Middle East Monitor Direktörü: Siyonist işgal tipik bir Avrupa sömürgeciliği
Middle East Monitor Direktörü Davud Abdullah: Avrupalılar, Amerika’da, Avustralya’da, Afrika’da gittikleri her yerde bu tavrı sergiledi. Toprağı ele geçir, mümkün olduğunca çok toprak al ve direnenleri yok et.
Middle East Monitor Direktörü Davud Abdullah, siyonist rejimin Filistin’de 1948’den bu yana devam eden işgal yöntemini Avrupa’nın sömürgecilik taktiklerine benzeterek, “İsrail’in işgali tipik bir Avrupa sömürgeciliği örneği. Avrupalılar, Amerika’da, Avustralya’da, Afrika’da gittikleri her yerde bu tavrı sergiledi. Toprağı ele geçir, mümkün olduğunca çok toprak al ve direnenleri yok et.” dedi.
Londra merkezli basın izleme kuruluşu Middle East Monitor Direktörü ve eski Britanya Müslüman Konseyi Genel Sekreter Yardımcısı Abdullah, AA muhabirine, Filistin’de yıllardır süren İsrail işgali ve 7 Ekim 2023’ten bu yana devam eden saldırılara ilişkin değerlendirmede bulundu.
Abdullah, siyonist rejimin “Hamas’ı bitirme” iddiasıyla aylardır Gazze Şeridi’ne yoğun bombardıman düzenlediğini belirterek, “Bir ideolojiyi yenemezsiniz. Topraklarınız işgal edilmişse direnme hakkınız vardır ve işgal devam ettiği sürece bu fikir devam edecek, bir nesilden diğerine geçecek.” diye konuştu.
İşgal rejiminin Gazze’de halihazırda abluka altında yaşayan Filistinlileri Mısır’a sürmek istediğini anlatan Abdullah, şöyle devam etti:
“İsrail’in amacının oldukça açık olduğunu düşünüyorum. İsrail, Filistinlilerin ya da Arapların olmadığı özel bir Yahudi devleti olmak istiyor. Gazze Şeridi’ndeki Filistinli nüfusunu azaltmak istiyor. Kuzeyde şu anda yapmaya çalıştıkları şey, tampon bölge dedikleri, Filistinlilerin olmadığı bir alan oluşturmak, Cibaliye ve Beyt Hanun gibi bölgeleri Filistinlilerden arındırmak istiyorlar. Böylece İsrail’e bir tehdit oluşturmayacaklarını düşünüyorlar.”
“Filistinlilerin yurtlarından atılmaları süreci 1948’den bu yana devam ediyor”
Abdullah, siyonist rejimin bağımsızlık ilanıyla sonuçlanan Balfour Deklarasyonu’nun yayımlandığı 1917’de, Filistin’deki yahudi nüfusunun sadece 56 bin olduğuna dikkati çekerek, şu değerlendirmede bulundu:
“1922’de İngiliz manda rejimi kurulduğunda kapılar yahudilere tam anlamıyla açıldı ve göçler 1939-1945 savaş yılları boyunca, 1947’deki bölünme planına kadar hızlandırılarak devam etti. Bölünme planı açıklandığında sayıları 665 bini bulmuştu. Bunun nedeni İngiltere’nin o dönemde Filistin’de manda yönetiminde olmasıydı. Bu, İngiltere’nin idareci, baş yönetici olduğu anlamına geliyordu ancak yönetici olmanın mal sahibi olduğunuz anlamına gelmediğinin altını çizmek gerekir. Egemenlik hiçbir zaman İngiltere’ye devredilmedi.”
İngiltere’nin desteğiyle Filistin’de yahudi nüfusu artırılırken, Filistinli Arapların ana vatanlarından sürüldüğüne dikkati çeken Abdullah, siyonist rejimin bağımsızlığını ilan ettiği 1948’de yerinden edilen Filistinlilerin sayısının 750 binden fazla olduğunu hatırlattı.
Abdullah, Filistinlilerin yurtlarından atılma sürecinin devam ettiğine işaret ederek, “Filistin’in 1948’den önce kendi kurumları vardı, mahkeme sistemi, hukuk sistemi, posta hizmetleri, gelişmiş tarımı, kültürel kurumları, tiyatroları, kütüphaneleri, bunların hepsi ellerinden alındı. 1948 öncesinde gelen işgalciler, bu mülkleri, fabrikaları, dükkanları, çiftlikleri, kütüphaneleri, hepsini ellerinden aldı. Bu bir felaket, bir toplumun devam eden yıkımı, halkının parçalanması ve bu ne yazık ki hala devam ediyor.” ifadesini kullandı.
“İsrail’in işgali tipik bir Avrupa sömürgeciliği örneği”
Siyonist milis gruplarınca yüz binlerce Filistinlinin şehid edilmesine rağmen, siyonist rejimin kuruluşunda aktif rol üstlenen Batılı devletlerin bugün benzer tutum sergilediğine işaret eden Abdullah, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İngiltere ve ABD gibi Batılı hükümetler, bu saldırganlığı desteklemek için sıraya girdi ve ellerinden geldiğince destekledi. Hatırlarsanız savaşın ilk günü, 7 Ekim’de, (İsrail Başbakanı Binyamin) Netanyahu ABD’den yardım istedi. Amerikalılar, o günden bu yana her gün silah ve bomba sevkiyatı yapıyor. İngilizler keşif uçakları, Kanadalılar da özel birlikler gönderdi. Tüm bu ülkeler bunun bir parçası. Pek çok insan ‘Bu sadece İsrail’in işi’ diye düşünüyor ama hayır. İsrail ve müttefikleri Gazze Şeridi’nde Filistin halkına karşı savaşıyor. Gerçek bu.”
Abdullah, siyonist rejimin Filistin’de 1948’den bu yana devam eden işgal yöntemini Avrupa’nın sömürgecilik taktiklerine benzeterek, sözlerini “İsrail’in işgali tipik bir Avrupa sömürgeciliği örneği. Avrupalılar, Amerika’da, Avustralya’da, Afrika’da gittikleri her yerde bu tavrı sergiledi. Toprağı ele geçir, mümkün olduğunca çok toprak al ve direnenleri yok et. Toprak gaspı ve etnik temizlik, bu tipik bir Avrupa sömürgeciliğidir.” şeklinde tamamladı.