Hatice TÜFEKÇİ
MAVİ MARMARA'YA AĞIT
Adımlarım küçük ve yaralı…
Yalın ayaklarımla Hanzala misali sahillerdeyim,
Ve ellerim boşlukta, Mavi Marmara’yı arıyor.
Gözlerim gözlerinizi.
Kulaklarım, özgürlük nidası ile haykırışınızı…
Bir haber! Bir haber gönderin de beyaz güvercinlerle
Gönüller sefa bulsun.
Bir haber gönderin de Gazze’li çocuklar gülsün.
Şimdi her şeyin adı Umut!
Ve her şeyin adı Bekleyiş!
Örgülü saçlarımı kokluyorum
Peygamber okşadı o güzel saçlarımı,
Kokladıkça sabrediyorum…
Kokladıkça geleceğinize dair umudum artıyor.
Sırılsıklam gözlerimle düşlerimi düşünüyorum.
Hakların temeline bomba düşmüşken,
Yenilgi ilmek ilmek düğümlenmişken,
Nazarınız vuku bulsun gönüllerimizde…
İhtiyacımız var! Bir yudum sevginize, bir yudum “üzülmeyin” bakışlarınıza
Merhem olun bütün boşluklarımıza, sorularımıza cevapBirgün Hanzala çizgisi ile
Saçlarım tel örgülerde kalacak diye öyle korkuyorum ki,
Alın o Peygamber kokulu, deniz dalgalı, sırma siyah saçlarımı da
Götürün ümmetim dediği can kardeşlerime
Denizlere açılan Ümmeti Muhammed’e!
Düğün bayram ediliyordu! Adı Filistin
Yükü özgürlük! Yolu açık!
Yalnız değilsiniz! Diyordunuz…
Şimdi bütün alınlar secdede iken
Rahmanın nuru doğarken,
Kalbim sıkıştı, efsunlu rüyalarım silindi!
Ah aydınlık! Hep hayallerde misin?
Çığlıklar yükseliyor vakt-i seherde!
O sesler, o sesler siz misiniz?
Doğru mu duyuyorum?
Allah-u Ekber nidaları yükseliyor arşa
Rahman diyorsunuz!
Sekineti kuşanmış bedenlerinizle
Bu ne heybet ki, Hamza edası ile atılıyorsunuz düşmana…
Şimdi sizi de mi bombaladılar?
Sizi de mi yağmaladılar?
Sizi de mi vurdular, incittiler…
Söylemeyin, söylemeyin dökülmesin o mübarek dudaklarınızdan,
Başınızı sallayın… Şehit var mı?
Ahh.. Nurlar doğuyor o izzetli alınlarınızdan…
Hazreti Hamza Uhud günü elinden düşürmediği kılıcıyla,
Kükrüyor “Korkaklıkta ar, ilerlemekte şeref var”
Sizler şerefli insanlarsınız, ilerleyin!
Gemiyi sardı, kuşattı Rahman!
Şimdi isimleriniz okunuyor semada
Kanat çırpıyor melekler…
Arzı kapladı bu mesrur…
O da ne? Burukluk var yüzlerde..
Tanıyan tanımayan herkes ağlıyor..
Kalbi 10 yaşında minik, ürkek, narin ve nazlı Halime…
Siz de mutlu olun Ey Şehit Anaları!!..
Sancak sizin elinizde, görüyorum.. Ak sancak sizde!
Ne de güzel dalgalanıyor gökyüzüne ne de güzel yakışıyor…
Allah’ın nuruna bürününce, ne de güzel kokuyor…
Cenneti müjdele Ya Rahman!Şimdi İnşirah ferahlığı kapladı gönülleri…
Tebessüm ettim uzun zaman sonra yanaklarım ne de zorlandı.
Bir lahzaydı… Geldi geçti…
Haberinizi meleklerden aldım, elleriniz kelepçeli!
Kasvetli şehirlerinde “Allah” deyin!
Bir yudum su istiyorsunuz!
Yasin Sûresi okuyorsunuz!
Yolunuzdan davanızdan, dönmeyin!
Üzülmeyin, gevşemeyin n’olur? Vazgeçmeyin bu dava bu yollar sizin!
İman ediyorsanız en üstün sizsiniz.Gelin…
Bekliyoruz!
Sandalımdan yüzüme vuran dalgalarla sırılsıklamım…
Üşüyorum…
Yok, tutunacak bir dalım…
Ne anam var ne babam, ne arkadaşım ne yoldaşım…
Ne ninem ne dedem…
Şimdi çaresiz takvimlerden geleceğinize dair gün sayıyorum…
Yarıldı da göğsüm geçmiyor zaman, geçmiyor…
Paramparça oldu hayallerim, hayalleriniz...
Ne de güzel karşılayacaktık sizi ve siz bizi…
Hicranla tutuşuyor aydınlıklar.
Ahım efkârım kendime.
Nakış nakış işlenmiş şu kâinatta, bulamadım bir yer.
Sığınamadım bir karınca misali kayaya.
Kuramadım bir yuva, uyuyamadım sıcak döşekte.
“Güzel kızım yemek hazır! Hadi gel!” Diyenim olmadı.
Bilmiyorum anne sıcaklığını ve baba hikayeleri ile uyumayı…
Gemilerde bir ümit, bir Yaren…
Bir sıcak çay, sohbet aradım…
Çatı altında güven içersinde uyumayı aradım..
Ne çok hayaller kurar oldum, ne çok özler oldum sizi.. Var olanı…
Öksüz, yetim, mazlum sıfatı ile dualarımı Rahmana arz ettim.
Tin Sûresi bereketinizle gelin…
Gelemeseniz de seslenin bizlere olur mu?
Sesiniz bir Taksim bir Çağlayan olsun
Fatih’te duyulsun “..ve celle senaük “
Şimdi yaralı adımlarımla elimde şemsiyem, bombalardan korunmak istiyorum.
Öyle bir başıma, öyle yalnızım…
Halen bir umutla gemileri bekliyorum.
Ey Rahman ve Rahim olan Allah’ım
Bir gün gelsin! Bir gün gelsin ki; din kardeşlerim ile
Mescid-i Aksa’da omuz omuza özgürce namaz kılalım.
Fatihalar duyulsun dört bir yanda
Amin sedaları yükselsin semaya…
Ve Hanzala..!
Ve Hanzala o gün yüzünü bütün dünyaya, bütün insanlığa dönsün…
Allah-u Ekber, Hasbinallahu veni’mel vekil ve ni'mel Mevla ve ni’mel masir.Vakt-i seher 31 Mayıs 2010 Saat: 06:00
Nevşehir/ Gazze - Mavi Marmara