Kuzey Kore ve Türkiye dışında heykelperest ülke kalmadı
D. Mehmet Doğan, Prag`daki büyükelçiliğin Atatürk heykeli dikmek için gösterdiği büyük çabayı analiz ediyor.
Heykelperest İki Ülke Kaldı, Biri Kuzey Kore, Diğerini Demiyorum!
D. Mehmet Doğan / TYB
Bir zamanlar “Avrupa Birliği Bakanlığı” vardı ve elbette onun da bir bakanı vardı. Sonra ne oldu? Adı yolsuzluğa karıştı, bakanlık gitti. (Böyleleri açıkta bırakılmaz, bir yerlerden sebeplenmesi sağlanmıştır.)Bir de baktık ki, Doğu Avrupa’nın minik bir devletine büyükelçi tayin edilmiş! Adam büyük, ülke küçük! (Çekya’nın nüfusu 10 milyon, yüz ölçümü 78 bin m. kare. Yani Türkiye’nin 10’da biri kadar!)
Hiçbir devleti küçümsemek olmaz, fakat dünya siyasetinde oynadığı rol dikkate alınırsa, büyükelçinin başkent Prag’da asûde bir hayat yaşayarak günlerini doldurması beklenir. Prag tarihî yapısıyla dünyanın en turistik şehirlerinden biri ve her yıl 8 milyon turist çekiyormuş.
Adamda ehliyet dersen, ehliyat, liyakat dersen en âlâsı! Koskoca bakan, küsküçücük Çekya’ya nasıl sığabilir?
Sığmaz ve elbette bir şekilde kendini gösterir. B. elçi kendini isbat babında müthiş bir işe girişmiş: Elçilikte mühim bir noksan olduğunu keşfetmiş ve derakap bir “Atatürk heykeli” diktirmiş. Elçilik binasındaki heykelin sebebi hikmeti nedir? Elçilik mensuplarına Atatürk’ü hatırlatmak mı? Unutmamışlardır ki, hatırlasınlar!
Elçi büyük olduğu için daha büyük bir heykel için kolları sıvamış, onu da elçiliğin karşısında bir yere dikecekmiş! Tabii orası elçilik gibi Türkiye arazisi değil, Çekya makamlarından izin almadan dikemezsin. Türkiye’de ise her yere heykel dikilebilir, dikersin orası kutsal bir alan olur ve hiç kimse karışamaz, dokunamaz!
Dikecekmiş de, şehrin yetkilileri münasip görmemişler. Prag gibi tarihi yapıları ve heykeli bol bir şehirde neden başka bir ülkenin liderinin heykeli dikilsin? Şehir estetiğini ihlal eden bir işe neden izin verilsin?
Çekler bir devlet ve siyaset adamının değil de bir edebiyat-sanat adamının, fikir adamının, ilim adamının heykeline müsbet bakabilirlerdi belki. Mesela Prag'da Franz Kafka’nın meşhur bir heykeltraş tarafından yapılan bir heykeli varmış. Yunus Emre mi desek, Fuzuli mi, Mimar Sinan mı? böyle bir heykel belki kabul görebilirdi.
20. yüzyılın ilk yarısı bütün dünyada heykelcilik yüzyılı idi. Namlı diktatörlerin heykelleri yönettikleri ülkelerin meydanlarını lebalep doldurmuştu. Musolini’den Hitler’e, Lenin’den Stalin’e, Mao’ya kadar daha sonradan zalimlikleri ile anılacak liderlerin heykelleri bir zaman gelmiş ki şehrin sokaklarında sürüklenmiş, nehirlerinde yüzdürülmüştür. (Bu arada Hitler’in, hiçbir zaman tam heykelini yaptırmadığını, sadece büstle iktifa ettiğini de hatırlatalım).
İşte bu heykel cağında dahi Avrupa gazeteleri Türkiye’deki heykellerden şaşkınlıkla söz etmektedirler. Hiçbir diktatörün heykeli Türkiye’de Atatürk’ünkinden çok değildir! “Atatürk yarım bir ilahtır, hiçbir devlet şefi için hayatında bu kadar heykel dikilmemiştir, ne Musuloni’nin ne Hitlerin ne de Lenin’in anıtları onunkilerle ölçülemez.” (Bir Fransız gazetecinin Paris’te yayınlanan bir gazetede çıkan yazısı için Cumhuriyet gazetesinin 5.8.1935 tarihli nüshasına bakılabilir).
Heykel devri totaliter yönetimler sona erince kapandı. 1950’den sonra bildiğimiz kadarıyla Avrupa’da ve Amerika’da siyaset adamlarının heykeli yapılmadı. Eğer münferit olarak yapıldıysa, müzesine veya kabrinin başına konmak üzere dikilmiş olmalıdır.
Tabii Orta Doğu ve uzak doğunun diktatörleri heykellerini yaptırmaya devam etmişlerdir. Son yıllarda heykelperestlik hususunda Kuzey Kore ile yarışabilecek bir ülke mevcut değildir. Dede heykeli, baba heykeli (Kim Song ıl, Kim Jong Il) ve nihayet şimdi yönetimde olan torun-tosun heykelleri Kuzey Kore’nin alameti farikalarındandır. Güney Kore elektronik sanayiinde büyük merhaleler katederken, Kuzey Kore heykelcilikte zirveye tırmanıyor. En büyük heykeller de Kuzey Kore’de dikilmektedir. Bu Türkiye’nin heykelperestlerinde üzüntüye yol açıyor olmalıdır. “Elektronik de neymiş, heykelcilikte bir numara olalım” diyenler şu sıralar CHP’li belediyelerde ellerinden geleni yapmaktadır.
Kuzey Kore: Kurucu liderin heykeli ve ahalinin tapınma ritüeli!
Tabii bu mühim bir mevzudur ve hem de CHP’lilere kaptırılmayacak kadar ehemmiyetlidir.
İşte küçük Çekya’nın büyük Türkiye büyükelçisi, heykel konusunda müthiş bir hamle yaparak CHP’nin bir kozunu daha elinden almaktadır!
Tabii Çekya’nın başkentinde tarihi Prag şehrinde heykel yaptırmak absürtlüğünü örtmek için Ermeni lobisini işin içine katmak da ne yaman bir diplomatik hamledir!
Okuyucularımız “tamam heykelperest ülkelerden biri Kuzey Kore, diğeri hangisi” sorusunu sorabilir.
Bu sorunun cevabını ben vermeyeyim!