Şükrü HÜSEYİNOĞLU

26 Ekim 2010

MÜ'MİNLER BİRBİRLERİNİN VELîSİ Mİ?

"Mü'minlerin birbirleri üzerindeki velâyeti hakkındaki onca ayete rağmen bu nasıl bir sorudur" denilebilir. Doğrudur, yüce Rabbimiz Kitab-ı Keriminde mü'minlerin velayetine çokça vurgu yapıyor. İman eden kadın ve erkeklerin birbirlerinin velileri olduğunu (Tevbe 9/71), birbirlerini bırakıp kâfirleri veli edinmemeleri gerektiğini (Âl-i İmran 3/28, Nisâ 4/144), izzetin, ancak Allah'ın yanında ve iman edenlerin velayetiyle mümkün olduğunu (Nisâ 4/139) ve mü'minlerin ancak Allah'ı, Rasulü'nü ve birbirlerini veli edinmekle galip gelebileceğini (Mâide 5/56) beyan ediyor yüce Rabbimiz.

Velâyet, insanları birbirleri üzerinde hak ve sorumluluk sahibi kılan bağın adıdır. Bu, pratik karşılığı, sonuçları ve yaptırımı olan bir bağdır. Mü'minlerin birbirleri üzerindeki velâyetinden söz ettiğimizde ise, yüce Allah'ın iman edenleri yükümlü kıldığı karşılıklı hak ve sorumluluklardan bahsetmiş oluruz.

Mü'minler birbirlerinin velîleri olma ve velâyetin doğurduğu hak ve sorumluluklar konusunda muhayyer değil, mecburdurlar. Yani mü'minlerin birbirleriyle velî olmaları keyfî bir tercih değil, iman akdini benimsemiş olmakla altına girdikleri bir yükümlülüktür.

Bu yükümlülük, mü'minlere karşılıklı birtakım haklar ve bunun yanında da sorumluluklar yüklemektedir. Mü'minler bu çerçevede birbirlerini görüp-gözetmekle, birbirlerinin sıkıntılarını paylaşmakla, sevinç ve kederde birlikte olmakla, tehlikelere birlikte karşı koymakla, birbirlerini iyiliğe teşvik etmek ve kötülükten nehyetmekle mükelleftirler. Tüm bu mükellefiyetlerde yukarıda belirttiğimiz üzere muhayyerlik söz konusu değildir ve bu alanlarda mü'minlerin birbirlerini denetleme, birbirlerine hesap sorma/hesap verme yükümlülüğü vardır.

Hiçbir mü'minin, diğer mü'minlerle olan velâyet hak ve sorumluluklarını askıya alma, erteleme, yok sayma hakkı yoktur. Mesela hiçbir mü'minin, kendisine hakkı tavsiye eden diğer mü'mine "Bana karışamazsın" deme selahiyeti söz konusu değildir. Aynı şekilde sıkıntıların paylaşılması, dertlere ortak olunması noktasında mü'minler bağlayıcı şekilde karşılıklı sorumluluk altındadırlar. Kısacası, mü'minlerin velâyeti, birbirleri üzerinde somut hak ve sorumluluklar doğuran, huzur-u ilahide gerçekleşen akitleşmeye dayandığı için Allah katında yaptırımı olan bir bağdır.

Peki bugün mü'minler arasında bu şekilde bir velâyet bağından söz edebilmemiz mümkün mü? Başlıktaki gibi sorarsak, bugünkü mü'minler gerçekten birbirlerinin velîsi midir?

Açıkçası bu soruya "Evet" cevabı vermekte çok zorlandığımı belirtmem gerekir. Teorik anlamda bir velâyet hep söz konusu edilse de, günümüz Müslümanlarının pratikte birbirlerinin velîleri olduğunu söyleyebilmek çok zor. Pratikte birbirimiz üzerinde en asgari hak ve sorumluluklara bile sahip olmadığımızı, birbirimize hakkı ve sabrı tavsiye etmek gibi velâyet ilişkisinin en temel şartının bile büyük ölçüde ortada olmadığını kabul ve itiraf etmek zorundayız.

Hz. Peygamber'in öncülüğünde gerçek anlamda birbirlerinin velîleri olmayı başararak zor şartlarda büyük İslam inkılabını gerçekleştiren İlk Kur'an neslinin hayatında velâyetin ne olduğu ve pratikte neye tekâbül ettiğini görmek mümkün. Birbirlerini, kendi nefslerine dahi tercih eden, birbirlerini koruyup gözeten, varlarını yoklarını paylaşan ve şirke, tuğyana karşı kurşunla kaynatılmış tuğlalar misali omuz omuza mücadele veren ilk mü'minler, birbirlerinin istikametiyle ilgili olmanın ve bağlayıcı şekilde birbirlerini Rabbani ölçülerle denetlemenin de en güzel örneklerini vermişlerdir.

Bugünün Müslümanları olarak birbirlerimiz üzerinde Rabbani ölçülere dayalı karşılıklı bir bağlayıcılığımız söz konusu mudur? Birbirimize pratik sonuçlar doğuracak şekilde hakkı ve sabrı tavsiye edebilme imkânımız var mıdır?

Bana göre bu imkândan pratik anlamda büyük oranda mahrum olduğumuz gibi, son dönemlerde yaygınlaşmakta olan "Herkesin Kur'an'dan anladığı kendine" şeklindeki rölativist/modernist yaklaşım sebebiyle de mü'minlerin birbirlerinin velîleri olma imkân ve yükümlülüklerinin teorik düzlemde de yok edilmekte olduğunu belirtmek gerekir.