20-08-2007 12:55

Malik Bin Nebi’nin mahremine çirkin komplo

Malik Bin Nebi merhumun `ev`i, haddini bilmez bir vali tarafından gayri meşru yollarla devlet adına zimmete geçirilmiş ve bu ev onun anısına; bir müzeye yahut en azından bir kültür merkezine dönüştürülmek yerine; fısk-u fücûrun icra edildiği bir geneleve dönüştürülmüş. Hem de resmî olarak.

Malik Bin Nebi’nin mahremine çirkin komplo

Serdar DEMİREL / Vakit

Müslümanlar değerleriyle, değerlerine anlam katan ve kitlelerle değerler arasında köprü olan kanaat önderleriyle vardır. Onlar, zor zamanlarda hem konuşmasını hem de dik durmasını bilirler. “İdeolojik Savaş Casusları”nın puslu deryalarında, inanan kitlelere “Çağa Tanıklığım”la rehber olmuş Cezayirli ünlü İslam âlimi Malik Bin Nebi böyle bir kişilikti.

O, “İslâm Davası” ve “İslâm Dünyasında Fikir ve Put” kitaplarıyla da bu mücâdelesini sürdürmüş ve böylece "Asra şâhitlik" etmiş bir düşünürdü. 

Türkiye’de İslâmî dünya tasavvuruna âşina olanlar onu elbet tanırlar. O, sadece içinde yetiştiği dünyayı etkilememiş, Türkçe’ye tercüme edilen eserleriyle de düşünce dünyasının mayınlı bulvarlarında bizlere de kılavuzluk etmiş bir şahsiyettir.

Maalesef, böylesi bir önder şahsiyet olan Bin Nebi’yi, en son gündemime, nâhoş bir komplo konuk etti.  

Cezayirli dostum Dr. Beşir Sâlihî aradı. Cezair Devlet Başkanı Abdulaziz Buteflika’ya açık bir mektup yazdıklarını ve mektupta benim de imzamı görmek istediklerini ifade etti. Sonra da konuyu izah etti.

Efendim, Malik Bin Nebi merhumun "ev"i, haddini bilmez bir vali tarafından gayri meşru yollarla devlet adına zimmete geçirilmiş ve bu ev onun anısına; bir müzeye yahut en azından bir kültür merkezine dönüştürülmek yerine; fısk-u fücûrun icra edildiği bir geneleve dönüştürülmüş. Hem de resmî olarak.

Bin Nebi'nin aile efradının bütün itirazları bu kanunsuzluğu ve ihaneti durdurmaya yetmemiş. Sevenleri ise muzdarip ve ne tür bir komployla karşı karşıya kaldıklarını anlamaya çalışıyorlarmış.

Devlet Başkanı Buteflika’nın bu oyuna bir son vermesi, İslâm dünyasının ortak değeri olan bu düşünürün mahremine kirli ellerin uzanmasına izin vermemesi için bir çağrı metni hazırlanmış. İslâm dünyasının birçok ülkesinden birçok değerli insanın imzası var metnin altında.

Bu olaya gerçekten üzüldüm. Tepkimi beyan etmek için de açık mektubu imzaladım. Sonra da, acaba bu konuda "Türkiye’de de birşeyler yapılamaz mı?" diye düşünmeye başladım. Bu değerli düşünce adamının coğrafyamızda nice insan üzerinde emeği vardır.

O, hizmetleriyle kendi coğrafyasının sınırlarını aşmış, bizim medeniyetin, düşünce dünyamızın bir değeridir. Onun hatırasının çirkin bir komployla karşı karşıya bırakılması sıradan bir olay olamaz. Bu nedenle de en azından Cezair Konsolosluğu'na şikâyet dilekçeleri verilmeli, bu konu medyada da gündem yapılmalıdır. Zira, Bin Nebi'nin mahreminin genelevine çevirilmesi aynı zamanda sembolik bir anlam da taşımaktadır.

Bir taraftan İslâm Dini'ne iftira atanlar, kara çalanlar, deforme edenler, öfkelerini kusanlar baş tacı edilip, isimleri caddelere, kültür merkezlerine verilip hatıralarına müzeler, kültür evleri açılırken; diğer taraftan da bu medeniyetin hakiki değerleri hatıralardan silinmek istenmekte, çirkin komplolara malzeme olarak kullanılmaktadır.

Bir taraftan Hint asıllı İngiliz yazar Salman Rüştü, Bangladeşli doktor Teslime Neslim, Somalili Ayaan Hirsi Ali gibi kişiliksiz insanlar uluslararası ödüllerle taltif edilirken, bu aziz dinin başarısı için uğraşan, İslâm dünyasını derin uykusundan uyandırmak için gayret gösteren, medeniyetimizin tekrar ayağa kalkması için omuz veren namuslu insanlar hedef seçiliyor, terörize ediliyor, isimleri karalanıyor.

Bu oyun Mısır'da, Cezair'de, Pakistan'da, Türkiye'de ve diğer Müslüman ülkelerde de hep tekrarlanıyor. Bu komplolara sessiz kalmamak, değerlerimizi korumak gerekmektedir. Bu nedenle basınımıza, sivil örgütlerimize ve fikir adamlarımıza, kanaat önderlerimize ciddi görevler düşmektedir.

Unutulmamalıdır ki, İslâmî değerler onu tekrar ve tekrar üreten dehâ kabiliyetlerin gayretleriyle kitleselleşerek canlı kalabilmektedirler. Siz bu şahsiyetleri onurlandırıp yaşattıkca farkında olarak veya olmayarak bu değerleri yaşatmaktasınızdır. Çünkü fikirle mütefekkir etle tırnak gibidir. Mütefekkiri hedefe koymak aynı zamanda düşüncesini de hedefe koymaktır.

Tasavvur mirasımızın zevâl olması bu mirası üreten öncü şahsiyetlerin zevâl olmasıyla ilintilidir. Onların yaşatılması da bu mirasın yaşatılmasıyla...

Bizler, "Âlimler peygamberlerin vârisleridir" diyen bir Peygamberin (s.a.v) ümmetiyiz. Kolay meşhur olmanın yolunun "vahiy tenkidçiliği"nden geçtiği bir vasatta onlar, vahyin hakikatlerinin anlaşılması yoluna baş koymuşlardır.

Onları çirkin emelleri için hedef alanlar tam da bunun için hedef almaktadırlar. Onların mirasını müdafaa etmek de bunun için gerekmektedir. Bugün Malik bin Nebi, yarın düşünce semâmızın başka bir yıldızı. Bu gerçek kulağımıza küpe olmalıdır.

YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !