Kuruculuk, sistem içi değil `temelde` bir değişimi hedefler
Şükrü Hüseyinoğlu, “Kurucu İslami Siyasi İrade” tartışma dizisinin bir devamı olarak Özgür Yazarlar Birliği’nde “Kurucu İradenin Temel İddiaları” başlıklı bir konuşma yaptı. Konuşmasında kuruculuğun “temelde” bir değişimi hedeflediğini, dolayısıyla sistem içi bir yenilenme olmadığını vurgulayan Hüseyinoğlu İslami kurucu iddianın akidevi temelli olduğunu ve dolayısıyla konjonktüre göre değişmeyeceğini söyledi.
Konuşma boyunca öne çıkan tespitler şu şekilde:
- 28 Şubat süreci ve sonrasında Müslümanlar arasında çok temel kırılmalar yaşandı. Yeryüzünde ancak Alemlerin Rabbi Yüce Allah'ın sözünün hakim kılınması temelindeki İslami iddialarında sebat edenler olmakla birlikte, bu süreç daha çok Müslümanların iktidara ve onun üzerinden giderek sisteme eklemlenme süreci şeklinde gelişti.
- İslami iddiadaki bu kırılmalar, Müslümanları daha ziyade kişisel gelişim, aile seminerleri ve insani yardım çalışmaları gibi bütüncül bir mücadele hattı oluşturmaktan uzak ve ancak makro İslami iddiaların sürdürülmesiyle anlamlı olacak mikro alanlara savurdu.
- Kendisini daha başından muhafazakâr-demokrat olarak tanımlayan siyasal iktidara çeşitli maslahat algılarıyla yanlış ve abartılı anlamlar yüklemek, bu kırılmanın daha da büyüyerek sürmesine neden oldu ve 28 Şubat sürecinden geri kalan İslami iddia sahibi Müslümanların çnemli bir kısmı da bu süreçte iktidara entegre oldu.
- Tüm bu süreçler Müslümanları sistem içi seküler bir alanda koumlanmaya itip, temel tevhid-şirk ekseninden kopardı.
- Bu anlamda 'kuruculuk' buradan; tevhid-şirk ekseninden hareketle konuşulmaya başlanmalıdır. Lokman Suresi 13. ayette beyan buyurulduğu gibi "şirk en büyük zulümdür" ve yine A'raf Suresi 54. ayette beyan buyurulduğu gibi "yaratmak da, emretmek de Allah'a aittir."
- Kuruculuk meselesini konuşmamızdaki esas neden, Müslümanların temel iddialarından vazgeçmesi ve vizyonlarını sistem içi iyileştirmeler çapında sınırlamaalrıdır.
- Kurucu iddia, akidevi temelli bir iddiadır. Bu iddia konjonktüre göre değişmez. Yukarıda değindiğimiz üzere "yaratmanın olduğu gibi emretmenin de Allah'a ait olduğu" hakikati bizim temel iddiamızı oluşturmaktadır ve bu bahiste yazar Mehmet Pamak'ın belirttiği gibi bugünün Müslümanları, Allah Rasulü ve arkadaşları gibi çıtayı bu noktada tutmaya başardıkları takdirde, sistem içi dönüşümler Müslümanları mevcut işleyişe entegre edemeyecektir.
- Tüm Peygamberlerin kıssalarında anlatılanlar, bize hep temel bir bakış açısını, tevhid-şirk eksenini hatırlatır. Peygamberler anakentlerde görevlendirilmiştir. Hz. Musa vahiyle techiz edilerek apaçık davet için doğrudan Firavun'un sarayına gönderilmişti. Bununla birlikte Mısır'da kıblegah evler edinme emri de toplumsal alanı ihmal etmemeyi öğretir.
- Bu bakış açısı bizim toplumsal sorunları görmememize neden olacak bir perspektif sunmamalı. Temel dönüşüme odaklanıp, gücümüz yettiğince de toplumun sorunlarını da görme ve elimizden geldiğince çözme iradesini ortaya koymalıyız.
- AKP ve sonrası dönemden Müslümanların savrulmalarını birkaç örnekle anlatmak gerekirse; mesela darbe karşılığını İslami konumları ve söylemleriyle ortaya koymak yerine, giderek mevcut iktidar taraftarlığına ve demokrat söylemlere savrulanlar olduğu gibi, sosyal adalet mücadelesini İslam'ın adaletini savunmak ve hakim kılmayı hedeflemek yerine “adalet olsun da kim ve ne ile getiriyorsa getirsin” gibi tevhidden bağımsızlaşan yaklaşımlarla sol-İslam türü farklı güzergâhlar üretildi. İşte bunlar hep tevhid-şirk temel mücadele ekseni yerine, tali alanalrı temel eksen edinmek sebebiyle gerçekleşti.
- Başka bir açıdan kuruculuk, “temelde” bir değişimi hedefler. Sistem içi bir yenilenme değildir. Çünkü İslam, “lâ” diyerek var olan tüm düzenleri en başta reddeder.
-Temel hedef Allah'ın sözünün hükümranlığına dayanmayan mevcut işleyişlerin ortadan kaldırılması ve yerine İslami toplumsal/siyasal yapının inşasıdır. Bu perspektifi kaybettiğimizde, toplumsal sorunların çözümü için yapacağımız her türlü çalışma, bataklığı kurutmak yerine sinek avlamaya benzer.
-Konunun başka bir boyutu da kurucu iradenin ofansif olma durumudur. “Sistemin şirkinden beri kalmam yeterli, önemli olan bizim imanımızı muhafaza etmemizdir" fikri gerçekçi bir fikir değildir. Müslüman savunmada değil, mücadele durumunda olmalıdır.
- Allah'ın arzına gecekondu kurulmuşsa, yani O'nun arzında beşer hevasına dayalı dzüenler hakim kılınmışsa, bu durum, bize var olan durumla barışık olamayacağımızı, dönüştürücü bir iddiaya sahip olmamızı gösterir.
-Son olarak kurucu İslami iddia; küfrü, bâtılı, münkeri ortadan kaldırmayı ve Allah'ın sözünü yeryüzüne hakim kılmayı amaçlar.
Haber: Salih Kaya