29-06-2008 18:24

Kürtsüz din kardeşliği PKK`yı doğurdu

Abdulbaki Erdoğmuş`un Mehmet Bekaroğlu ile yaptığı söyleşilerden oluşan “Mahzun Mezopotamya, PKK ve Kürt Ulusalcılığının İnşası” kitabı Kürt sorununu çok yönlü olarak ele alıyor. Mezapotamya`nın beş bin yılık, Osmanlı`nın da yaklaşık dört yüzyıllık sadık tebaası olan Kürtler`in yok sayılmasıyla başlayan sancılı süreç soru ve cevaplarla ortaya çıkarılıyor.

Kürtsüz din kardeşliği PKK`yı doğurdu

Abdulbaki Erdoğmuş'un Mehmet Bekaroğlu ile yaptığı söyleşilerden oluşan “Mahzun Mezopotamya PKK ve Kürt Ulusalcılığının İnşası” kitabı Kürt sorununu çok yönlü olarak ele alıyor. Mezapotamya'nın beş bin yılık, Osmanlı'nın da yaklaşık dört yüzyıllık sadık tebaası olan Kürtler'in yok sayılmasıyla başlayan sancılı süreç soru ve cevaplarla ortaya çıkarılıyor.

Mahzun Mezopotamya PKK ve Kürt Ulusalcılığın İnşası, Abdulkadir Erdoğmuş'un Mehmet Bekaroğlu ile yaptığı söyleşilerden oluşuyor. Tanzimat neden Kürtler için dönüm noktasıdır?, Osmanlı- Kürt ilişkileri bilinmeden neden Kürtler hakkında fikir yürütmek doğru olmaz?, Cumhuriyeti kuran elit kadrolar ile ahali arasındaki temel fark neydi? Kurucu kadrolarda Kürtler de yer alıyor muydu? Hilafetin bölge Müslüman halkı üzerindeki birleştirici etkisinin Kürtler için önemi neydi? gibi birçok sorunun ardından gelen cevaplar ve her cevabın içinden çıkarılan yeni sorularla Kürt sorunun temellerine inen ikili, faydalı bir kitap ortaya çıkarmış. İslamcılığa ve Kürt meselelerine mevcut kavramlar ve bakış açıları dışından yaklaşanların peşinen ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalmayı göze aldığını belirten Bekaroğlu, demokrasi, insan hakları, Avrupa Birliği süreci, küreselleşme gibi süreçlerde son yıllarda bu sorunların daha yüksek sesle konuşulup tartışılıyor olmasının öneminin de altını çiziyor.  

HALİFEYE BAĞLI KALDILAR

“Osmanlı-Kürt ilişkilerini iyi bilmeden Kürtler hakkında doğru bir fikir yürütmek mümkün değildir” diyen Bekaroğlu'nun bu konudaki tespitleri bir hayli dikat çekici: “Herşeye rağmen Osmanlı padişahı Abdulhamid'e kadar Osmanlı'ya sadık kalan tek tebaa Kürtler olmuştur. Herkes devlet kurmaya çalışırken Kürtler büyük ölçüde halifeye bağlılıklarını sürdürmüşlerdir. Kürtler Osmanlı buyruğunda yaşarken en az Türkler kadar Osmanlı'ya ve halifeye sadık kalmışlardır. Bir devlet vardı ve bu devlet bölgede yaşayan herkesin, hem Türklerin, hem Kürtlerin hem de bütün Müslümanlarındı. Bu sebeple Kürtler milliyetçilik akımından en az etkilenen millet olmuştur.” Bekaroğlu, Osmanlı'nın çöküşünün ardından bağımsız bir Kürt devleti kurulmamasını ise şu şekilde yorumluyor: “Şeyh Said hareketi dahil 20.yüzyıl başlarında bağımsız Kürdistan fikrine, başta İngilizler olmak üzere emperyalist devletlerin izin vermemelerinin en önemli nedeni bence Kürtlerin Osmanlı'ya karşı kendileriyle işbirliği yapmaması ve toplumsal dokunun geleneksel dini değerlerle uyum içerisinde sürmesidir.” 1920 yılında kurulan TBMM'de yer alan Kürt temsilcilerinin Cumhuriyetin kuruluşunda rol aldıklarının altını çizen Bekaroğlu, Mezopotamya'nın beş bin yılık, Osmanlı'nın da yaklaşık dört yüzyıllık sadık tebaası olan Kürtlerin, 1924 Anayasası ile yok sayılmasıyla Kürt kimlik sorunun başladığını öne sürüyor. Cumhuriyet projesinde temel bir unsur olarak yer alan Kürtlerin, kimliği, dili ve kültüründen dolayı bu anayasa ile dışlanmasıyla ortaya çıkan “Kürtsüz bir demokrasi” ve “Kürtsüz bir İslam Kardeşliği” projelerinin PKK'yı doğurduğunu belirten Bekaroğlu, Said Nursi'nin Kürt olmasına rağmen bu kimliğinin görmezden gelinmesinin Kürt gençleri için büyük bir kayıp olduğunu ifade ediyor. “Batı medeniyetinden etkilenen İttihat ve Terakkicilerin, onun devamı Cumhuriyetçi kadroların, Batı uygarlığını örnek alırken, Avrupa'da Endülüs ile başlayıp yüzyıllar boyu süren farklılıkları yok etme sürecini yirmi yıla sığdırmaya çalışmasının acısını çekiyoruz” diyen Bekaroğlu, modern Türk Devleti'nin başaramadığı Kürt modernizasyonun PKK tarafından yapılmaya çalışılmasını ve bunun Batı tarafından destek görmesinin de bir tesadüf olmadığını belirtiyor. Yazar, İki yüzyıldır dayatılan Anadolu ve Mezopotamya halkını köklerinde koparıp Batı medeniyetine entegre etme zihniyetinin, çatışmaların tek nedeni olduğuna dikkat çekiyor. Abdulbaki Erdoğmuş, Mehmet Bekaroğlu söyleşisi Kürt sorununu hem tespit, hem tarif hem de çözüm yolları yönünden çok yönlü ve samimi biçimde ele alıyor.

(Kaynak: Yenişafak Kitap)

YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !