Murtaza NAYIROĞLU
MEHMET ALİ AĞABEYİN ARDINDAN
Benim Mehmet Ali Tekin ağabeyimizle ilk tanışmam yurtdışında iken ve o motosiklet üzerinde, yani hareket halinde iken olmuştu. Bu hareketlilik onun hayatında hep devam etti... Bir bulvarın karşı tarafında birlikte çalıştığım bir arkadaşın arkasında motosiklikle geçerlerken, motosikleti kullanan arkadaşım karşıdan beni görmüş ve benden ona bahsetmişti. Mehmet Abi arkadaşa “uygun bir yerden yolun karşı tarafına geçelim, onunla tanışmak istiyorum” demiş...
Ve motosikletle yanımda durdular. Benim çalışma arkadaşım “Bu arkadaşımız Mehmet Ali Tekin. Türkiyeden gelmiş. Seni karşıdan görünce senden ona bahsettim, seninle tanışmak istedi” dedi. O anda Mehmet Ali Tekin Abi motosikletten inip elimi sıkıp kucaklamıştı bile… Onun bu samimiyet ve dostluğu o günden içimde yer etti ve sürekli artarak devam etti…
Aradan yıllar geçti ve ben Türkiyeye geldim.. Yolumuz Selam Gazetesinde onunla birleşti ve vefatına kadar da hep devam etti…
İftiralar, kumpaslar, tutuklamalar, yargılamalar ve cezaevi yılları…
Selam Gazetesinin kapanması ve yetkililerinin toptan tutuklanması sonrası Selam gazetenin teknik servisinde çalışan arkadaşlarla birlikte Aksa Basın Yayın Ajansını ve daha sonra da Akademi Basın Yayın Organizasyonu kurduk ve Mehmet Ali Tekin abi, cezaevi ve yurtdışında olduğu zamanların dışında irtibatını bizimle hiç kesmedi, ya telefonla arar, hal ve hatırımızı sorar, yada işyerimize uğrar bitmeyen bir heyecanla ortak tanıdık ve arkadaşlarımızdan bahseder gönüllerimizi coştururdu.
Şehit Metin Yükseli birlikte yaşadığı anıları ve daha sonra Şehit Metin Yükselin şehadet yıldödümünde yapılanlar ve Şehit Metinle ilgili söylenenleri topladığı ve Tevhit akidesinin özünü kavramama, ümmet kavramını gerçek anlamıyla idrak etmeme, mustazafların ve mahrumların acılarını paylaşma aşkına erişmeme, tağutlara ve zalimlere karşı çıkma cesaret ve şevkini edinmeme vesile olan, siyasi öğretmenim dediği “ŞEHİT METİN YÜKSEL, Kardelenlerin Kan Kırmızı Açtığı Gün” kitabını…
Hayatı boyunca bayraktarlığını yapmaya adadığı şehid direniş erlerinin hayatlarını anlattığı 2 ciltlik “ŞEHİTLERİMİZ” kitabını…
1994 yılında Rus ordusu tarafından işgal edilen topraklarını destansı bir savaş vererek kurtarmaya çalışan Çeçenlerin mücadelesini, yerinde müşahede eden yazıları, hatıra ve görüşlerini aktardığı “ÇEÇEN DİRENİŞİ” kitabını…
Talip Özçelikle, Rus Çeçen savaşını izlemek için gittikleri Çeçenistanda Rus ordusu tarafından esir alınarak 8 aylık Dağıstan, Mohaçkale, Derbent ve Magaramkent şehirlerinin zindanlarında yaşananların aktarıldığı “RUS ZİNDANLARINDA” kitabını…
Konyanın Bozkır ilçesinin kasabalarının ve köylerinin tanıtıldığı, Bozkır ve köylerinin günümüze kadar gelen örf, adet, gelenek ve göreneklerini ayrıntılı olarak günümüz insanına sunan “Tarihi-Coğrafi Kültürel Yönüyle Bozkır” kitabını…
2006 – 2008 tarihleri arasında 24 sayı olarak yayınladığı İstanbuldaki Konyalılara hitap eden “Konya Haber” gazetesini…
Evet, Mehmet Ali Tekin ağabeyimiz bu kitapları bizimle hazırladı ve bizim matbaamızda bastı… Bir insan bu kadar mı kadirşinas, bu kadar mı mükemmel, bu kadar mı dostlarına ve arkadaşlarına bağlı olur… Bir gün olsun kalbimizi kırmadı, onun olumsuz bir davranışını görmedik…
Bütün bunlardan daha önemlisi de Dava arkadaşı, dostu, sırdaşı, kardeşi, Mehmet Şahin ağabeyimizin tarif ettiği gibi “Mehmet Ali Şehit Reis Metin Yükselin yaptığı gibi Dünyanın neresinde bir Müslüman zulüm görse orada olmak ister ve olurdu da.. Afganistan, Çeçenistan, Bosna...
Yaralandı gazi oldu, Zindanlarda aylarca kaldı ama bu yoldan asla vazgeçmedi. Şehidimizin başında verdiği söze her zaman sadık kaldı. O tam bir dava ve görev adamıydı. Allah için kendine ne görev verilse amasız, fakatsız en iyi şekilde yerine getirmeye çalışırdı..
Bir bakarsınız Miting ve yürüyüşlerin en önünde slogan atar, bir bakarsınız bir yerde konferans verir, Dergi ve gazetelerde köşe yazısı yazar, bir bakarsınız pankart asar afiş asardı...
İnandığı yola çıktığı insanlara sonuna kadar güvenir asla kimseyi satmazdı.. Zor zamanlarda çıkardığımız Tevhid Dergisinin ve Selam Gazetesinin Sorumluluğunu yüklenmiş hakkında onlarca dava açılmıştı.. Bir gün bile öf demedi niye bu işler hep bana düşüyor demedi..
Kendi bedenlerini Allah yolunda feda eden şehitlere özel bir düşkünlüğü vardı tanıdığı şehitlerin tüm hayatlarını öğrenir tanımadıklarını arar bulur onlar hakkında makaleler kitaplar yazardı.. Her birimizin belleğine bu şehitleri Adeta çivi gibi çakar unutmamıza izin vermezdi..
Dost canlısıydı. Eski yeni arkadaşları arar sorar Edirne’den Kars’a üşenmeden ziyarete gider gönüllerini alırdı... Kimseden mevki makam talebi olmadı olmazdı da, o sokakların ve kavgaların adamıydı…
Evet, Rabbimizin Kuran-ı Keriminde buyurduğu gibi “İza fereğte fensab ve ile Rabbike ferğab” “O halde bir işi bitirdiğinde yine kalk ve bir sonraki işe kendini hazırla. Ve ancak Rabbine rağbet et, hep O'na yönel." mealindeki ayeti kerime gereğince Mehmet Ali Tekin ağabey hep hareket halindeydi ve hareket halinde de Emaneti Rabbine teslim etti…
Rabbim rahmet etsin… Mekanını cennet, makamını ali kılsın… Ailesinin, yakınlarının; Şehadet ve Direniş Mektebi aşıklarının başı sağolsun. Rabbim onu; hayatı boyunca bayraktarlığını yapmaya adadığı şehid direniş erleriyle haşretsin inşallah...