini ele aldığı İslam İnancı kitabında Muhammed Kutub, imanın şartlarından biri olan peygamberlere iman bahsinin üzerinde durur. Bu bahis içinde ele aldığı hususlardan biri de Kur’an’daki peygamber kıssalarıdır. Peygamber kıssalarının hangi surelerde hangi şekilde ve hangi amaçlarla geçtiği hakkında bilgi verdikten sonra özellikle A’raf, Hud ve Şuara surelerinde peygamberlerin hayatlarında dikkat çekilen ortak noktalar üzerinde durmaktadır.

Bu sureleri hangi tefsirden okursak okuyalım kıssalarda vurgu yapılan ve aşağıda sıralanan ortak noktaları açıkça görebileceğimizi söylüyor Muhammed Kutub:

1. Hepsinin getirdiği mesaj aynıdır: “Allah’tan başka hiç bir ilâh yoktur.”, “Allah’a kulluk edin. O’ndan başka ilâhınız yoktur.” Bundan anlıyoruz ki peygamberlerin gönderilmesindeki en önemli sebep insanların yaratıcılarını bilmeleri, O’nun tek olduğunu ve O’na ibadet edileceğini, hiçbir şeyi O’na ortak koşmamaları gereğini kavramalarıdır.

2. Hepsi toplumun yalanlaması ile karşı karşıya kalmış, sıkıntı, eziyet, ölüm ve kovulma tehdidi ile yüz yüze gelmişlerdir. Fakat görevlerinden bir an geri kalmamış olmaları bize gösteriyor ki inanç insan hayatındaki en önemli şeydir. Müminin, bu uğurda ne kadar sıkıntı çekerse çeksin, ödün vermemesi gerekir.

3. Her biri yalanlama ve baskı ile karşılaşınca Rabbine sığınıp, kavminin yaptığından O’na şikâyette bulunmuş, sıkıntısını gidermesini, beraberindeki müminleri kurtarmasını O’ndan istemiştir. Sıkıntılara sabredip, görevlerini aksatmamışlardır. Bundan öğreniyoruz ki mümin, şiddet ânında Allah’a sığınır, içinde bulunduğu bunalımı gidermesini ondan ister ve Allah’ın yardımı gelinceye kadar sabır ve sebat ederek, zaafa düşmez.

4. Yüce Allah her zaman elçilerine ve onlarla beraber iman edenlere, sıkıntılara dayanıp, inançlarını taviz vermeden korunduktan sonra yardım etmiştir. Bu bize, ne kadar darda kalırsak kalalım Allah’tan umut kesmemeyi, gösterdiği yolda emirlerine uyup bağlarımızı koruduğumuz sürece O’na yönelip bizi kurtarmasını istememiz gerektiğini öğretiyor.

5. Bu kıssalarda bir başka ibretli nokta da şudur: Batıl tarafları, çoğu zaman yeryüzüne egemen pozisyonda olmuşlardır. Allah onlara bir müddet izin vermiş ancak dünya ve ahiret azabından yine de kurtulamamışlardır.

YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !